Terzi Fikri

Fikri Sönmez | Fotoğraf: Saim Tokaçoğlu
Erdoğan fındık taban fiyatını açıklamak için gittiği Ordu’da ‘Terzi Fikri’yi gündeme getirerek muhtemelen fındık fiyatından dikkatleri başka yöne çekmek istedi. Sol cenahta bu taktik başarı da sağladı. Fındık fiyatı, pahalılık, enflasyon, işsizlik yerine ‘Terzi Fikri’yi tartışıyoruz. Terzi Fikri, terörist miydi, bir halk kahramanı mıydı?
Fındık fiyatı 2015’ten bu yana sürekli düşüyor. Fındık üreticisi yoksullaşıyor. Fındık üreticilerinin de AKP’ye desteği giderek azalıyor.
Biz gelelim Terzi Fikri konusuna.
Terzi Fikri Dev-Yol’cu idi. 79 sonbaharında Fatsa’da Belediye Başkanı seçildi. Mahallelerde Halk Komiteleri kurdu. Daha doğrusu Dev-Yol Fatsa’yı Halk Komiteleri ile yönetmek istedi. Bu politika o yıllardaki Dev-Yol’un çizgisine uygundu. Faşizme karşı halk direniş komiteleri oluşturulmasını savunuyorlardı. Faşistleri Fatsa dışına da attılar. O günlerde pek çok il, ilçe ve mahallede faşistlerle çatışmalar yaşanıyordu. Devrimcilerin ağır bastığı mahallelere “kurtarılmış bölge” falan diyorlardı. Fatsa’ da Dev-Yolcular halk komiteleri ile Fatsa’yı yönetme deneyini gerçekleştirirken; Çorum’da barikatlar kurulmuştu. Daha önce iktidarlar istihbarat servisi, faşist gençlik örgütleri ve kontrgerilla ile birlikte Maraş, Sivas ve Malatya’da benzer şeyler yapmıştı. Bir provokasyonla sağcı, Müslüman kitleler kışkırtılıyor ve o il ya da ilçedeki Alevi ve solcu kitlelere karşı kitlesel kıyım yapılıyor ve böylece hem planlanan darbeye zemin hazırlanıyor, hem de kitleler üstünde faşist terör estirilerek işçi ve emekçilerin özgürlük ve demokrasi mücadelesi bastırılıyordu.
Çorum’da da benzer bir provokasyon ile Alevi ve devrimcilere saldırı başlattılar. Fakat, Çorum’da devrimciler saldırıya anında tepki gösterdiler. Halkın Kurtuluşu ve Dev-Yolcular ortak bir savunma hattı oluşturdular. Barikatlar kuruldu. Günlerce barikatlarda çatışmalar sürdü. Çorum’dan beş, altı ay önce İzmir Tariş Fabrikası direnişi sırasında benzer bir direniş ve barikat çatışmaları İzmir Gültepe Semtinde de olmuştu.
Daha 12 Eylül Darbesi olmamıştı. Milliyetçi Cephe Hükümeti Fatsa’ya bir operasyon gerçekleştirdi. Önce faşist bir valiyi Ordu’ya atadılar. Yüzlerce resmi, gayri resmi faşist militanları Ordu’da topladılar. Sonra da tanklarla binlerce askerle Fatsa’ya girdiler. Yüzü maskeli faşistler devrimci bildikleri Fatsalıları tek tek gösterip tutuklatıyordu. Bazı gençler dağlara çıktı. Birkaç ay sonra da 12 Eylül darbesi oldu. Fatsa’da tutuklananlar 12 Eylül işkencehanelerinde sorgulandılar, eziyet gördüler. O dönem devrimcilerin yaptıkları faşist teröre karşı direnme idi.
O yıllarda Milli Selamet Partisi’nin gençlik örgütünde çalışan Erdoğan bunları çok iyi bilir.
Erdoğan uzun zamandır demokrat maskesini yüzünden çıkardı. Milliyetçi maskesi şimdi yüzünde. İktidara ilk geldikleri yıllarda seçilmişleri savunurlar, vesayet kurumlarından şikayet ederlerdi. Daha sonra bırakın vesayet kurumları, tek adam yönetimi kurdular ve bütün kurumları tek adama bağladılar. Artık seçilmişler kendilerinden değilse makbul değildi. HDP’li hemen hemen bütün belediye başkanlarını seçildiklerinden kısa bir süre sonra görevden aldılar. Seçilmiş milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp hapse attılar. Muhalif olan herkes artık terörist oldu. Onun için Erdoğan’ın seçilmiş Belediye Başkanı Fikri Sönmez’e ‘terörist’ demesi normal. Tam ona yakışan bir niteleme. Ama halk her geçen gün kimin demokrasiyi, kimin faşizmi savunduğunu; kimin terörist, kimin demokrasi, halk iktidarı savunucusu olduğunu daha iyi anlıyor.
Evrensel'i Takip Et