Seçimler her şey olmadığı gibi hiçbir şey de değildir
Fotoğraf: Unsplash
Öteden beri özellikle TKP ve Sol Parti “Emek ve Özgürlük” İttifakını seçime endeksli olmak ve milletvekili pazarlığı yapmakla eleştiriyor. Ve ittifakın kuruluş deklarasyonu ve diğer metinleriyle katılımcı partilerin sözlü açıklamalarına rağmen bu eleştiriyi ısrarla sürdürüyor. Ya bir bildikleri olmalı ya da seçimlerin ele alınışı bir ideolojik/politik anlaşmazlık konusudur.
Seçime endeksli olmak, gözü sandık ve seçimden başka şey görmemek ve örneğin ücretler ve sosyal haklar ya da faturalarla yerli ve yabancı tekeller, milliyetçi ve dinci gericilik ve özellikle sınıf iktidarı değişikliği türünden emekçi halkın acil ve temel talepleri için mücadele etmemek anlamına gelir. Bu, Millet İttifakının tutumudur. Peki, “Sosyalist Güç Birliği”nden arkadaşlar cidden “Emek ve Özgürlük” İttifakının da böyle bir platforma mı sahip olduğunu düşünüyor? Böyleyse, bu haksızlık olur ve ciddiye alınabilir bir eleştiri sayılamaz. İyi kötü iki ittifak da seçimlerin dışında ve ötesinde perspektiflere sahip çünkü. Bunların fazlası ve eksiği eleştiri konusu edilebilir, ancak tümden yok sayılıp ittifakın “Sandık ortaya konacak iş bitecek” türü bir düzen savunması platformunda oluştuğu ileri sürülemez.
Aynı şey ittifakın “milletvekili pazarlıkları” zemininde oluştuğu iddiası açısından da geçerlidir. Değiştirilen Seçim Yasası da dikkate alınarak, seçimlere “güç birliği” ya da “ittifak” olarak girildiğinde, zorunlu olmasa bile, herhalde bir ortak aday listesi hazırlanması gerekecektir. Bu konuda, şu aday şuradan değil buradan ve şu sıradan seçime girsin, şu partiden şu kadar aday gösterilsin türünden kendi cürmünce bir tartışma anormal sayılmaz. Pazarlıktan kastedilen bu mudur? Oysa bu, tüm birlikte tutumlar söz konusu olduğunda olasıdır ve eğer “birlikler”in olmazsa olmazı değiller ve “birlikler” bu zemin üzerinde kurulmamışsa, güç birliği ya da ittifaklar vekil pazarlıkları üzerinde oluşmakla suçlanamaz.
EMEP’in bu sorunla ilgili tutumu da bilinir ve nettir; EMEP vekillik dağılımlarını birliklerin en sonuncu konularından sayar ve fazla önem vermez. Ve politik olarak gerekli gördüğü için kendisi hiç aday göstermeden HDP’yi dışarıdan desteklediği olmuştur.
“HDP merkezli ittifak” ya da “HDP öncülüğünde ittifak” gibi iğnelemelerle dile getirilen HDP’nin büyük ve sürükleyici parti olduğu ve ittifaktaki diğer partilerin onun peşinden sürüklendiği suçlamasının seçimle ilişkili yönü “Onun oylarıyla vekillik kazanmak”tır ve eleştiri olasılıkla bunu da kapsamaktadır. Ancak her parti herhangi güç birliği ya da ittifaka kendi destek -ve konu seçim olduğundan- oylarının ötesinde de oy katar ve elde edilecek vekilliklerin “başkasının” olduğu ileri sürülemez.
Gelelim işin aslına…
Seçimler, sosyalistler bakımından her şey olmadığı gibi hiçbir şey de değildir. Sosyalistler seçimlerde kendilerini sayar, güçlerini görürler; bu birincisidir, ancak ötesi de vardır. Seçimler ve parlamenter alan bir politik mücadele alanıdır. Politik tartışmaların yoğunlaşması ve politik değişikliklerin olası hale gelmesi ve oluşturulan beklentiler nedeniyle işçi ve emekçilerin politikaya daha duyarlı hale geldikleri seçim dönemlerinin önemi görmezden gelinemez. Sosyalistler mümkün olduğu kadar ileriden politikaya müdahale etmek durumundadır, “Kendimizi saymakla yetinelim” diyemez ve politik mücadeleye ilgisiz kalamazlar. Genel bir ihtiyaç olduğu kadar seçimlerle ilgili olduğu kadarıyla da politikaya yeterince güçle müdahale etmeli ve halka etrafında mümkün olan en geniş şekilde birleşebileceği bir platform sunmalıdırlar. Güç birliği ve ittifakların önemi buradadır. Tabii ki emekçi halk yalan-yanlış bir zeminde birleşmeye çağrılmamalı ve “birlikler” doğru ve sağlam bir politik temele sahip olmalıdır. Ancak bunun anlamı, görünüşte “ne kadar ‘kızıl’ -ama dar- olur ve ne kadar sosyalist içerikli talepler savunursa o kadar iyidir” olamaz. Kurulacak birlikler, emekçi halkın mümkün en geniş kesimlerini -tek adam rejimine son vermek de dahil- acil güncel talepleri etrafında birleştirip mücadeleye katmaya ve etkisi artacak sosyalizme yakınlaştırıp sosyalizmin önünü açmaya elverişli olmalıdır.
“Emek ve Özgürlük” böyle bir ittifaktır ve yeni katılımlarla büyüyüp güçlenmelidir.
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50