11 Ekim 2022 04:50

Laiklik ve stratejiyle taktik

Kemal Kılıçdaroğlu

Kemal Kılıçdaroğlu'nun twitter hesabından paylaştığı videodan ekran görüntüsü alınmıştır

Paylaş

CHP Lideri Kılıçdaroğlu bir online randevuda Meclise başörtüsü konusunda bir yasa teklifini vereceklerini açıkladı. Zaten fiilen serbest olan başörtüsü devlet kurumlarında yasal olarak da serbest olacaktı.

İçeriğe ilişkin yanını bir başka yazıya bırakıp sorunun biçime ilişkin yanına bakılırsa... Evet, içerik önemli ve belirleyicidir; ancak içerik soyutluğuyla değil, belirli biçimler alarak somutluğu içinde belirir. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında olduğu gibi, biçim bazen fazlasıyla önem kazanır ve öyle anlar olur ki, hatta belirleyici bile olabilir.

Kılıçdaroğlu’nun, iyi niyetle, siyasal etkisi tartışılmaz olan türban sorununu gündemden çıkarmak istediği anlaşılıyor. “Halkımız birbirine düşürülmekten yorgun düştü. Kutuplaştırdılar, ayrıştırdılar adeta düşmanlaştırdılar” diyor. “Yaralardan biri” olarak nitelediği türban konusunu “Siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı” diye düşünüyor. Buraya kadar sorun yok. Ancak Kılıçdaroğlu üç ciddi yanlış yapıyor.

1) “Konuyu devlet ciddiyeti ile çözme… zamanı” diyerek Meclise getiriyor ve AKP (ve MHP) ile birlikte çözüm arayışına giriyor. Hangi devlet, hangi ciddiyet -burası sorun. Demokratik hak ve özgürlüklerden geriye ne kaldıysa tümüne yönelik ciddi saldırılar sürüyor. Her şey, Babacan ve Davutoğlu gibi muhalif düzen partilerinin liderlerinin toplantıları bile yasak. HDP’nin elinde belediye bırakılmamış ve sıra CHP belediyelerine gelmiş. Kaftancıoğlu siyaseten yasaklanmış, şimdi İmamoğlu yargılanıyor, Kılıçdaroğlu hakkında Meclise fezleke geliyor. Burjuva muhalefeti ve özel olarak CHP ile ilgili gelişmeler böyle. Ve biliniyor; Kılıçdaroğlu’nun yasa teklifini açıkladığı gün Meclis gündeminde tam-sansür yasası var. Tümünün müsebbibi en başta AKP ve Kılıçdaroğlu bu AKP ile birlikte iş yapma peşinde. Oysa AKP her açıdan ancak karşıya alınabilir. Temel yanlışı, bu. “Saray’ın da samimiyet turnusolü bu. Bakalım onların tutumu ne olacak?” diyor. Tabii ki Saray’ı sıkıştıracağını varsayıyor, ama her şey ortadayken, hangi samimiyet? Alın samimiyeti: Kadının tam köleliğini öngören Anayasa değişikliği önerisi!

2) Kılıçdaroğlu’nun tabii ki iyi niyetle türban konusunu yeniden gündeme getirdiği koşullarsa işçi ve emekçi halka neredeyse açlığın dayatıldığı koşullar. Motorine örneğin sadece 6 günde 5 TL zam gelmiş. Enerjinin zamlanması, sadece aydınlanma ve ısınmanın değil, her şeyin zamlanması demek. Ekmek almak bile mesele artık. Uzun süredir ilk kez geçim derdi aidiyetleri, emekle ilgili talepler kimlik taleplerini aşan önem kazanmaya ve AKP ile birlikte tarikatlarla cemaatler güç ve destek kaybetmeye başlamıştı. Üstelik Kılıçdaroğlu da bunun farkında ve öyle ya da böyle halkın geçim sorununa yoğunlaşıp emeğin taleplerinin sözünü etmekteydi. Oligarklara bile karşı olduğunu açıklamıştı. Bir burjuva partisi için tabii ki tehlikeli ve sokağa inmesi hiç istenmeyen halkın ve mücadelesinin önünü açabilecek bu tutum sorun olmaya başlamış ve örneğin Akşener Kılıçdaroğlu’nun adaylığının tartışmalı olduğunu belirtmişti. Zaten emeğin ekonomik ve sosyal talepleriyle ilgilenmek burjuva muhalefete göre değildir ve CHP’nin geleneği başta laiklik olmak üzere yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmaktır. Sonuç: “Silahı” Saray’ın elinden almak kaygısıyla bu kez tersten olsa da, kendiliğinden gündemden düşmüş türban sorununu, Kılıçdaroğlu, yeniden gündeme getirdi. Yaşam tarzı üzerine çekişmek, ülke koşullarına hiç uymamasına rağmen CHP’nin doğasına uygun.

3) Kılıçdaroğlu ve hemen tüm muhalif burjuva partiler parlamenter sistem konusunda anlaşma halinde, ancak bu, “tek adam” yönetimi ve tarzının üzerlerinde hiç etkide bulunmadığı anlamına gelmiyor. Epeydir hep “ben ben” diye konuştuğu bilinen Kılıçdaroğlu bu konuda da tek adam olarak davrandı: “Geçen hafta yol arkadaşlarıma yanımda mısınız diye sordum, çünkü bu yaraları kapatmak cesaret istiyor” dedi ve kimseyle istişarede bile bulunmadan önerisini yaptı. Tersliği, Grup Başkan Vekili Özer Anayasa değişikliği teklifine “Bizim AKP ile işimiz olmaz” türü bir yanıt verirken, Kılıçdaroğlu’nun “Hele öneriyi görelim” deyip olabilir tutumu almasıydı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa