Orhan için...
Orhan Demirel | Fotoğraf: Evrensel
Yücel (Özdemir), Orhan için ön notlarında, “her devrimci görevin ismi” demiş. Orhan’ı tanıyanlar bu nitelemenin hakedildiğini bilirler. Daha kısa bir süre önce, yine bir perşembe günü yitirdiğimiz Abbas Doğan’ın “karınca çalışkanlığı”yla örnek olduğuna dikkat çekilmiş, yaşına karşın teknolojik yenilikleri kavrayıp uygulamak için nasıl da çaba gösterdiğinden söz edilmişti. Çalışkanlıkları, gülümseyişleri, koşuşturmaları ve kronik rahatsızlıklarına inat dirençleriyle bu “eski zaman devrimcileri”(!) hâlâ genç ve militandılar.
İnsan bireylerinin davranışları ve tutumları, bulundukları toplumsal koşullarda girdikleri ilişkiler içinde şekillenir. Devrimci kişiliklerin oluşumu ise bu genel etkenler altında, ve fakat sömürü ve baskı sistemine karşı bir mücadele içinde gerçekleşir. “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” sözü, baskı ve sömürüye karşı mücadele tarihinde, sömürülen ve ezilenler tarafından üretilmiştir. Örgütlü devrimci çalışmada büyük iş-küçük iş ayrımı yapmaksızın, böylesi bir takıntısı olmaksızın ihtiyaç duyulan her yerde işe koyulma, devrimci kişilik oluşumuyla da ilişkin bir meziyettir.
Orhan’ın da genç yaşından itibaren kendini içinde ve saflarında bulduğu devrimci gelenek, 1960’lar Türkiyesinde, emperyalizme ve işbirlikçi egemen sınıflara karşı yükselen işçi, emekçi ve gençlik mücadelesi içinde filizlendi. ‘60’ların ikinci yarısında bu mücadelelerin en önüne atılan Denizler’in modern revizyonizme, reformist-parlamentarist avanaklığa karşı yaktıkları isyan ateşi, Malatya, Çorum, Dersim ve Kars gibi “taşra kentleri” de dahil olmak üzere ülkenin hemen her tarafında, baskı ve zulme öfke duyan emekçilere mücadele çağrısı oldu. Onların boyuneğmez yiğitçe direnişleri ve darağaçlarında Türkiye halkına, Türkiye’nin tüm milliyetlerden işçi ve emekçilerine devir ve emanet ettiklerini belirttikleri mücadele manifestosu binlerce, on binlerce genç devrimci, işçi, kent-kır yoksulu, sağlık ve eğitim emekçisi tarafından sahiplenilerek bayrak edinildi. Orhan Demirel’in de daha ilk gençlik yıllarında katıldığı bu mücadele, militan devrimci coşkuyla güçlenip yayıldıkça yeni binleri saflarına kattı. Malatya ve Kürecik’ten Dersim, Çorum, Maraş ve Eskişehir’e, Ankara ve İstanbul’dan Antep, Adana ve İzmir’e binleri harekete geçirdi. Devrim ve sosyalizm için mücadelenin bu kitleselleşmesinde sadece aydınlar, gençlik, kadınlar ve kamu emekçileri değil işçilerin kendi sınıfları için dövüşmeyi göze alan ileri kesimleri de yer aldılar. İskenderun Demir-Çelik’ten, İstanbul Cevizli Tekel ve Paşabahçe Sişecam işletmelerine, Malatya Tekel, Elbistan ve Seydişehir aliminyum tesislerinden İzmir Tariş işletmelerine, Antep ve Adana’daki fabrikalardan İzmit-Gebze hattındaki irili-ufaklı sanayi işletmelerine, çok sayıdaki işçi yoğun işletme ve bulundukları bölgelerde halkın kurtuluşu mücadelesi destek görüp büyüdü.
Yol elbette zor ve engellerle doluydu. Sendelemek, düşüp kalkamamak, toprağa dayanıp ayağa kalkıp yürüyüşü sürdürmek karşıt sınıf ve güçler arası mücadelenin kaçınılmazlıkları arasındaydı. Bunların tümü de yaşandı. Bugün devam edip etmemelerinden; devam etme gücü bulup bulmamalarından bağımsız olarak bu mücadelede yer alan hemen herkes büyük bedeller ödedi.
Orhan Demirel sömürünün ortadan kaldırılması için mücadeleye katıldığı günlerden bu yana bireysel ve ailesiyle birlikte birçok zorluğa katlanarak ve saflarında yer aldığı örgütünün daha fazla büyümesi için çabayı hiç eksik etmeksizin çalışanlardan biri oldu. Onu tanıyan herkes, doğru bulduğu düşünceleri savunmada inatçı, yanlış saydıklarına karşı ısrarlı itirazcı, ama her zaman çalışkan ve parti işine koşturmada tereddütsüz olduğuna tanıklık edecektir. ‘Orhan baba’ydı, Orhan dede oldu. Torunlarıyla gençleşmişti. Kendi kuruttuğu kaysılarından yemişliğimiz az olmamıştır. Köye, köydeki evine birlikte gidemedik, kaldı… Hayat elverirse, fiziki-canlı varlığıyla değilse de capcanlı hatırasıyla bir gün belki orada da oluruz.
Devrimciler toplumsal yaşamı ve sınıfsal ilişkileri sorgularken kendilerinin ve kendi arkadaşlarının tutumlarını da gözden geçirir varsa yanlışlarının düzeltilmesi için çaba gösterirler. Bu da yetmez, örgütlerinin siyasal-ideolojik çizgilerini derinlemesine kavramaya çalışarak daha başarılı bir çalışma yapmak için sonuçlar çıkarırlar. Orhan sorgulayıcıydı. Orhan işin iyi ve eksiksiz yapılması için, iyi devrimci -iyi sosyalist olunması için titizlenirdi.
Eylülde yitirdiklerimize Orhan da eklendi. Hararetle yaptığı tartışmalarıyla, örgütünün malzemesini sahiplenmedeki titizliğiyle, çocuklarının devrimci mücadelenin neferleri arasında yer almaları için yürüttüğü çabasıyla mücadelede ses olmaya devam edecek.
- Kaosun geniş mezarlığı 12 Aralık 2024 05:20
- ‘Suriye pastası’ ve duvarların dışına bakmak! 05 Aralık 2024 06:50
- Değişim; nasıl ve hangi yönde? 28 Kasım 2024 06:45
- Kürtçe eğitim Türkiye’yi böler mi? 14 Kasım 2024 04:52
- Bahçeli’nin çağrısı Kürt gerçeğinin neresinde? 07 Kasım 2024 05:41
- Sorun yoksa, telaş niye? 31 Ekim 2024 06:54
- Çürümenin toplumsallığı ve çürüyeni yönetme politikası 24 Ekim 2024 12:47
- İktidarın ekonomi kriterleri 26 Eylül 2024 05:56
- Vicdansızlık! 19 Eylül 2024 05:15
- Derin ve lağımlı bataklık! 12 Eylül 2024 05:58
- Sağın gücü ve işçilerin ‘kör noktası’ 05 Eylül 2024 05:28
- Malazgirt, Bahçeli, HÜDA PAR vs. 29 Ağustos 2024 05:40