12 Eylül 2022 04:30

Sağdan kontra atak

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Şili’de kurucu meclisin hazırladığı yeni Anayasa’nın referandumda yüzde 62 gibi güçlü bir oy oranı ile reddedilmesinden sonra mevcut Anayasa yerine hangi yöntemle ve nasıl bir Anayasa hazırlanacağı tartışması devam ediyor. Yenilgi sonrasında Boric, kabinesinde önemli değişiklikler yaparak referandum sonucundan kısmen de olsa suçlu tutulan iki önemli isimden biri olan İçişleri Bakanı Izkia Siches’i görevden aldı ve Giorgio Jackson’u da Kalkınma ve Aile Bakanlığına çekti. Boric’in yakın arkadaşları ve iktidarın kilit isimleri olan bu kişilerin yerine ise Sosyalist Partiden ve özellikle de eski başkanlar Ricardo Lagos ve Michell Bachelet’e yakın kişiler kabinede yer aldılar. Böylece referandum yenilgisinde önemli bir rol oynayan -doğrudan evet kampanyasında yer alan Bachelet’i bu grubun dışında bırakmak gerek- merkez sol unsurlar kabinede daha ağırlıklı bir biçimde temsil edilecekler. Tabii Boric’in çok hızlı bir biçimde ve sağdan garanti/taviz koparmadan hareket ettiği yönünde eleştiriler de var. Bunun yanında yeni bir kurucu meclis süreci talebi ile öğrencilerin başını çektiği kitleler sokağa çıkmakta gecikmediler.

Ancak tüm bu politik keşmekeşin yanında dikkat çeken bir konu daha var. Ret kampanyasının Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarındaki bazı hesaplara milyonlarca dolar yatırdığı iddiaları da bugünlerde gündeme geldi. Bu iddialara benzer bir biçimde Boric’in psikolojik bir kriz yaşayarak hastaneye kaldırıldığı gibi asparagas haberler ortaya atıldı. İddialara göre Başkan Boric, kendi ittifakının içinden gelen bir isyan ile karşı karşıya, muhalefet ile de ortak bir platform bulmak zorunda olduğu için ise sıkışmış bir durumda. Bu tarz asparagas haberlerin tam da 11 Eylül arifesinde yayılması ise rastlantısal değil. Hükümetin meşruiyetini kaybettiğini düşünen aşırı sağ unsurlar iktidarın her ne pahasına olursa olsun değişmesi heveslerini saklamıyorlar.

Hiç şüphesiz bu aşırı sağ unsurlar, bölgede belirli ağların ve kurumların birer parçası olarak işlemeye ve birbirlerinden öğrenmeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz hafta bir tabanca ile bir karış mesafeden suratına nişan alınan ve silahın ateşlenmemesi sayesinde kurtulan Arjantin’in Başkan Yardımcısı Cristina Kirchner’e karşı da benzer reaksiyonlar sosyal medya platformlarından ana akım medyaya farklı tonlarda da olsa yer bulabiliyor. Olayın bir tiyatro olduğunu söyleyen ya da ima eden Javier Milei gibi aşırı sağcı siyasetçilerin yanında suikast girişimine dair şüphe uyandırmaya çalışan birçok gazeteciyi de görmek mümkün. Milei ile Şilili Jose Antonio Kast ve Bolsonaro’nun oğlu Eduardo’nun Brezilya’da görüştüklerini ve birbirlerini Latin Amerika’da solu durdurabilecek başkan namzetleri olarak tanımladıklarını hatırlamak lazım. Bolsonaro da Lula’ya karşı kampanyasını kazanımların -hangi kazanımsa- kaybedileceği yönünde bir korku iklimi yaratma üzerine kurmuş bulunuyor.

Sağ ve aşırı sağın finans ve medya gücünü kullanarak Meksika’dan Kolombiya’ya kadar benzer faaliyetlerde bulunduğu söylenebilir. Geçtiğimiz hafta Meksikalı Başkan Andrés Manuel López Obrador, Atlas Network adındaki bir kuruluşun sosyal medyada yönettiği sahte hesaplar vasıtasıyla kendi hükümetine karşı hareket ettiği yönünde deliller ortaya koydu. Aynı kuruluşun Küba’da geçen sene yaşanan olayların ardından, bu ülkeye yönelik faaliyetlerini de arttırdığı iddialar arasındaydı. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, sağın ve aşırı sağın demokrasi dışı araçları kullanmadaki kapasitesi ve gücünün azımsanmayacak sonuçlar doğurduğunu unutmamak gerekiyor. Şili’deki referandum bölgedeki sağ unsurlara aradıkları motivasyonu vermiş bulunuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa