07 Ekim 2022 04:19

Mevcut CHP, CHP'nin altı okunu inkar mı ediyor?

Kılıçdaroğlu konuşuyor.

Ekran görüntüsü, grup toplantısının canlı yayınından alınmıştır.

Paylaş

Bugün böyle bir konuya yer verme konusunda kendi kendimle çok hesaplaştım. Ama hem Kemalizm ve CHP hem de Türkiye için çok önemli bir kırılmayı temsil ettiği görüşünde olduğumdan, düşüncelerimi paylaşma ihtiyacı duydum. Konu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “türban/başörtüsü” konusunda özür açıklamasıdır. Genel görüşüm, geleneğin zaten güçlü ve baskın olduğu, geleneksellikten daha önce kadınların farklı yaşam biçimlerinin garanti edilmesi gerektiği, bu anlamda demokratik bir toplumda resmi iş ve işlemlerin dinci veya belirli dünya görüşlerini temsil etmek yerine tarafsızlığının, günlük yaşamın geleneklerce baskılanması yerine alternatif yaşam biçimlerinin garanti edilmeye çalışılması, en azından bu yönde ilkesel bir özen gösterilmesidir.

BİLİMSELLİK VE PRAGMATİZM EŞLİĞİNDE MÜSLÜMAN TOPLUMU ÇAĞDAŞLAŞTIRMA

Kemalizm ve partisi CHP jakoben miydi, dense, evet yanıtı veririm. Kemalist inkılap veya devrimler bilim ve aydınlanma devriminin parçası olarak alttan üstedir ama Osmanlı’ya-Anadolu’ya taşınması bakımından, ulusçuluğun-cumhuriyetçiliğin “pozitivizme” dayandırılması bakımından, kültür-medeniyet-hukuk bakımından üstten aşağıyadır. Prensip toplumu yukarı çekebilmektir, mevcut kültüre-dine teslim olmak değil onu bilimsel-aydınlanmacı yönde ilerletmektir: “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir. Yalnız; ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanla takip eylemek şarttır. Bin, iki bin, binlerce sene evvelki ilim ve fen lisanının çizdiği düsturları, şu kadar bin yıl sene evvel bugün aynen tatbike kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.” (Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 22 Eylül 1924, Samsun)

Cumhuriyet Halk Partisinin henüz M. Kemal vefat etmeden önce, 1938’de “On Beşinci Yıl” genel değerlendirmesi, cumhuriyetin kuruluş sürecinin, Kemalizm ve kurucu CHP’nin yapmak istedikleri, yaptıkları ve en olgunlaşmış durumunu gösteriyordu. 1938’den birkaç not düşmek yeterli olur.

Bu 15 yıllık değerlendirme kitabının en başında Onuncu Yıl Nutku yer alıyor. Onuncu Yıl Nutku’ndan: “Milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisînî, millî bir­lik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek inkişaf ettirmek mîllî ül­kümüzdür.”

 “Türkiye Büyük Millet Mec­lisi 5 Şubat 1937 tarihli içtimaında bu esasların devletin ana vasıfları meyanına ithaline karar vermiş ve Teşkilâtı Esasiye kanununun ikinci maddesini şu şekle koymuştur: ‘Madde - 2: Türkiye devleti, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Dev­letçi, Lâik ve İnkılapçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makam Ankara şehridir.’ Bu maddenin kabul ile Türkiye devletinin Cumhuriyet Halk Partisi tarafından konulan ve memlekette tatbik edilen Kemalist prensiplere dayanır ileri bir siyasî varlık olduğu kanunî bir şekilde ifade edilmiştir.” “Lâiklik: Türkiye Cumhuriyeti, dinlerden ve dinlerin koyduğu naslardan değil hayatın kendinden ve onun müsbet icap ve ihtiyaçlarından mülhem olarak isleyen bir devlet makanizmasıdır. Devlet ve dünya işlerinde dinin hiç bir tesiri yoktur. İşte bu prensipe Lâiklik derler. Cumhuriyet Halk Partisi Programı bu prensibi şöyle ifade eder: ‘Parti bütün kanunların, nizamların ve usullerin yapılmasında ve tat­bikinde en son ilim ve teknik esasları ile asrın ihtiyaçlarına uyulmasını pren­sip olarak kabul etmiştir. Din, bir vicdan işi olduğundan parti dini dünya ve devlet işler ile politikadan ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş medeniyet yo­lunda ilerlemesi için başlıca şartlardan sayar. ”

“Cumhuriyet Devrinde Kültür İnkılâbı: On beş yıllık Cumhuriyet devrinin kültür faaliyeti genel bir tetkikten ge­çirilirse bu faaliyetin Atatürk İnkılâbının en karakteristik vasıflarını taşıdığı görülür. Cumhuriyet devrinde kültür sahasında yapılan inkılâpların en önemlisi Türk kültürünün laikleştirilmesidir, skolastik, geri ve örümcekli kafalar yetiştiştirmekte sonuna kadar ısrar etmiş olan medresenin yanında İmparatorluk, açmak zaruretinde kaldığı okulların hiçbirine lâik ruhu sokamamış, yetiştirdiği talebeye sağlam bir ilmî zihniyet vermeğe muvaffak olamamıştır.”

“Birçok memleketlerde terbiyecilerin ülküsü olan tek okul sistemini Cümhuriyet, çoktan Türkiye’de tatbik etmiştir.”  (CHP, 1938, On Beşinci Yıl kitabı).

KILIÇDAROĞLU VEYA CHP’NİN YENİ ŞİARI: EN HAKİKİ MÜRŞİT MUHAFAZAKÂR POPÜLİZMDİR

Bugün sanki CHP Kemalist inkılapçılığın (ilerleme ve devrimciliğin) özünü kaçırmış durumda.

Cumhuriyetin ve Kemalizmin en önemli devrimleri İslam şeriatına, halifeliğe ve padişahlığa (patrimonyalizme) dayalı bir kültürde cumhuriyetçiliği-ulusçuluğu ve laikliği esas almasıydı.

Kılıçdaroğlu geldiğinden bugüne altı oktan, altı okla birlikte cumhuriyet inkılabından, bilimsellikten, pragmatik felsefeden her geçen gün daha uzaklara savruluyor.

Berkes, olayın tek başına din değil bunun dayandığı daha geniş “geleneksellik” olduğunu söylüyordu. Bu geniş geleneksellik aynı zamanda bir tür konvensiyonalizm anlamına geliyor. Adorno ve arkadaşları konvensiyonalizmi totaliterliğin, otoriteryen-faşist kişiliğin temel determinantı, ana boyutu sayıyor.

CHP’nin Türkiye ve tüm Türk-İslam toplumları için anlamlı yeri “pozitivist” de dense “bilimselciliği” ve jakoben bilimselci pragmatizmi idi.

Öyle görünüyor ki yakında Kemalist CHP’nin yerinde yeller esecek, geriye bir tabela kalmış olacak. Okullarımızın alnına da “Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir, fendir” yerine “Hayatta en hakiki yol gösterici gelenektir/konvensiyonalizmdir” yazacağız herhalde.

Bu yapılan, bu politik savrulmaların beliyleyici unsuru “muhafazakar popülizm”.

Bunu masadaki beş parti zaten yapıyor. En koyusunu da MHP-AKP yapıyor.

Kılıçdaroğlu, Kemalist yapılanlar adına “özür” mü diliyor, İslamcıları, Yeni Osmanlıcıları, AKP ve Erdoğan’ı mı meşrulaştırıyor, onlara “iyi yaptınız” mı diyor?

Haksız bir değerlendirme yapmışsam ben de Kılıçdaroğlu ve CHP ile helalleşmek isterim. Ama benim gördüğüm CHP bu helalleşme altında Kemalizmle hesaplaşıyor sanki.

Benim bireysel değerlendirmem, yüz yıllık sürece bakınca, kuruluş sürecinde CHP pozitivistti, felsefi liberalizme ve felsefi pragmatizme yakındı, bireysel olarak bu eğilimlerine katılsak da katılmasak da, sonuçta din-gelenekle biçimlenen İslam toplumlarının değişim ve ilerlemesi için bunlar çok anlamlıydı.

CHP’nin güncel durumu nedir dersiniz? Kılıçdaroğlu, Kemalizmi tasfiye mi ediyor?

Umarım, Kılıçdaroğlu’nun yaptıkları Kemalizmin aşmaya çalıştığı gelenekçiliği daha da beslemiyordur.

Umarım, gelenekçiliğin veya belirli giyim kuşam tarzlarının sınırlarına sıkıştırılmış bir toplum olmaktan çok, ufku geniş çoğulcu bir topluma doğru yol alabiliriz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa