AKP’nin kültür erozyonu: Beyoğlu Kültür Yolu

Fotoğraf: Nazım Dikbaş
29 Ekim 2021’de yeni AKM’nin ve Taksim Meydanı’na yapılan caminin açılışından sonra, hızlı bir güncel sanat festivali esmeye başladı. Galataport’u da içine alan bu festivale “Beyoğlu Kültür Yolu” üst başlığı verildi. İlki 30 Ekim/14 Kasım 2021’de gerçekleştirildi. İkincisi ise 28 Mayıs/12 Haziran 2022 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Yandaşı, muhalifi birçok sanatçı ve sanat kurumu yer aldı. Biz de düşündük, yandaşla sözde muhalif olanı birleştiren nasıl bir olguyla karşı karşıyayız diye.
Bugünü anlamak adına Akademisyen Emre Tansu Keten’in 2020’de Skop dergisinin 17. sayısında, “AKP’nin Popülist Kültürü ve Kültür Müteahhitleri” başlıklı uzun araştırma yazısından bir alıntı ile özetleyelim.
“… AKP, kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kültürel alanı araçsallaştırıp, buradan ürettiği söylemi siyaset alanında son damlasına kadar kullanmaya çalışıyor diyebiliriz. İletişim Başkanlığının, kendi yandaşlarını bile içine çekemeyecek düzeyde amatör duran tanıtım videolarındaki demagojik laf kalabalığı, bu stratejinin artık bir akıldan dahi uzak olduğunu gösteriyor. Ancak, kültürün iktidar tarafından araçsallaştırılması, sadece son dönemle sınırlı bir olgu değil. AKP, iktidara geldiği 2002 yılından itibaren kültürle araçsal bir ilişki kurmuştur. 2011’e kadar olan dönem ekonomik, 2011’den sonraki dönem ise siyasi saikler bu araçsallaştırmanın temel yapısını belirlemiştir…” diyor.
Fotoğraf Sanatçısı Yücel Tunca, sosyal medyadaki paylaşımında yaşanan gerçekliği kısa ve öz o kadar güzel yansıtmış ki ondan devam edelim:
“Beyoğlu Kültür Yolu Festivali, İstanbul’un, Beyoğlu’nun pazarlanma ve talan edilme sürecini kültür sanat perdesiyle görünmez hale getirme projesi değil miydi?
AKM, Taksim Cami, Tarlabaşı mutenalaştırması, Demirören, Emek, Narmanlı örnekleriyle AVM’leştirme, GalataPort garabeti...
Kente, kent insanına ve kent kültürüne karşı işlenen suçları örtbas etmek, bitmek bilmeyen rant hırsıyla yanıp tutuşmak...
Çok mu zor bunların parçası olmamak?
Çok mu zor ne yaptığının farkında olmak?
Festivale “katkı sunan” arkadaşlarıma soruyorum!
Çok mu zor “düzenden” uzak durmak?
Sosyal medyadan gönderdiğiniz “like”lar da dahil...
Sözlerinizin ciddiyeti, önemi yok hükmündedir artık, bilesiniz.”
Nazım Dikbaş’ın dikkat çekici tespitleriyle sonlandıralım:
“… İktidarın damgası her mekanı ve her yapıtı lekeler. Beyoğlu Kültür Yolu, Beyoğlu tarihinin dönüm noktalarını, şehrin ruhunu çalan 24 Nisan’ı, şahdamarını kesen 6-7 Eylül’ü, Taksim Meydanı’nı ilelebet işçinin meydanı kılan 1 Mayıs 1977’yi, Cumartesi Anneleri’nin “kayıplarımızla buluşma mekanımız” olarak tanımladığı Galatasaray Meydanı’nı, yüz yıl geçse unutulmayacak Gezi Direnişi’ni ve saymakla bitmeyecek gerçek anı yok sayıyor. En başta Ara Güler’in bize sordurduğu, cevabını aramaya devam edeceğimiz sorular işte böyle bir ikilemden doğuyor: Tüm bunları bilip, yaşayıp, bu zulmün doğrudan hedefi olup bu zulümden yana durmak nasıl mümkün, bu nasıl bir yol?..”
Notlar:
Nazım Dikbaş’ın, “Bu nasıl bir yol?” sorusuna verdiği yanıt “Sokakta kahır var!” başlığı ile 1+1 EXPRESS dergisinde.
Ayrıca Marina Papazyan ve Eda Hisarlıoğlu’nun “Kültür Yolu” Ve Sanatsal Aklama: Beyoğlu’nun Yeni Failleri. 1+1 Express dergilerinde daha geniş açılım sağlıyor.
Evrensel'i Takip Et