Kadının saçı, halkın bedeni

Fotoğraf (sol): Atefeh Daneshgar | Fotoğraf (sağ): Sarkhat Portal'ın videosundan ekran görüntüsü
Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından gözaltında öldürülmesi ile başlayan eylemler İran’da birçok ile yayıldı. Amini’nin bir Kürt olması nedeniyle eylemleri başlangıçta önemsizleştirmeye çalışan İran kaynaklarına karşın, protestolar rejimin kolonlarını sarsa sarsa molla rejiminin payandası olan büyük şehirlere bile genişlemiş bulunuyor.
Kadınlar 1979 yılındaki ‘İran İslam Devrimi’nden bu yana zorunlu örtünme baskısı altındalar. Sokakta ahlak, namus ve din bekçiliği yaparak avlanan Devrim Muhafızlarının yanı sıra başörtüsü, rujun rengi, etek boyu denetleyen mobilize ekipler molla rejimi altındaki halkın bedenini ahlak korsesinin altında sıkıştırmaya kadın bedeninden başlamışlardı.
Zorunlu örtünmenin din temelli devlet örgütlenmesinin amentüsü olduğunu gösteren en dikkat çekici deneyidir İran. Kadınları işyerlerinden, üniversitelerden, meydanlardan, medyadan süpürerek eve ve aileye kapatan Humeyni rejimi ve devamı, erkeklerin de küçük iktidar alanlarında kadınlar üzerindeki mülkiyet hakkına devlet lütfuyla sahip edilerek sömürüldüğü sistemi kurmuştu. Başörtüsü altında gizlenmiş saç, katı hiyerarşik düzen içinde işleyen Şii şeriat devleti ile toplumsal hayat arasındaki bağın metaforu değil maddesiydi. Kadının saçı ne kadar örtülmüşse toplumun bedeni de molla rejimi etrafında o kadar sıkışacaktı.
Humeyni’nin iktidarı ele geçirmesinden bu yana geçen 40 küsur sene boyunca ahlaki gerekçelerle çok sayıda kadın idam edildi, örtünme itaatsizliği yüzünden sokakta ve poliste şiddete uğrayan, gözaltına alınan ve tutuklanan kadınların sayısı da az değildir. İş gücü piyasasından ve kamusal alanın diğer bölümlerinden dışlanarak bağımlılaştırılmış, asalaklaştırılmış ve muhtaçlaştırılmış ve yoksullaşmış kadınlara bir de şiddet uygulanması toplumun dayanıklılık sınavı, diğerlerine ibret vesilesiydi. Maddi ve manevi kaynakların şeriat altındaki bölüşüm tarzının da şartı!
Zaman içinde İran kapitalizminin özgün gelişimi içinde, her biri kendilerine özgü fikirleri de oluşturarak açığa çıkan sınıfsal tabakalaşmalar kadınların istihdamı, eğitim ve görünürlüklerindeki sınırların sorgulanmasının olanaklarını da doğurdu. İran rejiminin esneme talebinde bulunan liberal unsurları ile molla rejiminin bağnaz sürdürücüleri arasındaki ideolojik gerilimler toplumsal hayattaki sınırların zorlanmasını da kolaylaştırdı.
Hayat koşulları kötüleştikçe İran emekçilerinin mücadeleleri de kolay bastırılamaz oldu. Kadınlar da başörtüsünü bağlama biçimindeki küçük ayarlamalarla zorunlu örtünmeyi gevşetmeye çalıştılar. Ülkede zor oynayan siyasal dengeler özellikle 2000’li yılların az öncesinde başlayan küçük istikrarsızlıklarla sınandıkça kadınlar bu gedikleri yavaş yavaş büyütmekteydiler. 2017-2018 yılındaki beyaz başörtüsü eylemleri bir dönüm noktası sayılabilir. Beyaz başörtülerini çıkararak videolar yayımlayan kadınlar tesettür sistemine itiraz etmekteydiler. Ama bu, orta sınıf kadınlara mahsus yoklamalar o zaman radikal eylemlere yol açmadı. Önemli bir birikim yarattığı ise ortadaydı.
Bugünkü eylemleri önceki direnişlerden farklılaştıran, önceki gibi, kadınların bireysel cesaretini gerektiren eylemler olmaktan çıkıp kitleselleşmesidir. Mahsa Amini’nin ölümü, kadın bedenine yönelen şiddet ile bütün İran yoksullarının sırtındaki kırbaç (metafor değil) arasında indirgenemez bir bağ olduğunu gösterdi.
Haberleşme imkanlarının kısıtlanmasına rağmen İran’dan gelen görüntüler eylemlerin bileşiminin sadece kadınlarla sınırlı kalmadığını gösteriyor. Erkek emekçiler kadınlarla birlikte polisle çatışıyor. Başörtüsünün sadece bir kadın bağı değil bütün emekçilerin zinciri olduğunun anlaşıldığı bu tarihsel aydınlanma anı sadece İran için değil dünya için de son derece önemli. Şu bakımdan; kadının bedeni açıkça halkın bedenidir. Ona yönelik her saldırı ve baskı üretim ve bölüşüm sisteminin korunması içindir. İran için ise, artı, varlığını boyu eğmeye borçlu artı şeriat devletinin. Öyleyse zorunlu örtünme sınıf mücadelesinin de konusudur.
Tam da bu yüzden İran’da birçok kentte işçiler greve gitti, esnaf günlerce kepenk kapattı, bağımsız sendikalar işçi sınıfının hak ve özgürlük mücadelesiyle kadınların mücadelesi arasındaki bağa işaret ederek bu mücadele içinde yer aldıklarını ilan ettiler.
Petrol Taşeron İşçilerinin Protesto Düzenleme Komitesi adına yapılan açıklamada “Mahsa bizim evladımız, ailemizden biridir” deniyordu… ve “Toplumsal hareketlerinde kadınların mücadeleci duruşu özellikle işçi, öğretmen ve emeklilerin mücadelesinde İran rejimini derinden korkuya boğmuştur” tespiti yapılıyordu.
İran halkı şimdiye kadar biriken soruya bir yanıt bulmuş gibi görünüyor. Kadını baskılayan sistem hepimizin düşmanıdır.
Joan Baez bir şarkısında ‘The answer, my friend, is blowing in the wind.” (cevap, dostum, rüzgarda esiyor’ diyordu. Şimdi o rüzgar İran’da, ortada yanan bir ateş etrafında dans ederek örtüsünü yakan mağrur kadının saçlarının arasından geçiyor. Kadın saçı ise özgürlüğün bayrağı.
Evrensel'i Takip Et