Bu program iktidarı seçimde, yoksulu geçimde rahatlatır mı?
Fotoğraf: DHA
Hükümet üç yıllık bir ekonomi programı açıkladı.
İyi de hükümetin üç yıllık bir ömrü var mı ki?
Ömrünün tükendiğini gösteren alametler çoğaldı! Bunun farkında olan iktidar ömrünü uzatmak için çırpınıyor. Söz konusu çırpınış hazırlanan programa da yansımış.
Hedefler, rakamlar bir yana… Program özünde iki şey söylüyor bize.
Bir: Şu an uygulamada olan ‘yeni ekonomik model’ önümüzdeki aylarda da tam gaz uygulanacak.
İki: Uygulamada seçim (Seçmenin gönlünü çelme, gözünü boyama) belirleyici olacak.
Peki iktidar yaşattığı feci yoksulluğa rağmen programında neden hâlâ ısrarlı?
İş bilmezlik değil kesinlikle!
Bu bir tercih.
Neyi tercih?
Tercihlerden biri düşük ücret-yüksek istihdam!
Gerçekten de ücretlere yapılan zamların hükmü olmadı. Alım gücü düştü.
İş gücü ödemelerinin milli gelirden aldığı pay yüzde 25.4’e geriledi; 2000’li yılların en düşük düzeyine…
Bunun karşılığında 2 milyon kişiye istihdam yaratıldı; çoğu pandemide işini kaybedenler olsa da…
Evet, işsizlik oranı hâlâ çok yüksek! Fakat hükümetin-yüksek istihdam sağlayamasa da-‘Ucuz olsa da bir iş olsun’ tercihinin bir karşılığı olduğu da açık!
İktidarın tercihlerinden diğeri ise düşük TL- yüksek ihracat.
Anlatmaya gerek yok: TL rüsva… 1 dolar 18 TL’den daha değerli.
İhracat, pandemiden sonra dış (özellikle Avrupa) pazarın açılmasının da etkisiyle, arttı. Yılı sonunda 260 milyar doları bulabilir.
Karşılığında ithalat patladı. Dış ticaret açığı rekorlar kırıyor. Yıl sonunda 120 milyar dolarlık dış ticaret açığı bekleniyor. Şimdiye kadarki rekor açık.
Döviz ihtiyacı artıkça kurları tutmak mümkün olmuyor.
İktidarın tercihlerinden diğeri ise… Düşük politika faizi- yüksek büyüme ve enflasyon.
Düşük faiz uygulaması, ucuz kredi ile sistemi yağlama tercihi.
Son bir yılda 1 trilyon liralık tüketici kredisi kullandırıldı.
Bankalara hücum sonrası… İlk defa kredi kullanan sayısı bir yılda 1 milyon 800 bin kişi arttı.
Sadece haziran ayında 103 bin kişi ise ilk defa tüketici kredisi kullandı.
Artan hayat pahalılığı… Günden güne azalan alım gücü… Yoksulluk çıkmazı gibi nedenlerle vatandaş çareyi bankalarda aradı.
Bir de…
Dolar karşısında elindeki Türk lirasının değer kaybetmesini önlemek için parasını mala mülke yatırdı.
Sermayedarlar da kredi artışına paralel yatırımlarını hızlandırdı. Ham madde alımı, makine ve teçhizat yatırımları yüzde 17.8 gibi yüksek düzeylere çıktı.
Yatırım, ihracat, tüketim artışı derken… Sonuç yüksek büyüme rakamları.
Ekonomi geçen yılı, yüzde 11.4’lük oranıyla yarım asrın rekoruyla kapattı. Şimdi de yüzde 7.5’lerde büyümeye devam ediyor.
Yüksek döviz kuru, yüksek tüketim enflasyonu, hayat pahalılığını tırmandırıyor. Çalışan kesimlerin ücretleri yıkıcı enflasyonla eriyor, milli gelirden aldıkları pay hızla düşüyor.
Gel gör ki…
Cumhurbaşkanı Erdoğan övünüyor: Büyümede dünya ikincisiyiz.
Dedik ya bu bir tercih!
Geniş kitlelerin alım gücünü eriten yüksek enflasyon, şirketlerin kârını artırırken devletin de işine yarıyor. Devlet hem şirketler hem de artan tüketim üzerinden bolca vergi topluyor. Devlet bu modelde vergi gelirlerini artırıyor.
FAKİRLİĞE VE BORCA DEVAM PROGRAMI!
Vergi gelirleri artan hükümet, bütçe açığı vermekten de imtina etmiyor.
Kur korumalı mevduatta parası olana para yağdırmaktan… Faize para akıtmaktan imtina etmiyor.
Haziran ayında ‘parasının bittiğini’ ilan edip ek bütçe hazırlayan hükümet demişti ki… Yıl sonunda bütçe 278 milyar TL açık verecek.
Şimdi de diyor ki… Açık 460 milyar TL’yi aşacak.
***
Hatırlayınız!
Merkez Bankası başkanını temmuz ayı içinde sermaye kesimleriyle, sanayi odası toplantılarında kavga ederken görmüştük.
‘Ucuz krediye ulaşamıyoruz’ diyenlere başkan ‘Almayın o zaman kardeşim’ çekiyordu.
Sonuçta kredi bolluğu iki olumsuz sonuç doğurmuştu; borçları arşa vardırmış, dolarizasyonu tetiklemişti.
Ticari kredi faizlerinin artması karşısında hükümetin ses etmeyip, ‘Almayın o zaman’ demesi biraz frene basma niyetinin sonucuydu.
Lakin ağustos ayındaki ‘1 puanlık sembolik faiz indirimi’ ile görüldü ki…
Fren ve tedbir alma çizgisi devam ettirilmeyecek. Aksine program aynen sürecek.
***
Açıklanan üç yıllık orta vadeli program modelinin devam edeceğinin resmi belgesi.
Buna göre…
Önümüzdeki yıl bütçe açığı coşup 640 milyar liraya çıkacak.
Faiz ödemesi 580 milyar TL’ye yükselecek.
Bu yıl ki 240 milyar liralık açık hedefine ‘çok’ diyorduk. Sözde faiz karşıtı özde faiz dostu iktidar çıtayı iyice yukarı çekti.
Güvencesi ne?
Tabii ki vergiler.
Programa 1 trilyon liralık vergi artışı hedefi konulmuş.
Bir kısmı büyüme ve tüketimden gelecek.
Bir kısmı da vergi ve ceza artışlarından.
Mevcut enflasyona göre-yeni yıldaki vergi ve ceza artış oranını belirleyecek olan-yeniden değerleme oranı yüzde 120’lerde.
Vergi, harç ve cezalara rekor zamlar yolda.
Çark aynı şekilde dönecek anlayacağınız.
Öte yandan işsizliği azaltma hedefi yok. Programa yine yüzde 10’un üzerinde (Şimdiki düzeyi ile aynı) bir işsizlik oranı hedefi konulmuş.
Ucuz olsun, azalmasa da artmasın mottosuyla hareket edilecek.
***
Borçlar arşa varmış…
Olsun! Hükümetin hedefi, geçici rahatlık sağlamak üzere borçları silmek.
Kabine toplantısında icra ve haciz sorunlarının ele alınması bundan. İcraya konu olmuş borcun bir kısmının silinmesi gündemde.
Öte yandan kredide gaza devam!
AB pazarı daralacakmış.
Olsun programdan vazgeçmek yok. Gelsin giyim endüstrisine milyonlarca liralık teşvik!
Giyim endüstrisi patronları da hükümetin senden benden alıp onlara vereceği, ‘e-ihracat destekleri’ni önemsiyor.
Orvada Kurucusu Pınar Mercanoğlu’nun sözleri kanıt: Piyasada yeni kurulan orta düzey şirketler alacağı desteklerle yükselecek, milyonlarca liralık teşvik giyim endüstrisini güçlendirecek.
***
Program seçim harcamalarının da artıracağını ilan ediyor.
Bu yılın sonunda KİT’lerin 430 milyar liralık açık vermesi öngörülüyor. Önümüzdeki yıl daha da artacak.
Elektrik faturası-enerji desteği gibi desteklerdeki artış nedeniyle sosyal yardımlar (cari transferler) bu yılın sonunda 190 milyar lira daha artırıldı. Bu transferler seçim döneminde daha da çoğalacak.
Özetle…
Bir yandan seçime kadar mümkün olduğunca büyüme sürdürülmek istenecek. Diğer yanda da kamu harcamaları ve kamusal yardımlar artacak.
Evde yaşlılara tıraş hizmeti verecek berber gibi bugüne kadar olanlardan daha kapsayıcı şekilde, İŞKUR üzerinden geçici istihdam yaratılacak.
Hanelere yeni destek biçimleri sunulacak.
SADECE CAN ÇIKARTMAZ O KADAR
Yapılacak olanlar yoksulluk altında ezilen milyonlara merhem olabilir mi?
Erdoğan yönetimi parlak göstergeler eşliğinde yeni bir oyun kurulduğunun anlatılmasını umuyor…
Lakin büyümede öngörü yüzde 5.5. Bu düzey iyileştirme bir yana mevcut durumu bile zor korur.
Kredi hacmini genişleterek yol almayı uman bu anlayışın yüksek enflasyonla baş edebilmesi olası değil!
Kabusun devam etmesine neden olabilecek bir gaza basma hali söz konusu.
Öte yandan tarımsal üretim geriliyor.
Gübre, mazot, yem, tohum, ilaç, su ve elektrik gibi ana girdilerin fiyatı fahiş yükselirken başka türlüsü de beklenmezdi. Zira verilen teşvikler çok yetersiz.
Orta vadeli programda tarımı rahatlatacak bir teşvik yok.
Ucuz gıda yine hayal!
Borç silmeler küçük bir ferahlama sağlayabilir.
Destekler kısmen nefes aldırabilir.
Fakat yüksek enflasyon altında can vermez, sadece canın çıkmasını engeller.
İşçiye yüksek kârlardan pay koklatmayan, büyümeyi yoksulluğu büyüterek sağlayan model acımasızca sürecekken…
Kur ve enflasyon döngüsünü kıramayacak olan orta vadeli program orta sınıfı eritecek, yoksullaşmayı genişletecek.
Bu koşullar altında iktidarın beklediği sonucu alması çok zor!
Kutuplaştırma, OHAL uygulamalarının katılaşması, yasakların artması, politik şiddet ve hedef göstermenin yükselmesi…
Ve benzeri uygulamaları, iktidarın koltuğunu korumak için daha çok çare olarak göreceği bir döneme girmiş bulunmaktayız!
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55