İttifaklar ve halkın ihtiyacı
Fotoğraf: DHA (Arşiv)
Türkiye halkı öyle bir toplumsal ekonomik ve siyasal düzende yaşıyor, öylesine kuşatılmış ve sıkıştırıldığı “artık yeter” demekte olduğu kıskaçtan kurtulmak üzere hareketlenmekte ki, bir araya gelerek “çıkış yolu” önerenler çoğalıyor. Bir “Millet İttifakı” vardı, bir de Memleket ve Zafer vb. partileri ittifak kuruyor.
Sömürülen ve ezilen kitlelerin hareketlenmesi yalnızca Türkiye’ye özgü değil. Neredeyse ülkelerin tümünün halkı, üstelik giderek hızlanıp yaygınlaşarak, kendilerine dayatılan sömürü düzenine tepkilerini grevler, gösteriler, ayaklanmalarla ortaya koymaktalar. Henüz “Sömürüden kurtulalım” diyerek ayağa kalkmıyor, sadece kapitalizm ve zorbalığının işsizlik ve pahalılığın tırmanması türünden sonuçlarına karşı hareketleniyorlar. Ancak bilincine varmış olsun ya da olmasınlar, onları harekete geçmeye iten, tahrik ve teşvik eden tekelci kapitalist sömürü düzenidir.
Uzun yıllar “sosyalizmsiz günler” yaşamak zorunda bırakıldık. Çünkü işçi sınıfı ve emekçiler olarak yenildik ve püskürtüldük, örgütsüzlüğe mahkum edildik. Kapitalistler ve siyasal temsilcilerinin neoliberal saldırganlığıyla yüzleştik. İnsan yerine konmadık. Hiçbir talebimiz dikkate alınmadı. Örgütsüz kaldığımızdan güçsüzleşmiştik, sorun buradaydı. Sırtımızda tepindikçe tepindiler. Sömürüyü yoğunlaştırdıkça yoğunlaştırdılar. En küçük bir itirazımızı işten atmakla, yetmiyorsa zora başvurarak yanıtladılar. Susturdular, çünkü güçsüzdük, çünkü örgütlerimiz dağılmıştı, “Her koyun kendi bacağından asılır” noktasına geriletilmiştik. O kadar pervasızlaştılar ve öyle üstümüze vardılar ki, aldığımız ücret hiçbir şeye yetmez, yiyecek ekmek bulmakta zorlanır olduk. Öyle haksızlıklara tanık olduk ki, yeniden “Bu kadarı da olmaz” deme noktasına gelmeye ve değişiklik istemeyi tek çare olarak görmeye başladık. Bu, değiştirmeyi başarmanın olmazsa olmazıdır. İstersek, değiştiririz.
Ama kendimizi de değiştirmeye başlamaktan başka yolumuz da yok. Kendimizi değiştirmeye başlamadan ne haksızlıkları ne de bu haksızlıkları var eden koşulları değiştirebiliriz. Örgütsüz kalıp güçsüzleştikçe, sırtımızda tepinenlerin tümü diğerinin kopyası “çözüm yolları”nı çare sanır olmuştuk. Sömüren, hak tanımayan, vurup kıran kapitalistlerin yedek “çözümlerini” çözüm sanmak zorla bastırılmak kadar berbattır. Evet, tek adam yönetimi bir felaket ve kurtulmamız şart. Ama “5’li Çete”.. “5’li Çete”… Evet, kanımızı emdiler. Tüm ihaleleri aldılar, “Tüyü bitmemiş yetimin hakkı”nı da. Ama hakkımızı yiyenler sadece onlar mı? Neden Koçlardan, Sabancılardan, TÜSİAD’cılardan, TOBB’culardan söz edilmiyor? Son açıkladıkları 2022’nin ilk yarısı net kârları yüzde 300-500 arttı. Nereden elde ettiler bu kadar kârı? Bizim sırtımızdan başka kimin sırtından? İşçi ve emekçinin iş gücü ve alın terinden başka nereden kâr edebilirler?
Şimdi biz değişsin dedikçe, “Tamam, değiştireceğiz”, “Bir ayda şunu, iki ayda bunu düzelteceğiz” diyenleri iyi gözlemeliyiz. İki gün önce, örneğin “6’lı masa” etrafında bir araya gelen “Millet İttifakı” partileri, “değiştirme” iddialarını tekrarladı. “Milletimizin bunca senedir uğradığı hayal kırıklıklarının farkındayız” dediler. Ortak açıklamalarında “Hak eden hak ettiğini eksiksiz alacak” deyip eklediler: “Geniş halk kitlelerinin yoksullaşmasına yol açan bir avuç rantiyeciye kaynak aktarımına son verilecek.” Ya Koçlarla Sabancılar peki? Hak ettiğimizi onlardan da alacak mıyız? Onlar da bir avuç rantiyeci değil mi, onlara aktarılan kaynaklar da kesilecek mi? Soralım “6’lı masa”ya ve yok derlerse dönüp yüzlerine bakmayalım. Soralım; tekellerin fabrikalarıyla bankaları hepimizin mi olacak yoksa yine şimdiki gibi “bir avuç rantiyeci”nin elinde mi kalacak? Soralım; eğitim, sağlık, belediye hizmetleri kamusal ve parasız mı olacak, yoksa şimdiki gibi parası olan mı yararlanacak sadece? Soralım; neden tıpkı “5’li Çete” gibi, Çankaya, Kadıköy ve Kartal gibi muhalif belediyeler de işçilerine üç kuruş zammı çok görüyor? Hani “Hak eden hak ettiğini eksiksiz alacak”tı?
İşçi ve emekçi halkın kendi gücünü birleştirip örgütlenmekten başka çaresi yoktur!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02