23 Ağustos 2022 04:55

TPI Composite işçileri kazanımlarını sendika yönetimine gelerek taçlandırdı!

Fotoğraf: Turan Kara/Evrensel

Paylaş

Türk-İş’e bağlı Petrol-İş Sendikası İzmir Şubesi 17. Olağan Genel Kurulu, geçtiğimiz Cumartesi (20 Ağustos) günü yapıldı. 4 bin 850 işçiyi temsilen 200 delege genel kurula katıldı. Seçimi, TPI’daki 17 günlük direnişi yöneten işçilerin oluşturduğu liste kazandı!

Gazetemizin okurları ve işçi sınıfı mücadelesiyle az çok ilgilenen herkes, Petrol-İş İzmir Şubesini, Kurban Bayramı öncesinde, bir ABD firması olan TPI Composite’in Menemen ve Çiğli’de kurulu iki fabrikasında yaşanan son yılların en önemli direnişiyle yakından tanıdılar.

Ama TPI işçileri direnişin başarısının rehavetine kapılmadan, direniş boyunca da işçilerle patronu uzlaştırmayı amaçlayan sendikacılık anlayışını savunan şube yönetimini görevden alarak, direnişe önderlik eden işçilerin oluşturduğu, Cem Turan başkanlığındaki listeyi şubenin yönetimine getirerek direnişlerini taçlandırdılar.

Ancak Petrol-İş İzmir Şubesinin kongresi bir grup işçinin sendika yönetimini kaybedip diğer bir grup işçinin yönetimine gelmesinden ibaret değil. Tersine öncelikle yönetime yeni gelen işçiler, TPI işçilerinin 17 günlük mücadelesinin önderliğini de yapan, sendikayı da sınıf mücadeleci bir sendikacılık anlayışla değiştirmeyi amaçlayan işçiler. Ki, bu kongreyi sadece petrol işçileri için değil Türkiye işçi sınıfı için de önemli yapan da bu.

CEM TURAN: ‘SENDİKAYI DEĞİL SENDİKAL ANLAYIŞI DEĞİŞTİRMEK ÖNEMLİ’

Bu anlayışı, seçimi alan Yönetimin Başkanı Cem Turan, kongreden bir gün önce gazetemizde yayımlanan İzmir Muhabiri Eda Aktaş arkadaşımızla yaptığı söyleşide şöyle açıklıyor: İşçilerin bu süreçte sendika değiştirmeyi tartıştığını (Mevcut sendika yönetiminden hoşnutsuz olan işçilerin başka bir sendikaya geçme istekleri kastediliyor) ancak meselenin sendika değil sendikal bürokrasi olduğunu anlatmaya çalıştıklarını ifade eden Turan şunları söyledi: “Mesele sadece yönetimin ya da sendikanın değişmesi değil. Bu sorunların çözümü sendikal anlayışın değişmesiyle mümkün olur. Sendikal anlayış değişmeden sendika değiştirmenin bir anlamı yok. ‘Arkadaşlar gelin hep birlikte bu anlayışı değiştirelim’ dedik… Sadece temsilciler üzerinden yürüyen bir anlayış değil, temsilcilerin altında işçi komitelerinin olacağı bir anlayıştan yanayız. Birlikte değiştireceğiz… Bir anlayışın değişmesini tartışıyoruz ve hedefimiz işçilerin söz hakkı olan şeffaf bir sendika. Gördüğümüz doğru ve yanlışların bizlere örnek teşkil etmesi için biz buradayız. Biz bu yanlışlardan güzel de dersler çıkardık iyi bir çalışmamız var.”

Kısacası TPI Composite işçisi mücadele içinde öğrenmiş ve birleşmiştir!

70 YILLIK GELENEK İŞÇİYİ SENDİKA BÜROKRATI YAPMAYA ÇOK ELVERİŞLİ!

Cem Turan’ın mücadeleci bir sendikacılık için başka bir sendikaya geçmek isteyen işçilere yönelik verdiği “Sendikayı değil sendikal anlayışı değiştirmek gerekir” yanıtı ve elbette bunun için mücadele edilmesi son derece önemli: Çünkü, sendika bürokratlarının oluşturduğu çevreyi özel olarak hazırlaması gibi durumlar bir yana bırakılırsa, sendikacı olan işçiler, özel bir eğitimden geçirilerek “sendika bürokratı” olarak yetiştirilerek sendikanın başına getirilmiyor. Tersine sendika yönetimlerine gelen işçiler genellikle en mücadeleci işçiler oluyor. Gayet de iyi niyet ve sınıfa hizmet için aday oluyor, işçiler tarafından seçilerek sendika yönetimlerine geliyorlar. Ama sendika yönetimine gelen işçi; daha ilk günden takım elbise giymeye başlayarak, kravat takarak, (Elbette takım elbise de giyilir, kravat da takılır ama bunu bir üniforma yapmaktan söz ediyorum) sendika ofisinin konforlu ortamında, artık “başkanım” demeden hitap edilmeyen kişi ve sendikanın üst yönetimlerine gelmiş sendika bürokratları. “Artık sen sıradan işçi değilsin sendikacısın. Bundan böyle şöyle davranmalısın, böyle davranmalısın!...” öğütleri, “uyarıları” ile kuşatılmaktadır. Tabii bunlara sendika yönetimine gelen profesyonel sendikacı olan yeni sendikacının işçiyken aldığı ücretin birkaç katı maaş da eklenince işçilikteki yaşamıyla yeni yaşamı arındaki mesafe hızla açılmaktadır. Yaşamındaki değişikliğin hızla sendikacılık anlayışına da yansıması, giderek sendikacılığın patronla işçi arasında ara buluculuğa (İşçinin patronun isteklerine ikna edilmesine) indirgenmesi, işçiyle kendisi arasında bir yaşam farkının oluşmasını meşru, hatta gerekli görmesi artık sadece bir zaman meselesi haline gelmektedir.

Bu yüzden de Cem Turan’ın bürokratik sendikacı anlayışına karşı çıkılması konusundaki söyledikleri son derece önemli olmaktadır.

‘İŞÇİLER SENDİKA YÖNETİMİNE’ NE DEMEK?

Bu yüzden de Cem Turan’ın, asıl mücadeleyi “bürokratik sendikacılık anlayışına karşı mücadele” olarak tarif etmesi son derece önemli olmaktadır.

Yayın hayatına başlamasından bugüne (27 yıldır) Evrensel, “İşçiler Sendika Yönetimine” demekte, bunu derken de aynı zamanda bürokratik sendikacılık anlayışına karşı sınıf mücadeleci sendikacılık anlayışını;

  • Sendika içi demokrasinin, yani sendikada temsilcilikten genel başkana kadar her yöneticinin seçimle gelmesi, seçimlere mümkün en geniş işçi kesiminin katılması ve seçimlerin hiçbir baskı olmaksızın yapılmasını,
  • Sendikacı maaşlarının ortalama işçi ücretini aşmamasını,
  • TİS’lerde taleplerin doğrudan işçiler arasında tartıştırılarak belirlenmesi, taleplerin belirlenmesi sürecinin işçi kitlesini taleplerin arkasında belirlemenin vesilesi olarak organize edilmesi, TİS masasında olup bitenlerden işçilerin haberdar edilmesi ve işçinin TİS masasına müdahale edebileceği eylem ve etkinliklerinin önünün açılması, TİS’in işçilerin onayından geçmeden imzalanmamasını,
  • Siyasi, ekonomik her önemli gelişmede (göçmenler, asgari ücret, dış ve iç politikadaki gelişmeler) sendikanın tutumunun işçiler arasında tartıştırılarak kararlar haline getirilmesi ve bu kararlar doğrultusunda işçi sınıfının bir sınıf tutumu oluşturmasını savunmaktadır.

Petrol-İş’in yeni İzmir Şube Başkanı Cem Turan’ın söylediklerinden de anlıyoruz ki, Petrol-İş İzmir Şubesinde şimdi sınıf mücadeleci bir sendikacılık anlayışını savunan işçiler yönetime gelmişlerdir.

Ülkemizde emek mücadelesi içindeki herkes bu yönetime destek olmak durumundadır.

Evrensel de burada kendisine bu yönetime elinden gelen her yardımı yapma görevini çıkarmaktadır.

Konunun önemi dikkate alındığında burada çok şey söylenebilir. Ama şimdilik bu yazıyı bir TPI işçisinin 19 Ağustos’ta Evrensel’de yayımlanan mektubundaki “Direniş devam ederken, fabrika okul, Evrensel de ders kitabı oldu. 17 gün süren direniş hem bana hem de arkadaşlarıma dostlarımızın kimler olduğunu öğretmeye başladı” sözleriyle bitirelim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa