Kolektifi inşa etmek, birlikte başarmak, umudu yeşertmek
Fotoğraf: Evrensel
Bu yıl şöyle yolculukları, güzel romanları, yazın cıvıl cıvıl halini, denizi, yaşamın güzelliklerini anlatan bir yaz yazısı yazmak mümkün olmadı. Ne dünya ne de ülke hali buna izin vermedi. Hele de özel durumlar hiç olanak tanımadı. Umut gelecek baharda, yazda. Umut savaşların son bulmasında, iklim krizine çözümler üretilmesinde, çevre tahribatının azaltılmasında, salgınların önüne geçilmesinde, herkes için sağlık hakkında, daha yaşanılabilir bir dünyanın inşasında, toplumsal cinsiyet eşitliğinde, kadına yönelik şiddetin son bulmasında, sömürüsüz bir dünya hayalinde… Liste çok uzun, çözüm sebatla yürütülen kolektif bir mücadelede.
Gelin bu hafta bu “kolektif” üzerine birlikte düşünelim. Kolektifin yeşerttiği umuda, altına imzasını attığı bir başarı öyküsüne yüzümüzü dönelim. Bu yazı da umutla bitirelim, sonbahara kolektifin gücüyle girelim.
Kolektif, birden fazla kişinin ortak bir amaç etrafındaki birlikteliğini anlatır. Ortak amacın mevcudiyeti kolektifi kalabalıklardan ayırır. Kolektif hareket de birden fazla kişinin ortak bir amaç etrafında, bir dava uğruna birlikte hareket etmesine gönderme yapar. Kolektifin kaç kişi olması gerektiği konusunda bilimsel bir uzlaşı yok. Yaygın tanım birden fazla kişinin kolektif olmak için yeterli olduğu yönünde. Ancak bazı yazarlar, kolektif bir dava uğruna yapılıyorsa tek kişinin eyleminin de kolektif eylem sayılacağını söylüyor. Üzerinde düşünmeye değer bir yaklaşım. Buna göre, örneğin kadına yönelik şiddeti protesto etmek için bir kişinin sergilediği bir performans kolektif bir davaya hizmet ettiği için kolektif bir eylemdir. Neden olmasın?
Bazen kolektif, bir gencin sloganında vücut bulur, bazen on kişinin basın açıklamasında, bazen de yüz binlerin protesto eyleminde. Ortak amaç, ortak dava kolektifi biçimlendirir. Kimi zaman iktidarın kestiği birkaç ağaç milyonları sokağa çıkarır, kimi zaman da haksız addedilen bir yargılama yüzlerce insanı duruşma salonlarına ve mahkemelerin önüne toplar. Kolektifin boyutu zaman, mekan ve bağlamdan bağımsız olarak şekillenmez.
Kolektif, toplumsal meselelerin çözümünde başarının, sonuç elde etmenin önemli bir koşuludur. Nasıl mı? Gün olur kolektifin gücü bir ölüm gemisini durdurur mesela.
Biliyorsunuz, Aliağa’ya söküm için gelecek olan ve şu aralar Fas açıklarında seyreden Brezilya donanmasına ait asbestli savaş gemisi Nae Sao Paulo geçtiğimiz günlerde farklı kesimlerin tepkisini çekmişti ve kolektif bir protestonun konusu olmuştu. Hem sanal ortamlarda hem de meydanlarda. Protesto eylemlerinde “Aliağa dünyanın çöplüğü değildir” pankartları açıldı, “O gemileri yakarız, o gemiyi buraya yaklaştırmayız” sesleri yükseldi. Yakan ve yaklaştırmayan kim? Biz. Yani kolektif. Örgütlü ve örgütsüz protestolar, Aliağa Emek ve Demokrasi Platformunun çağrısı ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in inisiyatifi ile birleşip daha büyük bir kolektifi oluşturabildi. Soyer, 4 Ağustos akşamı İzmir Gündoğdu Meydanı’nda zehirli geminin Aliağa’ya gelecek olmasını protesto etmek için düzenlenen Moğollar konserinin de mimarıydı. Eylemlere belediyenin destek vermesi, hatta bizzat düzenlemesi kolektifi büyüten önemli bir faktördü. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bazı sendika ve sivil toplum örgütleri ile birlikte sadece niceliğin gücünü örgütlemedi, aynı zamanda hukuki bir mücadele de başlattı, meseleyi idari yargıya taşıdı. Diğer örgütlerle birlikte tepkinin sesi oldu: İzmir dünyanın çöplüğü değildir!
Kolektifin ısrarlı itirazları nihayet sonuç verdi. Kolektif bir başarıya imza attı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı 26 Ağustos’ta Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada geminin Aliağa’ya girişine izin verilmeyeceğini duyurdu. Biz de böylece bir başarı öyküsü yazmış olduk. Kolektifin inşası zaten başlı başına bir başarı. Sonuç elde etmek ise o başarıyı katmerliyor. Biz duygusunu canlı tutuyor. Mücadelede sonuç almanın gerçekten insanı iyi eden bir yönü var.
Türkiye’de özellikle son yıllarda ne kadar da açız bu tür sonuçlar ve başarılar elde etmeye, yanlış politikaların önüne set çekebilmeye… Kolektifin eksik olmadığı günler, haftalar ve aylar dilerim.
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00