Ege’de bir çatışma yok ama Yunanistan ve Türkiye halklarına karşı bir operasyon var!
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/217155.jpg)
Fotoğraf: Mustafa Kamacı/AA
Son birkaç haftadır siyaset, Türkiye ile “olağan düşman” Yunanistan arasındaki “Ege krizini” tartışıyor. Gündemde öne çıkan ise Yunanistan’ın, Ege’de kimsenin sahibi olmadığı ve Paris ve Lozan anlaşmaları tarafından silahlandırılması yasaklanmış olan 16 adacığı silahlandırmış olması!
Erdoğan iktidarı, sanki Yunanistan bu adalara 3-4 hafta önce asker çıkarıp silahlandırmış gibi, bu adaların silahsızlandırılması için askeri bir operasyonun yapılacağını propaganda ediyor.
Son günlerde, “Yunanistan Türkiye’nin F-16’larına radar kilidi attı”, “Yunan sahil güvenlik botları Türk gemisine ateş açtı” gibi haberler öne çıkarılıyor. Sanki bu tür itiş kakışlar Ege’de ilk kez oluyormuş gibi.
Tersine bu tür vakalar her yıl birçok kez olmakta ve yetkili alt düzey makamlar arasında görüşülerek sorun çözülmektedir. Ancak bu sefer “Yunanistan’ın Türkiye’nin F-16’larına radar kilidi atması”, Erdoğan ile Miçotakis arasında meydan okumaya kadar gelmiş bulunuyor.
AKP propagandası yukarıdan gelen işaretler doğrultusunda, F-16’lara “Radar kilidi atılması”nın Girit’teki NATO üssünden hem de Rus yapımı S-300 füze sistemi tarafından yapılmasını öne çıkararak; tartışmayı Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alımına, Türkiye’nin ABD tarafından F-35 projesinden çıkarılmasına ve ABD’nin, NATO’nun ve AB’nin Yunanistan’a destek verdiğine kadar götürerek antiemperyalizm taslamaktan da geri durmuyor.
ERDOĞAN VE MİÇOTAKİS KRİZİ İÇ POLİTİKA AMACIYLA KÖRÜKLÜYOR
Tartışılan Ege ve Yunanistan olduğunda medya ve siyasetin ayağa kalkması Türkiye’de medya ve siyasetin geleneği olagelmiştir. Benzer bir durumun Yunanistan için de geçerli olduğu tartışmasızdır.
Nitekim Erdoğan mayıs ayında, Suriye’nin kuzeyine yönelik bir askeri operasyonu gündeme getirerek, “Bir gece ansızın gelebiliriz” demiş; ABD, Rusya ve İran’ın “hayır” demesinin arkasından Suriye’ye operasyondan vazgeçip yönünü Ege’ye çevirmişti.
Yunanistan’ın Ege’de uçuş yapan Türkiye’nin F-16’larına “radar kilidi” atmasının arkasından Yunanistan’a karşı bir kampanya başlatıldığına tanık olduk.
3 Eylül günü, Samsun’da Teknofest 2022’de yaptığı konuşmada, “Ey Yunan, tarihe bak, tarihe dön, çok daha fazla ileri gidersen bunun bedeli ağır olur. Yunanistan’a tek cümlemiz var, İzmir’i unutma. Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek hem Yunanistan’ı aşağıladı hem de tehdidin sınırlarını genişletti. Ama Erdoğan sadece Samsun Teknofest’te konuşmadı, tersine son haftalarda her vesileyle benzer içerikli konuşmalar yapıyor.
Elbette Erdoğan böyle konuşunca arkasından gelenler de onun adımlarına uyum sağlıyor!
Daha diplomatik konuşması beklenen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da “Yunan halen kaşımaya, kaşınmaya devam ediyor. Başkalarının hesabına maceraya atılırsanız geçmişte olduğu gibi bugün de sonuçlarına katlanırsınız” diyerek Yunanistan’ı kahve ağızıyla tehdit etti. Bahçeli ise partisinin Bursa mitinginde “Sabrımızı zorlamasınlar alayını denize dökeriz evelallah…” diyerek Cumhur İttifakının Yunanistan’a karşı topyekün mevziye girdiğini gösterdi.
Sadece Erdoğan’ın tek adam yönetimi değil, Yunanistan hükümeti ve medyası da Ege’deki krizi ve milliyetçiliği yükselterek eriyen oylarını yeniden kazanmaya çalışmakta, bu amaçla Erdoğan ve Türkiye’den gelen tehditleri kendi lehine kullanmak için elinden geleni yapmaktadır. Nitekim Miçotakis Selanik’te son yaptığı konuşmada “Yunanistan’ın, bir NATO müttefiki tarafından egemenliği sorgulanacak şekilde tehdit edilmesi kabul edilemez” ifadelerini kullandıktan sonra, Türkçe olarak da “Ege’de dayılanmanın anlamı yok!” şeklinde yanıt vererek Yunanistan’daki ırkçı-milliyetçi odakların sırtını sıvazlıyor. Tıpkı Türkiye’de Erdoğan ve yönetiminin Ege’deki sıradan bir itiş kakışı abartarak ırkçı-milliyetçi-militarist odakların desteğini sağlamlaştırmak için kullanması gibi!
Nitekim Kılıçdaroğlu da bu durumu gördüğü için Ege’de çıkarılan krizi Erdoğan ve Miçotakis’in seçim sürecinde olduklarını hatırlatıp ve her ikisinin de oylarında önemli düşüşler olduğuna dikkat çekip, “İki popülist savaş kartına oynuyor. Biz iktidara geldikten sonra sorunu diplomasiyle çözeceğiz” diyerek bu sefer “Milli meselelerde muhalefet olmaz” demeyip Erdoğan’ın yedeğine düşmeyeceklerini gösterdi.
‘BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ’İN EGE’DE BİR KARŞILIĞI VAR MI?
“Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganını Erdoğan, Suriye’ye yönelik operasyonlarla ilgili hamaseti süslemek amacıyla gündeme getirmişti. Ki, “Barış Pınarı”, “Zeytin Dalı” gibi Kuzey Suriye’ye, Rojava’ya yönelik askeri operasyonlarda, ABD ve Rusya’nın çizdiği sınırlar içinde kalsa da bu sloganın bir karşılığı vardı.
Ege adaları, dolayısıyla Yunanistan’a karşı Erdoğan, Çavuşoğlu ya da Bahçeli’nin açıkça ifade ettiği amaçları doğrultusunda bir askeri girişimin yanıtı ise çok açıktır.
Yunanistan’ın askeri olarak donattığı adalara ya da Yunanistan topraklarına karşı bir askeri girişim Yunanistan’a karşı savaş açmak anlamına gelecektir. Ancak açıktır ki, böyle bir askeri girişim önce Yunanistan’ın üyesi olduğu ve bu son krizde hiç adı geçmeyen AB’yle, bir NATO üyesine saldırı olarak görüleceği için NATO’yla, dolayısıyla ABD ile de savaşı göze almak anlamına gelecektir.
Dolayısıyla tek adam propagandası ve yandaş medya erbabı dışında kimse Erdoğan ve yönetiminin Ege’de gerçek bir askeri operasyona başvurabileceğini söyleyemiyor. En ileri gidenler bile zevahiri kurtarmak için bir “Kardak komedisi” oynanabileceğini belirtiyorlar.
TEK ADAM YÖNETİMİ AMAÇLARINA ULAŞAMAZ, YETER Kİ…
Bu yüzden de “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganı etrafında yürütülen kampanyanın Ege’de Yunanistan’a yönelik bir askeri operasyon karşılığı olmamasına karşın hem Erdoğan hem de Miçotakis tarafından halklara karşı, halkların bilincini bulandırma amaçlı bir operasyon olarak kullanılmaktadır.
Ama bu iç politikanın bir aracına dönüştürülen başka ülkelerin topraklarına yönelik askeri operasyonların ve bu temelde yükseltilen ırkçı-milliyetçi-militarist propagandanın önceki yıllardaki gibi bir karşılığının olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yüzden Ege’deki kimi “olağan” sorunları abartıp Yunanistan’a karşı bir savaşa girişecekmiş gibi yapılan propaganda iktidarın beklediği sonuçları vermeyecektir.
Yeter ki Türkiye’nin demokrasi güçleri ve tek adam yönetimine karşı olduğunu iddia eden güçleri iktidarın yedeğine düşmemekte, onun hamasetle beslenen ırkçı-milliyetçi-militarist propagandasının balonlarını patlatmaya devam etmekte ısrarlı olsun!
Evrensel'i Takip Et