22 Eylül 2022
DİĞER YAZILARI
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca 2 Ocak 2025
Ne çabuk unutuyoruz 26 Aralık 2024
Yeter ulan 19 Aralık 2024
Esaaad 12 Aralık 2024
Zekai Çıngıllıoğlu 5 Aralık 2024
YAZI ARŞİVİ

18 yaşında genç. Liseyi bitirip hayalini gerçekleştirmek, öğretmen olmak için fakülte seçiyor. Çalışıyor, çabalıyor en erken 4 yıl sonra öğretmen diplomasını alıyor. Şimdi tek heyecanı bilgisini bir an önce çocuklara, gençlere aktarmak, sadece bilgisiyle değil duruşuyla onlara örnek olmak. Çocukla uğraşmak kolay değil. Doğru, yanlış ne duyar, ne görürse beynine yerleştirir. Öğreneceği yanlışı değiştirmek atomu parçalamaktan zordur. Öğretmen doğruyu bilmek zorundadır. Bilir de.

Ama ilk darbeyi, heyecanın önündeki ilk duvarı KPSS olarak karşısında bulur. Soruların yürütülüp ne olduğu, ne bildiği belirsiz adamlara, kadınlara dağıtıldığını görünce morali bozulur ama yılmaz. Ara sıra yapılan kuralara katılarak atanmaya çalışır. Atanamaz bir türlü.

İkinci darbe en tepeden gelir. “Devlet herkese iş bulmak zorunda değil.”

Yine yılmaz. Mezun olmasının üzerinden 5 yıl geçmiş, pazarda soğan satmak dahil türlü işlere girip çıkmıştır yaşayabilmek için. Gözü kulağı kadroda, kuradadır.

Bir kura, bir kura daha, bir türlü çıkamaz kuradan. Öğretmen olmanın ilk şartı pedagojik formasyon belgesini külah yapıp leblebi unu satmak geçer aklından. Gözleri yaşarır.

Eğitimden sorumlu bakan bu anı bekliyormuş gibi kükrer.

“Mühendisler de atanamıyor ama ağlamıyorlar.”

Ortaya şu sonuç çıkıyor; atanamayan mühendisler ağlamaz 1000’er, 1000’er Avrupa’ya göçer, öğretmenler ağlar.

Söyleyen kim?

Öğretmenlerin bakanı.

Mesleği ne?

Meslektaşım, mühendis.

Öğretmenlerin başına bakan atanan mühendis neden ağlasın.

Ama öğretim üyesi…

Pedagojik formasyonu var mı?

Bence yok. Ama kimin nesi var ki zaten.

Evrensel'i Takip Et