Ekonomide hedefler ve gerçekler

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
2023-2025 yıllarını kapsayan ‘orta vadeli program’ (OVP), Resmi Gazete’de yayımlanarak açıklandı. Bugüne kadar açıklanan bütün ekonomi programları gibi, yeni OVP’de de iktidarın ekonomik hedefleri itibariyle siyasal ve sınıfsal önceliklerinin değişmediği anlaşılıyor.
‘Ekonomik program’ olmaktan çok, büyük bölümü ekonominin gerçekleriyle uyuşmayan, hiç kimseye inandırıcı gelmeyen hedeflerin yer aldığı rakamlar manzumesinden oluşan bir OVP’nin hafta sonu sessiz sedasız açıklanması, iktidarın kendi hazırladığı programa ne kadar inanmadığının en açık göstergesi. Geçmiş yıllardakiler ile karşılaştırıldığında son OVP’nin ‘aşırı iyimser’ kaldığı görülüyor.
Resmi Gazete’de yayımlanan metinde OVP’nin gerek kamu kesimi gerekse özel kesim için ‘Öngörülebilirliği artıran bir yol haritası’ niteliği taşıdığı iddia edilse de, son yıllarda yayımlanan bütün programların ekonomik gelişmeleri ne kadar öngörebildiği ortaya çıkan sonuçlarla ortada.
Yeni OVP’nin yaklaşık bir yıldır uygulanan ve ülke ekonomisini altüst eden ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ni esas alıyor olması, ülke ekonomisinde çok yakın gelecekte yeni kırılmalar ve dalgalanmaların yaşanması ihtimalini güçlendiriyor.
Türkiye’nin çözülmeyi bekleyen temel ekonomik sorunları arasında yer alan enflasyon, hayat pahalılığı, işsizlik, yoksullaşmanın artması ve yüksek borçluluk gibi sorunların çözümü konusunda OVP’de herhangi bir somut öneri ya da hedef yer almıyor.
Yeni OVP milyonların bir süredir yaşadığı yoksullaşma sürecinin devam edeceğini gösteriyor. Şöyle ki, OVP’de 2022 yılı için öngörülen kişi başı milli gelir tahmini 9 bin 485 ABD doları. 2013 yılında kişi başı milli gelirin 12 bin 480 dolar olduğu dikkate alındığında, iktidarın ülke ekonomisini nereden nereye getirdiğini anlamak kolaylaşıyor.
Yine geçtiğimiz yıl OVP’de 2022 yılı sonu TÜFE artış oranı yüzde 9.8 olarak tahmin edilmişti. Yeni OVP’de 2022 yıl sonu enflasyonu (yüzde 663 sapma ile) yüzde 65 olarak açıklandı. Ülke ekonomisindeki gidişat dikkate alındığında TÜİK’in bile yıl sonunda bu rakamı açıklaması zor. Öte yandan 2022 yılı bütçe açığı tahmini, ek bütçe çıkalı iki ay olmasına rağmen, 278 milyar 374 milyon liradan (yüzde 66’lık artışla) 461.2 milyar liraya yükseltildi. Yılın ilk yedi ayında 29.5 milyar lira bütçe fazlası olduğu dikkate alındığında, bu kadar yüksek bütçe açığı belirlenmesi iktidarın seçimi kazanmak için kesenin ağzını açmaktan çekinmeyeceğini gösteriyor.
Bugüne kadar ekonomide açıklanan programların ve hedeflerin hemen hiçbirinin gerçekleşmemesine rağmen Erdoğan her konuşmasında sürekli aynı cümleleri tekrarlamaya devam ediyor. Hafta başında yaptığı konuşmada daha önce defalarca söylediği ‘Enflasyon önümüzdeki aylarda hızlı şekilde düşecek’ iddiasının ne kadar gerçekleşeceği şüpheli.
Ekonominin mevcut gerçekleriyle uyumsuz, büyük ölçüde tutarsız ekonomik hedeflerin, özellikle enflasyon, işsizlik, büyüme, faiz ödemeleri ve cari açık hedeflerinin emekçiler açısından tek anlamı yeni zamlar, hayat pahalılığının artması, vergi artışları ve borç batağına saplanmak demek. Kısaca söylemek gerekirse, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle satın alım gücü sürekli gerileyen, boğazına kadar kredi ve borç batağına saplanan milyonlar açısından değişen bir şey yok.
Yıllarca allayıp pullayarak pazarladıkları ‘2023 vizyonu’ ve büyük ekonomik hedeflerin tamamının boş hayal olduğu yeni OVP ile bir kez daha itiraf ediliyor. Ülke ekonomisini tamamen dövize endeksleyen kur korumalı mevduat (KKM), yüksek cari açık, seçim nedeniyle bütçe açığının kontrolden çıkma ihtimali ve yüksek borçlanma gibi temel sorunlara çözüm üretilmediği sürece işlerin daha da kötüye gitmesi kaçınılmaz görünüyor.
Evrensel'i Takip Et