Eleştiri değil, avanta beklentisi
Fotoğraf: Pixabay
Beklentisi bol bir futbol iklimimiz var…
Herkes bir şeyler bekliyor. Beklentilerin odağında elbette hakemler bulunuyor. Yöneticiler, teknik direktörler, oyuncular, taraftarlar ve medya sözde, hakemlerden hiç kimsenin hakkının yenmediği adil yönetim bekliyor. Bunu da her fırsatta dile getiriyorlar. Peki pratikte buna uygun davranıyorlar mı? Elbette hayır. Sahada hakemlerden beklenen şey, avanta. Hakemlerin kendi lehlerine verdiği hatalı kararlardan sonra hiç seslerini çıkarmamalarından anlıyoruz bunu. Afiyetle sindirebiliyorlar böyle hataları. Genel anlayış şu: İşime gelen hakem hatasına sesimi çıkarmam, aleyhime yapılan hatalarda ise ortalığı yıkarım…
Rakip ceza sahası içinde topun rakip oyuncuların eline, koluna her temas edişinde hakemin kendilerine penaltı vermesini bekliyorlar. Oyuncularının rakip ceza sahası içinde her yere düşüşünden sonra da yine hakemin penaltı vermesini bekliyorlar.
“Biz her seferinde penaltı diye ayağa kalkıp şamatamızı yapalım, birincide vermezse ikincide, ikincide vermezse üçüncüde, üçüncüde vermezse artık daha fazla baskıya dayanamayarak dördüncüde mutlaka penaltıyı verir” diye düşünüyorlar.
Bundan başka oyuncular, hakemin rakip oyunculara kart göstermesi için sürekli olarak sahtekarlık sergiliyor. İtiraz etmek de futbolcuların hakeme yönelik diğer baskı aracı.
Tribünleri coşturup galeyana getirerek hakem üzerinde baskı yaratmak oyunun bir parçası kabul ediliyor artık.
Temel hedef, oyuncuların ve tribünlerin yaratacağı baskıyla hakemi etkileyip avanta(j) elde etmek…
Avanta beklentilerine karşılık vermeyen hakem maçı katletmiş oluyor! Hele ki bir de maç puan kaybedilerek bitmişse, hakem; kötü niyet taşımaktan birtakım kirli tezgahların sahadaki uzantısı olmaya kadar geniş bir yelpazede çeşitli suçlamaların hedefi haline getiriliveriyor. Ardından gelsin tehditler, gözdağı vermeler…
Hakemleri eleştiren yönetici, oyuncu, yorumcu ve taraftarların çoğunun oyunun kurallarını bilmediği açık. Penaltı beklenen pek çok pozisyonun, kurallara göre penaltıyla hiç ilgisi yok. Diğerleri de yoruma açık. Böyle durumlarda, kuralları bilen hakemlerin yorumu kuşkusuz diğer yorumlardan çok daha dikkate değer. Kaldı ki hakem yanlış görmüş, yanlış yorumlamış da olabilir. Bu da oyunun doğal parçası. Hemen kötü niyet, tezgah vs. aramak ise asıl kötü niyetin ta kendisi.
İşi hakemleri tehdit etmeye kadar vardırmak ise tam anlamıyla kendi yetersizliğini gizlemeye çalışma zavallılığı…
Lafa gelince dürüstlüğü, doğruluğu, ahlaklı tavrı, onurlu mücadeleyi dillerinden düşürmeyenler, oyuncularının göz göre göre sergilediği sahtekarlıklardan ve rakiplerinin emeğini çalmasından zerrece rahatsızlık duymuyorlar. Çünkü onlara göre hiçbir ahlaki değer, kazanmaktan daha kıymetli değil...
Taraftarlar, sürekli yıldız oyuncu transferi bekliyor. Camialar; yöneticisiyle, teknik direktörüyle, oyuncusuyla, taraftarıyla adil ve standart kararlar kılıfıyla hakemlerden avanta bekliyor.
Anlaşıldığı kadarıyla herkes bir şeyler bekliyor lakin, hiç kimse skordan bağımsız keyif ve zevk veren bir oyun beklemiyor. Hiç böyle bir beklenti, talep duymuyoruz.
Oyun dışı beklentilerin bol olduğu bir ortamda, futbolun seviyesi de vasatlığı aşamıyor işte…
- Transfere koşullanmak 16 Ocak 2025 04:12
- Oyunu saha dışına taşımak 09 Ocak 2025 04:37
- Hakemlere takık kafalar 02 Ocak 2025 04:28
- Sorun oyunda mı, oyuncu da mı? 26 Aralık 2024 04:50
- Kaybetmek kazandırabilir 19 Aralık 2024 04:20
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34