27 Ağustos 2022 03:54

Gönül gözüyle görmek!

Görsel "İllüzyon" filminin afişinden alınmıştır.  

Paylaş

Bu hafta gösterime giren “İllüzyon” (The Other Me) filminin görünürlüğünde yapımcıları arasında David Lynch adının da yer almasının payı vardır kuşkusuz. Ki filmin teması tam da David Lynch’lik. Belki de bu temaya kanarak adını filmin künyesine koydu üstat. Kısa belgeselleriyle ülkesinde adından söz ettiren Gürcü Yönetmen Giga Agladze ile Lynch arasındaki dostluk, usta yönetmenin bu ülkeye yaptığı bir ziyaret sırasında gelişiyor. Ama filmin toplamından mutlu mudur, orası biraz zor. Biz memnun kalmadık açıkçası.

Türkiye’de “İllüzyon” adıyla gösterime giren film, 40’ıncı dakikaya kadar ergen erkek bunalımlarıyla doluşmuş gibi ilerliyor, ardından seyirciyi şaşırtmayı başarıyor. Ama bu barutun da devamı gelmiyor açıkçası. 30’lu yaşlarının ortasında olduğunu tahmin ettiğimiz Ressam Irakli ve Nutsa ile bir doktor muayenesinde tanışıyoruz. Doktor Irakli’nin gözlerinde sorun olduğunu ve yakın zamanda kör kalacağını söylüyor. Bir süre sonra çiftin aralarının da aslında o kadar parlak olmadığını öğreniyoruz. Irakli, aynı gün bir belediye otobüsünde uyuyakalınca kendisini ormanın içinde buluyor ve orada ‘isimsiz’ güzel bir kadınla tanışıp yakınlaşıyor.

Bu girizgah, Irakli’nin varoluşsal sorunlarıyla boğuştuğu, Nutsa’nın neden hikayenin içinde olduğunu anlamadığımız diplomat bir kadınla dostluğu (Ki diplomatı canlandıran Rhona Mitra’ya yazık oluyor) ile geçip gidiyor. Bütün hikaye kırkıncı dakikadan sonra Irakli’nin kör olmaya başlamasıyla dikkat çekici hale geliyor. Irakli, insanları ve nesneleri başka türlü görmeye başlıyor. İnsanların bedenlerini görebilirken, yüzlerini tam olarak seçemiyor. Müzeleri gezerken tabloların arkasında yatan gerçek sanatı görmeye başlıyor bir anda. Buna halk dilinde “Gönül gözüyle görmek” deniyor!

Kahramanımızın, hem insanların gerçek yüzünü hem de sanatın derinliğini kör olduğunda görmeye başlaması kuşkusuz güçlü bir ironi. Bir film teması olarak da güçlü. Ancak Giga Agladze’nin senaryosu bu gücü taşımaya yetmiyor. Zayıf mizansenler, tam oturtulamamış oyunculuklar, kararsız bir görsel ton filmi iyi bir fikir olmaktan öteye taşıyamıyor maalesef.

Haliyle Jim Sturgess, Rhona Mitra, Roger Ashton-Griffiths (İngiltere), Andreja Pejic (Bosna), Orla Brady (İrlanda) gibi Avrupa’nın dört bir yanından önemli oyuncuları Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e gelmeye ikna etmenin karşılığının tam olarak alındığını söylemek zor.

Bitirirken, “İllüzyon”u izlerken akıllara ister istemez John Carpenter şaheseri “Yaşıyorlar” (They Live) filmi geliyor. Sıradan bir inşaat işçisinin tesadüfen bulduğu gözlükle dünyayı bambaşka gördüğü, gerçek olanın ardındaki sömürüyü fark ettiği bu şahane yapımı izlemeyenler için hatırlatmamızı yapalım. Giga Adladze’nin sıkıntısı Carpenter sadeliğini ve netliğini yakalayamaması. Ama ilk filmin de günahı olmaz. “İllüzyon” ilgiye değer ama beklentinizi çok yukarılara taşımayın.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa