Ekonomi nereye?

Fotoğraf: Unsplash
Türkiye’nin çarpık ve derin çelişkilerle dolu ekonomik yapısı, nüfusun büyük bölümünü oluşturan emekçi halkın ciddi bir geçim krizi yaşamasına neden olurken, sürekli olarak yeni yoksullar üretiyor. Türkiye’de yoksullar ya da yoksullaşma riskiyle karşı karşıya olan geniş halk kesimleri, büyük ölçüde ücret gelirine bağımlı olduklarından, yaşadıkları ekonomik sorunların sonuçları altında ezilmeye devam ediyorlar.
İçinde bulunduğumuz aydan geçerli olmak üzere asgari ücrete yüzde 30’a yakın artış yapılırken, dolar/TL kuru yıl başından bu yana yüzde 30’un üzerinde değer kaybetti. Türk lirası şu anda dünyada en çok değer kaybeden para birimi. Dış borçlarını vadesinde ödeyemeyerek daha önce 9 kez borç temerrüdüne (Borcunu zamanında ödeyememe durumu) düşen Arjantin pesosu bile Türk lirasından daha iyi durumda. Türk lirasında yaşanan değer kaybı hem iş gününün değerinin düşmesine hem de satın alma gücünün azalmasına neden oluyor.
Türkiye ekonomisinin ’90’lı yıllarda gündeminin başında yer alan yüksek enflasyon sorunu, iktidarın ekonomi bilimiyle inatlaşmasının kaçınılmaz sonucu olarak yeniden ülke gündeminde ilk sıraya yükseldi. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozup halkı hızla yoksullaştırırken, zenginle fakir arasındaki uçurumu daha da arttırmaya devam ediyor.
20 yıllık tek parti iktidarı boyunca halkın en fazla borçlandığı, daha doğrusu boğazına kadar borca battığı bir dönem yaşanıyor. Geçtiğimiz aylar içinde ekonomik kriz koşullarının giderek ağırlaşmasının da etkisiyle, yüksek enflasyon, yüksek konut fiyatları, ödenemeyen faturalar, kredi kartı borçlarının, tüketici ve konut kredilerinin ödenmesinde en fazla zorluk yaşanan dönem oldu.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezinin yayımladığı son verilere göre, 2022 yılı ilk beş ayı itibarıyla halkın sırtındaki borç yükü 1 trilyon 240 milyar lirayı aştı. Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödememiş gerçek kişilerden borcu devam etmekte olan kişi sayısı mayıs 2022 itibarıyla 4 milyon 147 bin 977’ye ulaştı. Ödenemediği için yasal takibe düşen borç miktarı ise 28.2 milyar lirayla tüm zamanların rekorunu kırdı.
Döviz kurlarında yukarı doğru hareketliliğin devam etmesi, önümüzdeki aylarda üç haneye doğru emin adımlarla yol alan tüketici enflasyonu milyonların yaşadığı ekonomik sorunları daha da ağırlaştırdı. Sadece geçtiğimiz birkaç ay içinde satın alma gücü büyük ölçüde zayıflayan, gelirleri giderlerini karşılamaya yetmeyen insanlar haftalık hatta günlük fiyat artışlarına yetişemez oldular.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulların asıl sorumlularının kimler olduğu, doğrudan iktidar eliyle yaratılan ve derinleştirilen ekonomik kriz ve otomatiğe bağlanan zamların muhatapları tarafından çok iyi biliniyor. Milyonlar, ülke ekonomisinin sadece mali piyasaların, döviz ve faizlerin durumu üzerinden değerlendirildiği bir ortamda en temel yaşamsal ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyorlar.
Türkiye’nin doğrudan tek adam rejiminin ekonomi politikalarının sonucunda oluşan ekonomik bunalım ülke ekonomisini adım adım çöküşe doğru sürüklerken, sadece ekonomik tedbirlerle yaşanan sorunların önüne geçilebilmesi mümkün görünmüyor. Bugüne kadar yaşadıklarımızın asıl nedeni olan mevcut siyasal rejimin emekçilerden, yoksul halktan yana bir siyasal program üzerinden tamamen değiştirilmesi hedeflenmedikçe atılacak hiçbir adımın halkın yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretmesi beklenmemeli.
Evrensel'i Takip Et