Hasta mahpuslara özgürlük
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/201104.jpg)
Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel
İHD’nin bildirdiğine göre Türkiye cezaevlerinde 650’den fazla ağır hasta mahpus var. İHD haklı olarak bu ağır hastalığı olan insanların tahliyesini istiyor. Binlerce hasta mahpusun da tedavilerinin yapılmasını. Aynı talebi Ankara’da İHD’nin de içinde yer aldığı “Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi” her hafta cumartesi günleri tekrarlıyor. 415 hafta olmuş düşünsenize. 415 kez hasta mahpuslar serbest bırakılsın sloganını haykırıyor, Ankara’da, insan haklar savunucuları.
Aysel Tuğluk akla geliyor ilk olarak. Aysel Tuğluk özgür olmalı. Sadece hastalığı da değil, özgür olabilmesi için. Adil yargılanma ilkeleri açısından da demokrasi açısından da ifade özgürlüğü açısından da.
Demokrasi nedir?
Demokrasi, Dünya İnsan Hakları Konferansı Viyana Bildirisi’nin 8. maddesine göre, “halkın kendi siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemlerini belirlemek için, iradesinin özgürce ifade edilmesine ve kendi yaşamlarının tüm yönlerine tam katılımına dayanır.”
Düşünce suçu, fikir suçu diye bir şey kabul edilemez. İnsanlar rejim muhalifi olabilir. Bu onların insan hakkıdır. Demokrasiler de ancak buna olanak sağladığı oranda demokrasi olarak nitelenebilir. Demokrasi demek çoğulculuk demektir. Dilde, dinde, felsefi inançta, siyasal düşüncede ve örgütlenmede çoğulculuk demektir.
Demokrasi demek, 8. madde tarifinde gösterildiği gibi, insanların” kendi yaşamlarının tüm yönlerine tam katılması” demektir.
O halde içerideki tüm siyasi mahpusların serbest, özgür kalması gerekir.
Mesela HDP’lilerin yargılandığı Kobani davası sanıklarının tümünün özgür kalması gerek. Mesela Gültan Kışanak’ın, mesela Figen Yüksekdağ’ın, mesela ve elbette Selahattin Demirtaş’ın, mesela insan hakları savunucusu Nazmi Gür’ün serbest kalması gerek. Bu yazı hasta mahpuslara özgülendiği için daha fazla siyasal düşünceleri nedeniyle hapiste olanları tek tek saymak istemem. Ama sevgili Osman Kavala ve Gezi mahpuslarını ve sevgili Selçuk Kozağaçlı kardeşimin şahsında ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarını, Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteciyi, Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önündeki KHK direnişçisi sevgili Nuriye Gülmen’i, işkenceleri yaşayan, evinde hapis Ayten Öztürk’ü anmak isterim.
200 günü aşkın süredir ölüm orucu direnişini sürdüren Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım ne diyor, ne istiyor, ne durumdalar, duyan-bilen var mı?
Evet, önce ağır hasta, sonra hasta olan mahpuslar salt sağlık hakları, yaşam haklarına saygının gereği olarak serbest bırakılmaları gerek.
Evet, herkes için adil yargılanma ilkelerine uygun muamele beklentisi karşılanmalı, hiç kimse siyasal düşünceleri nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılmamalı, hapsedilmemeli...
Hasta mahpuslar tedavi olanaklarına kavuşturulmalı!
Ağır hasta mahpuslara özgürlük!
Siyasal düşünceleri nedeniyle insanların hapsedilmelerine, yargılanmalarına, cezalandırılmalarına son!
Evrensel'i Takip Et