Çarpıtma
Fotoğraf: Evrensel
Ülke ekonomisinde yaşanan olağanüstü gelişmeler başta olmak üzere, toplumsal yaşamın farklı alanlarında en somut gerçekleri bile olduğundan başka türlü göstermek için adeta çırpınan iktidar cephesi, geniş halk kesimlerini aldatmak, kandırmak, en azından kafasını karıştırmak için bütün olanaklarını seferber etmiş durumda.
Her şeyin göz önünde yaşandığı durumlarda bile gerçekleri profesyonelce çarpıtarak yıllarca toplumun hafızası ile dalga geçtiler. Doğruları savunanları, gerçeklerin peşinden gidenleri kimi zaman şiddet yoluyla, kimi zaman da yasal düzenlemeler üzerinden sindirmeye çalışıyorlar.
Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde, bilerek ve isteyerek bizzat iktidar eliyle yaratılan bozulma, yüksek enflasyon ve dış ticaret açığındaki hızlı artışın maliyeti katlanarak artmaya devam ediyor. Gıda başta olmak ürete zorunlu olarak tüketilen ürünlerin fiyatları haftalık, günlük, hatta saatlik olarak artarken, bu artışları çeşitli istatistik oyunları ile gizlenmeye çalışılıyor.
TÜİK’in her ay açıkladığı resmi enflasyon rakamları en büyük çarpıtmanın başında geliyor. En temel gıda harcamalarını bile yapmakta zorlanan milyonlarca insanın yaşadığı hayat pahalılığını yansıtan gerçek enflasyon oranı ile TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon arasındaki fark anormal bir şekilde açılmaya devam ediyor. Sorun sadece gerçek ve resmi enflasyon arasındaki fark da değil. TÜİK eylül enflasyonunu tüketici fiyatlarında (TÜFE) yüzde 83.50, üretici enflasyonunu (ÜFE) yüzde 151.50 olarak açıkladı. Tüketici ve üretici fiyatları arasında neredeyse iki kat fark olması, TÜİK’in enflasyon hesabını doğru yapmadığının en somut kanıtı.
Milyonlarca insanı ilgilendiren ücret ve maaş artışları gerçek enflasyona göre değil, çarpıtılmış TÜİK enflasyonuna göre belirlendiğinden, ücretli emekçiler iki kez mağdur edilmiş oluyor. Yüksek enflasyonla emekçilerin cebindeki üç kuruşa el konulması yetmezmiş gibi, adeta bir soygun mekanizması gibi işleyen vergi dilimi uygulaması nedeniyle milyonlarca emekçinin ücretleri mum gibi erimeye devam ediyor.
Halkın öncelikli gündemini oluşturan beslenme, barınma, işsizlik, yoksulluk, eğitim, sağlık vb gibi en temel sorunlara yönelik hiçbir somut adım atılmamasına rağmen her ağızlarını açtıklarında sanki 20 yıldır ülkeyi tek başına yönetmiyorlarmış gibi konuşuyorlar. Yetmiyormuş gibi sanki ülkeyi iflasın eşiğine getirenler kendileri değilmiş gibi, kendi yarattıkları sorunları çözeceklerini, enflasyonu hızla düşüreceklerini iddia ediyorlar.
İktidar, bugüne kadar geniş toplum kesimlerini ikna etmek ve onları kendi saflarına çekmek için halka yalan söylemeyi, en azından gerçekleri çarpıtarak hareket etmeyi etkili bir propaganda yöntemi olarak başarıyla kullandı. Ancak özellikle son yıllarda ekonomik ve toplumsal alanda yaşanan gelişmeler, bu yöntemin eskisi kadar başarılı olmasının mümkün olmadığını gösteriyor.
İktidar cephesinde büyük bölümü ‘masa başında’ yaratılan yapay gündemlerin toplumun üzerindeki etkisi ciddi bir kırılma yaşamış olsa da bu durum iktidarın gerçekleri çarpıtma ve ‘umut tacirliği’ üzerinden kitleleri yönlendirme konusundaki olanaklarını yitirdiği anlamına gelmiyor.
Türkiye’de bugüne kadar iktidar olan bütün siyasi partiler üzerinden “Halkı en çok kandıran kimdi” diye bir araştırma yapılsa mevcut iktidar açık ara birinci çıkar. Ancak bu aşamada önemli olan, kimlerin hangi konuları çarpıtarak halkı nasıl kandırdığı değil, söylenen yalanlar karşısında hayatın gerçeklerini savunanların iktidarın çarpıtmalarına nasıl cevap vereceğidir.
- Emekçinin sırtındaki kamçı 16 Ocak 2025 04:35
- Düdüklü tencere ekonomisi 09 Ocak 2025 04:30
- Despotik emek rejiminin karanlık yüzü 31 Aralık 2024 06:45
- 2024 biterken 26 Aralık 2024 06:20
- Asgari ücret neye göre belirlenecek? 19 Aralık 2024 05:56
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30