15 Ağustos 2022 03:50

Tekelci trendin son ürünü: Afrika Süper Ligi

-Stade_Mohamed_V,_Casablanca

Fotoğraf: KSKB1935/Wikimedia Commons(CC BY-SA 4.0)

Paylaş

İngiltere’de Premier Lig (EPL) 30 yıl önce bugün “Merhaba” dediği futbol dünyasını geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirdi. İngiliz burjuvazisinin Margaret Thatcher öncülüğünde elde ettiği zaferlerin hemen ertesindeydik. Düşene, zayıf olana vurmak, onun elindeki kaynaklara el koymak modaydı ve EPL de bu fikrin sonucu olarak gündeme gelmişti.  

1988’de “büyük beşli”ye (Arsenal, Everton, Liverpool, Manchester United, Tottenham Hotspur) ayrıcalıklı şartlar öngören “gizli” Greg Dyke-David Dein toplantısından hem bu ayrıcalıkları sağlayan hem de gelirin alt liglerle paylaşılması zorunluluğunu ortadan kaldıran yayın anlaşmasına temel motivasyon büyüklerin kazancını küçüklerin aleyhine büyütmekti. EPL bunda çok başarılı olmakla kalmadı, dünyanın geri kalanındaki gelişmeler bu tekelci anlayışın futbolun bir numaralı modeli haline gelmesine yol açtı. Güçlüler daha güçlü, zenginler daha zengin, zayıflar daha zayıf, merkez daha kalabalık, yerel daha izole…

Bu model “merkez”i kaçınılmaz olarak Avrupa Süper Ligi gibi projelere doğru sürüklerken “çevre” de boş durmuyor tabii. Geçen hafta ilan edilen Afrika Süper Ligi projesi bunun son örneği. Kıta futbolunun daha önce görmediği seviyede bir parayı (yıllık 100 milyon dolar) Afrika’ya getirmeyi öngören projenin arkasında FIFA ve Afrika Futbol Federasyonu’nun (CAF) başkanı, Güney Afrika’nın ilk “siyah milyarder”i, Mamelodi Sundowns takımının sahibi Patrice Motsepe var. CAF’ın 10 Ağustos’ta Tanzanya’daki toplantısında açıkladığı 24 takımlı lig, kazanana 11.6, katılımcılara 2.5 milyon dolar ödül vermeyi hedefliyor. Motsepe, Afrika Süper Ligi’yle kıta futbolunun dünyada izlenmesini sağlayacak bir yayın anlaşmasına imza atmayı; tesisleşmeyi, altyapıyı güçlendirmeyi; kulüplerin oyuncularını Avrupa’ya daha yüksek bonservis bedelleriyle satabildiği bir Afrika futbolu yaratmayı hedeflediğini söylüyor. Afrika Süper Ligi’nin bu maliyetleri karşılayabilecek gelir mekanizmaları üretmesi (başta yayın anlaşması) zor görünüyor bunun da ötesinde konuşulan paraların kıtada zaten var olan güç dengesizliğini daha da artıracağı kesin. Cape Town City FC’nin sahibi John Comitis, “Süper Lig’in Afrika’da kulüp futbolunu öldüreceği”, “ulusal ligleri bitireceği” uyarısında bulunuyor. Güney Afrika Oyuncular Sendikası da benzer kaygıları taşıyor. Ulusal liglerdeki rekabetin ağır yara alacağını, Afrika Süper Ligi’ndeki ayrıcalıklı takımların dışında (ki bunlardan biri Motsepe’nin Sundowns’ı) kalan kulüplerin olumsuz etkileneceğini, bunun da binlerce insanı geçindiren profesyonel futbolculara zarar vereceğini söylüyorlar. Sendikaya göre ülkede profesyonel futbolcular, Apartheid rejimi sonrası elde ettikleri tüm kazanımları kaybetme riskiyle karşı karşıya…

Güney Afrika, Motsepe’nin belirleyici pozisyonu sebebiyle tartışmaların merkezinde gibi dursa da Afrika futbolunda Kuzey Afrika kulüp takımlarının önemli bir hakimiyeti var. Bu yüzden bu ülkelerden nasıl sesler yükseleceği önemli. Bu kadar imkansızlığın ortasında Avrupa Süper Ligi’ne gösterilen tepkinin bir benzerini üretmek ne kadar zorsa bu projeden kıta futbolunun geneli için hayır beklemek de o kadar zor.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa