30 Ağustos 2022 04:30

Peker ifşaları: Bozuk düzende sağlam çark olmaz!

Sedat Peker, 8. videosunu 'Fırtınalarla Büyüyen Fidanlar Rüzgarlarla Yıkılmazlar' başlığıyla yayımladı

Ekran görüntüsü: Sedat Peker/YouTube

Paylaş

Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, yeni rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla gündemde. Bu kez çarkın içerisinde Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, onun AKP Milletvekili kardeşi Zehra Taşkesenlioğlu ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu gibi isimler bulunuyor. Peker, yine bu iddialarıyla ilgili kayıt ve belge yayımlıyor ve dahası taraflardan biri olan Marka Yatırım Holdingin Sahibi Mine Tozlu Sineren de bu iddiaları doğruluyor. Ancak yargı Peker’in önceki iddialarında olduğu gibi bu iddialar karşısında da üç maymunu oynamaya devam ediyor.

Peker, son ifşaatında SPK’ye sermaye arttırımı için başvuru yapan Holding Sahibi Mine Tozlu Sineren’in nasıl bir rüşvet çarkına itildiğini ve bu çarkın içinde dönen rüşvetlerin ne kadar büyük (12 milyon TL) olduğunu ortaya koyuyor. Aslında son iddiaları, Peker’in önceki iddialarıyla karşılaştırıldığında ikincil önemde bir ifşa olarak kalıyor. Fakat bu ifşa, bu bozuk düzende hiçbir çarkın sağlam/temiz olmadığını ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Bir de her geçen gün halkın daha geniş kesimleri yoksulluğa sürüklenirken “Döke saça kullanıyoruz” diyenlerin nasıl bir rüşvet ve yolsuzluk çarkı içinde bu ayrıcalıklı yaşama sahip olduklarını da gözler önüne seriyor.

Peker daha önce “Benim dönüş sigortamdın” dediği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla ilgili, başta hakkında ABD’de ‘Kara para aklama, sahtecilik ve dolandırıcılık’ suçundan dava açılan Sezgin Baran Korkmaz ile ilişkiler olmak üzere önemli iddialarda bulunmuştu. Bu iddialarla ilgili olarak da Soylu’ya yakın isimlerden biri olan İnternethaber’in Sahibi Hadi Özışık ile yaptığı görüntülü görüşmeyi yayımlamıştı -ki, bu görüşmede Özışık, Peker’e sık sık “haklısın” diyordu.

Erdoğan ve Bahçeli, Soylu’ya dokunmama konusunda anlaşmış, sonra da Soylu değil ama Peker’in iddialarını doğrulayan Özışık mahkemelik olmuştu.

Peker, “Devlet için bin operasyon yaptık” diyerek JİTEM/kontrgerillayı savunan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın AKP Milletvekili oğlu Tolga Ağar ile ilgili olarak da tecavüz ve öldürme suçu işlediğine dair iddialarda bulunmuştu. Ancak öldürülmeden bir gün önce jandarmaya başvuran Kazakistan uyruklu Üniversite Öğrencisi Yeldana Kaharman olayının üstü kapatılmakla kalmamış, Jandarma Genel Komutanlığı Tolga Ağar’ı savunan bir açıklama da yapmıştı.

Peker, Mehmet Ağar’ın Yalıkavak Marina’ya nasıl çöktüğünü anlatmış, Ağar da “Ben olmazsam mafya çökecekti” diyerek Peker’i doğrulamıştı.

Peker, Suriye’ye gönderdiği “yardım” tırlarıyla birlikte SADAT üzerinden el Nusra’ya (Bugün İdlib’in büyük bölümünü elinde bulunduran ‘Heyet Tahrir eş-Şam) silah yollanması ile ilgili önemli iddialarda bulunmuştu. Ancak Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı da yapan Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT hakkında soruşturma açılması bir tarafa bu iddiaları gündeme getiren gazeteciler yargılanıyor.

Peker, Erdoğan’a en yakın isimlerden Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ve Kıbrıslı Kumarhane İşletmecisi Halil Falyalı’nın içinde yer aldığı ve Latin Amerika’ya kadar uzanan uyuşturucu trafiğiyle ilgili ciddi iddialar gündeme getirdi. Binali Yıldırım, oğlunun Venezuela’ya “test kiti” götürdüğü savunmasını yapmış ama daha sonra bunun doğru olmadığı ortaya çıkmıştı. Dahası bu iddiaların gündeme getirilmesinden sonra bu karanlık ve kirli ağın taraflarından biri olan Falyalı, suikastla öldürüldü.

Sedat Peker’in iddiaları konusunda soruşturma açılmış tek dosya, JİTEM’ci Korkut Eken’in, kardeşi Atilla Peker’i Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı’yı öldürmesi için görevlendirdiği iddiasıydı -ki, bu soruşturma da ancak Atilla Peker’in savcılığa başvurusu üzerine açılmıştı.

Kendisi de zamanında bu iktidarın fedailiğini yapmış olan Organize Suç Örgütü Lideri Peker’in iktidarla arası bozulunca gündeme getirdiği bu iddialar, iktidarın etrafındaki kirli ve karanlık ilişki ve örgütlenmelerin görülmesi bakımından büyük önem taşıyor.

Peker’in sadece AKP-Erdoğan döneminin değil, önceki dönemlerin de karanlık olay, ilişki ve örgütlenmelerinin açığa çıkartılması bakımından önem taşıyan iddialarını bugüne kadar izlemekle yetinen burjuva muhalefet de nihayet harekete geçmeye karar verdi. Altılı masada buluşan burjuva muhalefet partileri, Peker’in iddiaları konusunda ilk kez ortak bir suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladılar. Ancak burjuva muhalefetin suç duyurusunda bulunmakla sınırlı tutumu, halkın tepkisini örgütleyip hesap sormak yerine halkı beklentiye sokmanın ötesine gitmiyor. Zaten burjuva muhalefet parti temsilcilerinin “Biz seçimleri kazanınca temiz eller operasyonu olacak” açıklamaları da bu iddiaların gereğini yapmayı seçimlere havale ettiklerini gösteriyor.

Bugün “vatan-millet-bayrak” örtüsünün altına gizlenmeye çalışılan kirli ve karanlık ilişki ve örgütlenmelerin açığa çıkartılıp sorumlularının yargılanması, demokratik bir gelecek inşa etme mücadelesinin bir parçasıdır. Dolayısıyla halkın bu talepler etrafında mücadele ve örgütlenmesi seçimlere havale edilemeyecek kadar önemlidir. Daha da önemlisi bu bozuk düzen ve kirli çarkların durdurulması ve seçimlerden sonra halkın söz sahibi olacağı demokratik bir düzenin kurulabilmesi için de halk güçlerinin böylesi bir örgütlenme ve mücadelede birleşmesi dışında bir seçenek bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa