24 Temmuz 2022 03:13

'Çünkü bizim millet… hürriyetsizlikten iğrenir'

zincirlenmiş tablet, kitap ve telefon

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Başlığa bakıp “hangi millet?​” diye soranlarınız olabilir. Acele etmeyin cevabını birazdan Dr.Münir’in ağzından Kemal Tahir verecek. Önce günün anlam ve önemini konuşalım. Bundan 114 yıl önce gazetelerde şöyle küçük bir haber yayımlanır (1908 Temmuz ayının 11. Günü) "1293 (1876) Anayasası'nın icaplarına göre mebusan meclisi seçimlerinin yapılmasına dair lazım gelen emirlerin verildiği..." Bu, kıyametin kopması, Abdülhamit’in 33 yıl süren istibdadının sona ermesi demektir. Ama bu haberden bu manayı çıkarmak kolay olmaz. Bunun bir tuzak olduğunu düşünenler de vardır. Memlekette olan biteni yabancı gazetelerden takip edenler işin ciddi olduğunun farkındadır. Gazeteciler ortak bir tavır almak için Abdullah Zühtü Bey önderliğinde Sirkeci’de bir lokantada buluşurlar. Sansür kalktığına göre gazetecilere yeni görevler düşmektedir, nasıl davranmaları gerektiğini bir karara bağlarlar. Hatta Osmanlı Matbuat Cemiyeti’nin kurulması (1909’da resmen kurulacak) kararlaştırılır. Ahmet Emin Yalman der ki "Gazeteciler Cemiyeti'nin her yıl 24 Temmuz'da tertip ettiği Gazeteciler Bayramı'nın kaynağı işte bu toplantıda verilen ve yürütülen kararlardır." Kimse evine gitmez, matbaaların kapısı sürgülenir, sabah gelecek sansür memurları beklenir. Memurlar her zamankinin aksine bu sefer süklüm püklüm gelir, onlara karar gösterilir, sessizce savuşup giderler. Özgürlük denen şey onunla ne yapacağını bilmeyene pek bir fayda sağlamaz. Kemal Tahir’e Esir Şehrin İnsanları romanında cezaevindeki Müdâfaa-i Milliyeci İhsan Bey’in ağzından şöyle dedirtir:

“Meşrutiyet bu memlekete hürriyet getirmiş. Bu yüzde yüz... Hiç değil, ilk aylarda... Ama bu hürriyeti getirip kime teslim etmiş bilir misin? Hürriyeti dövüşerek elinden aldığı despot takımına... İşte bu sebeple İstanbul’daki hürriyet bayramını düşündükçe artık ağlayasım geliyor!”

Nicedir baktıkça ağlayasımız geldiği bir gazetecilik iklimindeyiz. Üstelik bu durum, 15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrasında ilan edilen ve iki yıl süren Olağanüstü Hal Rejimi ve sonrası çok daha vahim bir hal aldı. OHAL kalktı ama uygulamaları sürüyor. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin Cuma günü “meslektaşımız hapisteyken, yeni sansür yöntemleri için yasalar hazırlanırken bayram mı kutlanır?​” diyerek 24 Temmuz’un basın bayramı değil mücadele günü olduğunu söyledi. Daha bir ay önce 16 gazeteci arkadaşımız yalnızca gazetecilik yaptıkları için tutuklandılar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti onlara ödül vererek çok iyi bir iş yaptı, eylemler sürüyor. Bizi dayanışma kurtarır.

Bilgin’in sözünü ettiği, son dönemde sıkça tartıştığımız Sansür Yasası Ekim’e ertelendi. Temmuz ayı başında NATO Liderler Zirvesi sonrası Madrid'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Cumhur İttifakı ile muhalefet şöyle bir anlayışa geldiler; ‘biz önce bu 5-6 tane yasayı hemen çıkaralım, Meclis açıldığında da bunu hallederiz dediler” dedi. Cumhur ittifakıyla sansür yasası üzerinde mutabakat sağlayan muhalefet kim?  Hangi koşullarda bu mutabakat sağlandı? Doğruysa vebali muhalefetin boynuna…

Sansür yasasının Meclis Genel Kurulu’na geldiği zamanlarda CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) kullanıcı trafik verilerini düzenli olarak internet servis sağlayıcılardan istediğini açıklamıştı. Geçen hafta Medyascope’ta Doğu Eroğlu’nun özel haberinden öğrendiğimize göre, yaklaşık bir buçuk yıldır BTK internet servis sağlayıcılardan internet kullanıcılarının kimlikleriyle birlikte, hangi internet sitelerini ziyaret ettikleri ve hangi uygulamaları kullandıklarının bilgilerini talep ediyor hem de gizli ibareli bir yazıyla, aksi takdirde ceza kesileceğini bildiriyor. Geçen sene İsrailli NSO adlı bir firmanın geliştirdiği casus yazılım vasıtasıyla pek çok ülkenin muhalif politikacılarını, hak savunucularını, gazetecileri takip ettiği ortaya çıkmış bir nevi kıyamet kopmuştu. Skandalda Türkiye’nin adı, Cemal Kaşıkçı’nın telefonunda bu yazılımın olması dışında hiç geçmemişti. Meğer ihtiyaç yokmuş, meğer zaten BTK her yazışmamıza, her trafiğimize hakimmiş. Burada, iktidarın böylesi büyük bir data’yı yönetemeyeceğine duyulan gereksiz güven devreye giriyor olabilir. Lakin geçmiş 10 yılın ifade özgürlüğü davalarına baktığınızda piyangonun size ya da “olaylara karışma çocuğum” deyip Facebook’ta öfkesine yenilen, kendi halinde teyzenize vurma ihtimali de var. Bu kadar büyük bir skandalın muhalefette gündem olmaması, neredeyse normal karşılanması da ayrı bir tuhaflık!

Şimdi gelelim başlıktaki alıntıya. Esir Şehir üçlemesinin sonuncusu Yol Ayrımı romanından. Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden yedi sene geçmiş, ikinci çok partili hayata geçiş denemesi, Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kurulmuş.  SCF’ye destek veren eski ittihatçılardan Dr. Münir, İzmir’de Fethi Bey’in (Okyar) büyük bir coşkuyla karşılanması, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın taşlanması, bir çocuğun ölmesi ve durumun siyasi olarak netliğe kavuşmasının ardından şöyle söylüyor:

“Bizim milletin tutması çeşitli olur da… Birincisi… Eli sopalı rezil iktidarlara karşı, kim çıkarsa çıksın, mutlaka onu tutar… Onu bu yoldan yere çalmak ister. İsterse bu iş, çeteler arası boğuşma olsun! Bahtını mutlaka dener bizim milletimiz… Böyle sıralarda eli sopalılara karşı çıkanın kişiliği hiç umurunda değildir. Baskı biraz azalsın da n’olursa olsun! Çünkü bizim millet, dış görünüşündeki aldatıcılığa rağmen, hürriyetsizlikten iğrenir…”

Kemal Tahir, bu tespitini milletin kölelik deneyimi yaşamadığına bağlıyor. Osmanlı’da ve Cumhuriyet’te kurumsal olmasa da bir kölelik düzeni vardı elbette. Kapitalizmin sonucu kölelik düzenini şimdilik bu tartışmanın dışında bırakarak, araştırma şirketlerinin iktidar ve muhalefetin oy oranlarını tarttığı teraziyi sadece insanların cebine indirgemesinin yanlışlığının altını çiziyor bu alıntı. Ekonomi politik bir bölüşüm sorunuysa sadece pazar alışverişinden ibaret değil, hele de zenginlerin zenginliklerini sosyal medya üzerinden gözümüze sokma ihtiyacı hissettiği bu devirde…

“Ayaklanıp tepelememesine aldanmamalı… Baskıcıları er geç bitireceğine güvendiğindendir” yazan Kemal Tahir’i bu denli anma sebebim gazetecisinden sosyal medya kullanıcısına herkesin içine düştüğü “hiçbir şey değişmiyor, bu millet değişmez” bunalımı. Abdülhamit’in saltanatını sürdürmesinin en önemli sebeplerinden biri İstanbul’u hoş tutması, bugün olsa belki troll ordusu kurardı kim bilir. Ama en umutsuz durumlarda tarihi konu alan romanlar, biyografiler, otobiyografiler çok kurtarıcıdır. Zaten memleketin ahvalini konu alan edebiyatı geçtim, kaç sosyal bilim araştırması var ki?

Gazeteciler için son bir anekdot:

Ahmet Emin Yalman gazeteci olmaya karar verince babası Hüseyin Cahit’e bir mektup yazar, görüştüklerinde Hüseyin Cahit: "Oğlum, fena bir meslek seçmek istiyorsun, bundan sana hayır gelmez, gel, gazetecilikten vazgeç, başka bir yol tut" diye nasihat eder. Yalman dinelemez, üç dil bilmenin avantajıyla ilk dönemlerinde haber atlatır. Hocacı Mahmut Sadık şöyle der:

"Ne yaptığının acaba farkında mısın? Memleketin halini bizim vazifelerimizin ne olduğunu biliyor musun? Biz Kemal'lerin, Şinasi'lerin, Ziya Paşa'ların yollarını açtıkları bir mücadele ve fedakârlık mesleğini temsil ediyoruz. Evet, sansür var, elimiz bağlı ... Fakat pek dar sahalarda kalan imkânlarımızı kullanırken, acaba satırlar arasında okuyucuya yeni bir ufuk gösterebilir miyiz, diye çırpınıyoruz. Sen ise gayet saçma ve yavan küçük hikayeler tercüme edip duruyorsun ... Bilir misin ki bir damla fena su, bir fıçı iyi suyu kötü yapmaya yeter?"

Mahmut Sadık bir Anglosakson gazeteciliğinden bahsetmiyor elbette, politik mücadelenin bir parçası olarak görüyor gazeteciliği lakin o günden bu güne özgürlük onunla ne yapacağını bilmeyene, tıpkı rüzgâr gibi, bir fayda sağlamıyor.

*Kaynaklar

Ahmet Emin Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim Geçirdiklerim 1888-1922, Haz. Erol Şadi Erdinç, Pera Turizm ve Tic. A.Ş., 1070

Kemal Tahir, Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehir Üçlemesi 1. Kitap, İthaki Yayınları, 2015

Kemal Tahir, Yol Ayrımı, Esir Şehir Üçlemesi 3. Kitap, İthaki Yayınları, 2016

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa