16 Eylül 2022 04:40

Ukrayna savaşı, ŞİÖ zirvesi ve pazar paylaşımı

Scholz ve Zelenskiy

Scholz ve Zelenskiy | Fotoğraf: Ukrayna Devlet Başkanlığı (Arşiv)

Paylaş

Avrupa basını ve kamuoyu hafta başından beri Ukrayna ordusunun ülkenin ikinci büyük kenti Harkiv’den başlayarak doğudaki bazı kasabalarda sağladığı askeri üstünlüğü konuşuyor. Bunun devamının gelip gelmeyeceği, Rusya’nın taktik gereği mi yoksa askeri yenilgi sonucu mu geri çekildiği konusunda ise kesin, ikna edici veriler ortada yok.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’in geri alınan İzyum kentini ziyaret etmesi bazı yorumcular tarafından “savaşta dönüm noktası” olarak nitelendirildi. Bazı yorumcular ise geri çekilmeyi Rusya cephesinde “büyük taarruz” hazırlığı olarak değerlendiriyor. ABD ve AB cephesinde Ukrayna ordusunun ilerlemesi doğal olarak hem sevinç hem de temkinle karşılandı.

Ukrayna ordusunun kaybettiği toprakları kazanmak için ilerlediği, Rus ordusunun kaybettiği, bu hafta içinde uluslararası ilişkilerin seyri açısından bazı önemli gelişmeler de yaşandı.

Salı akşamı Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un, üç buçuk aylık bir aradan sonra Putin ile yaptığı 90 dakikalık görüşme bunlardan birisi. Başbakanlık tarafından yapılan kısa resmi açıklamada, “Scholz’un Putin’e kayıtsız-şartsız Ukrayna topraklarından çekilme, Ukrayna’nın egemenlik haklarına saygı gösterme ve diplomatik çözüm için masaya oturma çağrısında bulunduğu” ifade edildi.

Görüşmeden dışarıya yansıyanlar çok küçük bir bölümünü oluşturuyor. Almanya’nın ihtiyaç duyduğu doğal gaz ve petrolün tedariki mutlaka gündeme gelmiş olmalı. “Sızıntı” mahiyetinde de olsa bu konuda en küçük bir bilgi paylaşımının yapılmaması, Putin’in Kuzey Akımı 1’in vanasını açmaya yanaşmadığı şeklinde değerlendirilebilir.

Rus doğal gazı ve petrolü Alman ekonomisi için adeta “can suyu” olma özelliği taşıyor. Ancak, savaşla birlikte bu kesildi ve Rusya dışından enerji tedarik etme çabaları devam etmekle birlikte, halen ciddi ve kalıcı çözümler bulunabilmiş değil. Bu nedenle Scholz’un savaşı diplomatik yoldan bitirmeye odaklanması, Alman sermayesinin daha fazla zarar görmemesi yönündeki çabasını bundan sonra artırması söz konusu olabilir.

Zira son haftalarda Alman sermayesi içinde de Rusya ile bütün iplerin koparılmaması gerektiği yüksek sesle ifade edilmeye başladı. Örneğin Metal İşverenleri Birliği Başkanı Stefan Wolf, verdiği bir demeçte şunları söylüyor: “Makine ve tesis üreticileri şu anda Rusya pazarını kaybettikleri için sıkıntı çekiyorlar. Gerçekten de bu pazarı kaybetmenin bizim için doğru olup olmadığını düşünmemiz gereken bir konu.”

Her ne kadar önceki gün Kiev’i ziyaret eden AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yaptırımlar konusunda geri adım atmayacaklarını söylese de özellikle Rusya pazarını, Rus enerji kaynaklarını ucuza almakla elde edilen avantajları kaybetmek istemeyen Alman ve Fransız sermaye sözcüleri ve tekelleri, bu konudaki rahatsızlıklarını daha yüksek seslendirmeye başlayacaklar. Yaptırımlarla Rus ekonomisini çökertmeyi planlayanlar gelinen aşamada yanılmış görünüyor. Çünkü dünyanın içinde girmiş olduğu rekabet ve bloklaşma/kutuplaşma süreci aynı zamanda Rusya’ya yeni kapılar açtı.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da dün yer alan habere göre, Almanya’ya doğal gaz musluğunu kapatan Rusya, ocak-ağustos arasında Çin’e geçen yılın aynı döneminde iki kat daha fazla doğal gaz satmış.

Keza dün Özbekistan’ın Semerkant kentinde bir araya gelen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) de, Batı tarafından ekonomik ve askeri olarak sıkıştırılan Rusya için adeta “can simidi” olma özelliği taşıyor. İran, bu zirve ile üyeliği kesinleştirdi. Zirveye davetli Hindistan’ın da yakınlaşabileceği ifade ediliyor. Hindistan ile Çin’in Himalaya üzerindeki egemenlik çatışmasını buzdolabına koyarak, Semerkant’ta bir araya gelmesi, dünyadaki emperyalist dengeler ve paylaşım açısından dikkat çekici.

Devasa enerji kaynaklarına sahip Rusya ile devasa ham madde ve pazara sahip Çin ve Hindistan’ın bir araya gelerek iş birliğini derinleştirmesi, Batı’nın pek çok açıdan rekabet edemeyeceği bir gücün ortaya çıkması anlamına geliyor. Hindistan dünyanın beşinci büyük ekonomisi haline geldi. Bu gidişle dördüncü Almanya, üçüncü Japonya’yı da geçebilir. Aynı Hindistan, silah başta olmak üzere birçok alanda Rusya’ya bağımlı. Her iki ülke arasında ticaret hacmi bu yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı yarısına göre yüzde 120 artarak 11.5 milyar dolara ulaştı. Yine Çin’den sonra Rusya’dan en fazla petrol alan ülke Hindistan. En önemlisi de Çin ve Hindistan, Batı’nın Moskova’ya yaptırım kararlarına kulak dahi asmıyor.

Özetle, Rusya Batı tarafından Ukrayna üzerinden sıkıştırıldıkça Doğu’ya daha fazla yanaşıyor. Almanya’nın, ekonomik çıkarlarına bağlı olarak Rusya ve Çin ile dengeli bir ilişki kuramadığı takdirde bu sürecin en fazla kaybeden ülkesi olacağı sır değil. Bu nedenle Ukrayna’daki savaşın seyri ve şiddetti Alman sermayesi ve Scholz için büyük bir önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa