24 Ağustos 2022 06:09

Baskıcı iktidarlar toplumu hasta eder

mutsuzluk

Fotoğraf: PDPics/Pixabay

Paylaş

İki ya da üç hafta içinde Ahmet İnsel ve Jean-Michel De Waele’nin derlediği, Et la pandémie bouleversa le monde (Ve pandemi dünyayı altüst etti) başlıklı, on iki farklı ülke deneyiminden (Brezilya, ABD, Japonya, Rusya, Belçika, İsveç, Fas, Şili, vs.) yola çıkarak pandemi politikalarını ele alan bir kitap piyasaya çıkmış olacak. Kitabın Türkiye bölümünü Galatasaray Üniversitesinden meslektaşlarım Özgür Adadağ ve Cemil Yıldızcan ile birlikte yazdık. Kitabın yayın dili Fransızca. Umarım kitap başka dillere de çevrilir de geniş kesimler, pandemi politikalarının -her ne kadar ortak uygulamalar olsa da- siyasal rejimin niteliğine, iktidarın yapısına, siyasal kültüre, vs. göre ülkelerin nasıl farklılaştığını karşılaştırmalı olarak okuma fırsatı bulur.

Kitap, sağlık krizinin, yani pandeminin yarattığı radikal belirsizlik ortamında kamu otoritelerinin izlediği politikaları siyasal iktidarlar ve rejimler ekseninde inceliyor. Söz konusu sağlık krizini çözmek için ülkelerin izlediği farklı politikaları anlamanın en iyi yolunun da karşılaştırma olduğu düşüncesinden yola çıkıyor. Küresel ortak bir kriz karşısında ulusal özgünlükleri göstermeyi amaç ediniyor.

Meslektaşlarımla birlikte Türkiye’deki pandemi politikalarını analiz ettiğimiz bölümde, başka özgünlüklerin yanında özellikle, iktidarın altmış beş (65) yaş üstüne yönelik yasaklarının altını çizdik. Zira bu önlem Türkiye’nin pandemi ile mücadelesinde merkezde yer alıyordu. O dönemde bu yasaklar belki çok konuşuldu, ancak önlemlerin kalkması ile birlikte gündemimizden de düştü. Pandeminin ilk iki dalgasında toplumun bir bölümü, yani 65 yaş üstü ve 20 yaş altı, aylarca evlerine hapsedilmişti. Bir müddet sonra da bu kesim ancak birkaç saat sokağa çıkma hakkına sahip oldu.

Tıp ya da sosyoloji gibi bilim dallarında söz konusu yasakların bu bireyler üzerindeki etkisi araştırıldı mı bilmiyorum. Örneğin, 65 yaş üstünde evde kapalı kalmaya, dolayısıyla da güneşten mahrum kalmaya, yani D vitamini eksikliğine bağlı kemik rahatsızlıkları ne oranda arttı? Kemik erimesi hız kazandı mı? İlk kapanma sırasında annemi yaklaşık üç ay görememiştim, gördüğümde vücudundaki değişim ve kemiklerdeki erime gözle görülür bir boyuttaydı. Şimdilerde çok ciddi bir kemik rahatsızlığı ile baş etmeye çalışıyor. Bu tür rahatsızlıklar toplumda ne kadar yaygın? Ve en önemlisi de iktidarın sağlık politikalarının bu tür rahatsızlıklardaki payı ne?

Ya bu “önlemlerin” neden olduğu psikolojik problemler? 65 yaş üzeri ile 20 yaş altı kişilerde aylarca süren bu kapanmanın yarattığı psikolojik etkiler neler? Elimizde bu etkilere ilişkin veriler var mı?

İktidarın baskıcı ve ayrımcı politikalarının etkileri şüphesiz bu toplumsal kesimle sınırlı değil. Baskı ve şiddetin yanında, örneğin izlenen yanlış ekonomi politikalarının toplumun akıl ve ruh sağlığı üzerinde ciddi bir etkisi var. Esnaftan sık sık “İnsanlar çok mutsuz. Bu kadar mutsuz insanlara hizmet sunabilmek çok zor” sözlerini duyuyorum. Toplumdaki mutsuzluk halinin boyutu çok sık dillendirilir oldu. Antidepresan kullanımının her yıl ciddi oranda arttığına dair veriler de var. Son iki yıldaki artış ise dikkate değer. Dünyada en fazla antidepresan kullanılan ülkeler daha çok baskıcı rejimlerle yönetilen ülkeler. Ortadoğu ülkeleri, Afganistan, Kuzey Afrika ülkeleri, vs. Türkiye’nin de bu ülkeler arasında hatırı sayılır bir yeri var.

Ayrıca iktidarın çevre ve iklim konusundaki halk sağlığını hiçe sayan politikaları ile bazı konulardaki politikasızlığı da hasta ediyor. Tarım politikaları, doğayı her gün daha fazla katletmesi, sürekli daha fazla inşaattan medet uman ekonomi politikaları, ülkeyi Avrupa’nın çöplüğüne çevirmesi, vs. Her geçen gün hastalığa bir adım daha yaklaşıyoruz, hasta oluyoruz ya da ölüyoruz.

Sözün özü, bu iktidar toplumu her geçen gün daha fazla hasta ediyor. Düpedüz halk sağlığıyla oynuyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa