10 Ağustos 2022 04:08

Su kıtlığı ve su hakkı

Mutfakta musluktan akan su

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Benim kuşağım rutin su kesintilerini bilen bir kuşak. 1980’li yıllarda su kesintileri resmen rutin hale gelmişti. Bir, hatta birkaç gün boyunca evlere suların verilmediğini hatırlarım. O dönemlerde, özellikle İstanbul’da bidonlarla evlere su taşıma manzaraları sık sık ana haber bültenlerine konu olurdu. İzmir’de su kesintisi uzarsa Kaynaklar’a bidonla su almaya gidilirdi. İlerleyen yıllarda ise arıza, bakım, onarım çalışmaları nedeniyle ara ara bölgesel su kesintileri olduysa da su kıtlığına dayalı rutin kesintilere pek maruz kalmadık. Her ne kadar bazı yıllar barajların doluluk oranı alarm verse de.

Şimdi içinizden nereden çıktı bu su meselesi diyorsunuzdur. Beni bu hafta bu konuyu yazmaya yönelten iki neden var. Biri, iklim krizi karşısında alarm zillerinin çalmasına neden olan su kıtlığı, diğeri de içilebilir su hakkı meselesi. Her ikisi de maalesef Türkiye’de gündem olamayan, ancak yaşamımızı derinden sarsacak önemde meseleler.

Bizde durum nedir bilmiyoruz, zira böyle bir gündemimiz yok, ancak dünyanın birçok ülkesinde su kıtlığı alarmı veriliyor. Bazılarında hükümetler bu gündemle toplanıyor, vatandaşlar su kullanımı konusunda uyarılıyor, çimlerin sulanması, evlerin ve sitelerin özel havuzlarının doldurulması yasaklanıyor, vs. Bu konuda alarm zillerini en yüksek perdeden çalan ülkelerden biri Fransa. Geçtiğimiz hafta Başbakan Elisabeth Borne Fransızları su kullanımı konusunda “çok ihtiyatlı” olmaya davet etti. Fransa’da bu yaz maruz kalınan aşırı sıcaklar ve kuraklık nedeniyle, yüzden fazla belediyede içilebilir su kalmadığı belirtiliyor. Daha önce görülmemiş bu durum karşısında adı geçen bölgelere tankerlerle içilebilir su taşınıyor. Hükümet valilerden, bu yörelerde acilen su komisyonlarının toplanmasını ve gereklilik halinde su kullanım önceliklerinin neler olacağını belirlemelerini de istedi. Durum bu kadar vahim anlayacağınız.

Türkiye’de ise sanırsınız ki ülkenin dört bir yanından su kaynakları fışkırıyor. Ne hükümet cephesi ne muhalefet ne de yerel yönetimler tehlikenin farkında. Tıpkı iklim krizinde olduğu gibi sorun ülke topraklarında mesele olamıyor, başka krizler yanında adı bile anılmıyor. “İnşaat ya Resulullah” denilip havuzlu villaların ve sitelerin inşasına devam ediliyor. İnşaat sektöründe yeni moda her haneye bir havuz. Nereden geliyor bu suyun bolluğu diyen yok. Parayı basan alır suyunu ne de olsa!

Parayı basıp su almak demişken, meselenin diğer boyutu da içilebilir su hakkı konusu. Yani, arıtma cihazlarına veya damacana suya para vermeden musluklardan kaliteli, sağlıklı su içebilmek. Bu hiper enflasyon ortamında bu kadar yaşamsal bir mesele haline gelmesine rağmen, böyle bir haktan pek çoğumuz bihaberiz. Bilmediğimiz bir hakkın da peşinden koşmuyoruz, böyle bir taleple sesimizi yükseltmiyoruz. Tek yaptığımız olsa olsa kendi aramızda homurdanmak ya da olur da bir kanal haber için mikrofon uzatırsa damacana fiyatlarının ne kadar arttığından dem vurmak. Son dönemde okuduğum ya da izlediğim pek çok haberde aileler artan fiyatlar karşısında artık damacana su alamadıklarını ve çeşme suyunu içmek zorunda kaldıklarını söylüyor. En son 37 lira verdim bir damacana suya. Gelecek sefere aynı fiyatı ödemeyeceğimi de biliyorum üstelik. Dört kişilik bir ailenin yaz aylarında aylık içilebilir suya ayırmak zorunda olduğu bütçe nedir? Kaba bir hesapla ve idareli bir kullanımla, 500-600 lira civarı. Kaç hane her ay bu bütçeyi ayırabilir? Ayıramadığında ise sonuçları çok ağır. İnsan sağlığı, hastalıklar, salgınlar…

Yani burada alarm veren sadece içilebilir su kıtlığı değil, suyun içilebilir nitelikte olmaması nedeniyle halk sağlığı da tehlikede. İçilebilir su hakkı ve su krizi konusunda bir farkındalık oluşturup harekete geçmezsek, alım gücünün her geçen gün giderek düşmesi karşısında geniş kitlelerin sağlığı daha da tehlikeye girecek. Bunun faturasını da sadece içilebilir sudan mahrum kalanlar değil, tüm toplum öder. Merkezi hükümet görmezden duymazdan gelse de yerel yönetimlere bu konuda büyük görev düşüyor. Onları harekete geçirmek konusunda da bizlere…

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa