İnsanlığa esir mikro canlılar: E. Coli

Görsel: Pixabay
İnsanlık tarihinde protein ve gıda kaynağı olarak hayvanların evcilleştirilmesi çığır açmıştı. Binlerce yıl içinde evcilleştirilen ya da son yüzyılda olduğu üzere fabrikasyon tipi üretimine geçilen hayvan sayısı bir elin parmaklarını geçmemişti.
Son çeyrek yüzyıldaki moleküler biyolojide yaşanan gelişmeler bu defterin tamamen kapanabileceğinin ipuçları ile yüklü. Tüketim toplumu olarak birim zamanda en hızlı üreyen ve sütünden yumurtasına, etinden ibiğine en hızlı üreyen makbulümüzdü. Hal böyle olunca misal bir E. coli mikrobunun nerede ise ışık hızında ürediği gözlerden kaçmadı. “İnsanın dışkısı ile vücudumuzdan geçen E. coli bakteri sayısı günlük 100 milyar ila 10 trilyon arasında.” Soru ve yanıtı tam da buradan üretildi: Genetiğini değiştirerek bu bakteriye istediğimiz maddeleri ürettirebilir miyiz?
Biz hayvan yetiştiriciliğini tartışaduralım, dünya hücre ve mikroorganizma yetiştiriciliğine geçti bile. Boşuna değil Hollanda’da sığır üreticiliğinin yakında yasaklanacak olması. O ve ekonomisi benzer ülkelerin yapay et üreticiliğine ivme kazandıracakları aşikâr. Bill Gates’in bu yönlü çalışmaları malumunuz.
Yapay et denilen mevzuda üretim yine bir canlıya dayanıyor: Hayvan hücreleri. Artık sığır değil, üretimi sınırlandırılmak istenen o sığırların en küçük parçası olan sığır eti kök hücreleri üretimde kullanılıyor. Hâsılı vasat gelecekte ahırlar değil laboratuvar ve fabrikalar...
Geçtiğimiz ay Hollanda hükümetinin sığır üretimine son verme kararı sonrası sokaklar ve eylem yapan çiftçilere müdahale eden güvenlik güçleri sıra dışı bir direnç ile karşılaştı: Üreticiler barikatların arkasına ve yollara tezek püskürttüler.
Tezek demişken, etten bu mevzuya geçişte mideniz bulanmasın derim. Malum, insan dışkısı dahil hayvanlarda en bol bulunan bakteri E. Coli. Çeyrek asırdır bu mikroorganizmaya genetiği ile oynanarak şeker hastalarında kullanılan insülin ürettirilmekte. Yani uzunca zamandır ekonomik değeri çok yüksek ve bir o kadar da yaşamsal olan maddeler uğruna insanlık düne kadar iğrendiği gaitadaki bu mikrobun yetiştiriciliğine başladı. Üstelik ürettirilen insülinle sınırlı olmayıp yapay aromatik gıda maddeleri de mevcut. Uygulamanın geçmişi laboratuvarlarda araştırmacıların E. Coli bakterisini DNA ve protein üretiminde bir fabrika gibi kullanmalarına kadar dayanıyor.
Bizde tuvalet bekçiliğinin gelir düzeyi polemik olarak her daim sıcaklığını koruyadursun, ekonomi ve bilimde gelişmiş ülkelerdeki araştırmalar sonucu en az on Nobel ödülü hepimizin gaitasında milyarlarca bulunan E: coli bakterisi üzerinden alındı.
Argo kullanırken de dikkat etmeli sanki. Bugün yaşasaydı muhtemelen hayatı zindanlara reva görülebilecek şairlerimizden Neyzen Tevfik çok öncelerden ipucunu vermişti. Hadi bir harfini yutarak aktarayım: “Ben sana b.k demem / b.klar duyar ar eder. / Bir zerren düşse b.ka, / Onu da murdar eder.”
Hemen suratımız düşmesin: Gaita naklinin de bir tedavi yöntemi olduğunu yeniden hatırlayalım.
Sağlıcakla kalın.
Evrensel'i Takip Et