21 Ağustos 2022 04:33

"Beni asla yıldıramayacaksınız!"

Görsel: Rashid mod/couppourcoup31.fr (CC0 1.0) / Wikimedia Commons

Paylaş

Robert Hillary King, Herman Wallace ve Albert Woodfox adlı üç genç siyah mahkumdan oluşan Angola Üçlüsü’nü duymayan var mı? 1972’de  Angola adlı kötü şöhretli yüksek güvenlikli hapishanede bir gardiyanı öldürmekle haksız yere suçlanmışlardı. ABD’nin Louisiana eyaletinde eski bir köle çiftliği üzerine inşa edilen eyalet hapishanesi, adını ABD’nin güneyindeki bu bölgeye birçok kölenin götürüldüğü Afrika ülkesinden almaktaydı.

4 Ağustos 2022’de Albert Woodfox’un avukatları, müvekkillerinin 75 yaşında öldüğünü açıkladı.

Woodfox, King ve Wallace, kırk yılı aşkın bir süredir vahşi Angola Hapishanesinde hücre hapsinde tutuldular. Woodfox, dünyadaki en uzun izole mahkumlardan biriydi. 1972’den beri 43 yıldan fazla bir süredir haftada yedi gün, günde 23 saat tamamen tecrit edildi. Birleşmiş Milletler İşkence Özel Raportörü bir keresinde 15 günden uzun her türlü tecrit süresinin işkence ve uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini belirtmişti. 15 gün demişti ama Woodfox 43 yıldan beri tecritteydi.

Woodfox bu sonsuz zamanda nasıl yılmadan hayatta kaldı? Yanıt olarak Kara Panter Partisi’ndeki döneminden veya Frantz Fanon, Malcolm X ve Marcus Garvey’in kitaplarından öğrendiği derslere atıfta bulundu. Son olarak, o ve yoldaşlarının onlarca yıldır hapishanede yaptıkları günlük iş, tecrit hücreli bölümlerdeki gençlere, bağırarak veya su borularına vurarak Afrika-Amerika tarihini, matematiği ve dil bilgisini öğretmekti. Woodfox, İngiliz The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda, “Hapishane hücrelerimizin ölüm odaları olması gerekiyordu ama onları okula ve tartışma kulüplerine çevirdik” demişti.

Mahkemelerde uzun ve acı bir hukuk mücadelesinin ardından Woodfox, 2016 yılında özgürlüğüne kavuştu ve ailesinin yanına döndü. Kızı Brenda, torunları ve torunlarının torunları onun eve döndüğünü görmekten mutlu oldular. 2019 yılında otobiyografisi “Yalnız. Hücre hapsinde kırk yıldır yılmadan. Dönüşüm ve umut hikayem” yayımlandı. Woodfox, yaşamının son yıllarında dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerde hayatı, Angola hapishanesindeki zdönemi ve hücre hapsine karşı mücadelesi hakkında konferanslar verdi.

Yeni keşfettiği özgürlük yıllarında, annesi Ruby Mable Hamlin’in anılarıyla da uğraştı. Annesi Angola’da hapis yattığı sırada ölmüştü. Onun açısından hayatının gerçek kahramanıydı. Onu, dört erkek ve bir kız kardeşini tek başına büyüttü. Annesiyle ilgili olaraki, “İşlevsel olarak okuma yazma bilmiyordu. Hayat ne kadar zor olursa olsun, yüzünde asla bir umutsuzluk ifadesi görmedim. Annemin bilgeliğiyle büyüdüm ve onu içimde taşıyorum” demişti.

Albert Woodfox, Kovid 19 enfeksiyonuna bağlı olarak öldü. Yılmamış bir insan olarak atalarına döndü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa