Epistemolojik* açıdan ‘monoligartek devlet’

Fotoğraf: Özcan Yaman/Evrensel
Şimdi bu başlığı görünce biraz şaşıracaksınız ama yazının sonunda anlamını öğreneceksiniz. Belki 2016 yılından hatırlayanlar çıkabilir. “Monoligartek Devlet” adıyla yazdığım yazıdan yeniden güncelledim.
Bir yanda dezenfeksiyon pardon dezenformasyon yasası geçti geçiyor (malum gündem bu sansür meselesi), diğer yandan monoligartek devlet modelinde seçimlere 7-8 ay kalmış. Yani devleti yönetenlerden ekonomi işlerine Bakan Sayın Nebati açıklamalarıyla beni yüreklendirdi de diyebilirim.
Şöyle diyordu Sayın Nebati; “Biz Ortodoks politikaları bir tarafa koyduk. Artık heterodoks politikalar…” Peki Bakan Nebati’nin anlattığı neoklasik, davranışsal ve nöroekonomi nedir? diyenler bir İngilizce Türkçe sözlükle devam edebilirler. Ya da Google’dan araştırın. “Neoklasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heteredoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan; davranışsal ekonomi ve nöroekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır.” Biliyorum siz anladınız onu… Ben de epistomolojik açıdan devleti anlatayım.
Devlet ciddi bir aygıttır.
Devlet aygıtının bozulması düşünülemez. Velev ki bozuldu, devlet aygıtı kendi kendini yeniler.
Devlette teklik esastır; sayalım efendim
Tek millet, tek halk, tek birey, tek bayrak, tek vatan, tek din, tek kıble, tek parti, tek meclis, tek hukuk, tek adalet, tek medya ve tabii tek adam (tek başkan, tek diktatör, tek sultan, tek padişah vs.) Eskiden çook eskiden beylik, aşiret, imparatorluk şeklindeki yönetim biçimleri değişen üretim ilişkileri nedeniyle modern devlette demokrasi, cumhuriyet gibi kavramlar gelişmiştir.
Eskinin neyi vardı ki? Şimdinin teknolojik gelişmişliği var, MOBESE kameraları var, doğumdan ölüme sicil takibi var o bakımdan eskileriyle kıyaslanamaz bile. Tek eksik güçlü bir devlet o da maşallah Türk milletinin asil, kudretli ve azimli damarlarındaki kandan, vatanın sathı mahallerine kadar yayılmış.
Devlet bir aygıtsa, hükümet de bu aygıtın yakıtıdır.
Peki hükümet ne işe yarar?
Öncelikle her şeyin tekleştirilmesi için kanunlar yapar.
Sınıf farklılığına ve ayrımına şiddetle karşı çıkar.
Hatta öyle ki, tek tip eğitim ve öğretimin yararlarını gösterir. O yüzden de okullardaki sınıfların kaldırılıp sınıfsız okulların geliştirilmesi projelerini destekler.
Eşitlikten yanadır. Öyle üniversite, akademi, enstitü vs. gibi ayrımları gidermek için tüm yetkilerini kullanmaya çalışır. Tek derdi sınıfsız, imtiyazsız eşit bir düzen kurmaktır.
Eeee bu kadar işi yapabilmek için Allah’ın yardımı ile bir başkana ihtiyaç duyar. Demek ki bir devlet için ‘başkan ve hükümet’ yeterlidir. Sade temiz ve eşitlikçi.
Anayasa, babayasa, mahkemeler, okullar, cemevleri, demokratik kurumlar maskesi altında sendikalar, kadın dernekleri, siyasi ve siyasi olmayan parti marti gibi halkın kafasını karıştıran şeylere de gerek yoktur. Dolayısıyla böyle bir devlette sorun da olmaz. Sorunları yaratanlar insanlardır. Onları da böylece hizaya getirirsiniz olur biter…
Devletin başı ne kadar zenginse vatandaş da o kadar zengin sayılır. O bakımdan temsiliyet mühimdir. Gelsin saraylar, hanlar, hamamlar savaş yatırımları…
Böyle mükemmel bir devlette demokrasi de yönetici sınıf için retorik yapmaya yarar ancak. Düşünme ve ifade özgürlüğü gereksizdir.
İleri demokrasiden ileri devlete gidişte yıllar öncesinden ‘Bu model çok tutacak inancı’ ile 2023 yılına kilitlenirler. Eeee o yıllara aylar kaldı. Ne demişler halkı bir şeylere kilitle gerisini merak etme.
Dünya ile entegre olmak ve dünya ülkelerine örnek olmak da önemlidir. Zaten eskiden dünyanın yarısı Türk’tü. Aslında herkes de Müslüman’dı. Şimdi devir dünya ülkelerini titretip kendilerine gelmelerini sağlamaktan geçiyor.
Ben de Evrensel’de okumuştum; “En zengin 62 kişinin servetinin, 3.5 milyar insanınkine eşit olduğunu. İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam’ın raporuna göre, dünyanın en zengin 62 kişisinin serveti, dünya nüfusunun neredeyse yarısının yani 3.5 milyar insanın mal varlığına denk geliyormuş. İsviçre bankası Credit Suisse’nin verilerine dayandırılan raporla, dünya liderlerine eşitsizlik konusunda harekete geçme uyarısında bulunuyorlarmış.”
Evet gördünüz dünya ne halde. Halbuki manevi değerler ve tekçi bir devlet modeli olaydı, hele dünyanın tek devletle yönetildiğini bir düşünün. Hey heeeey…
Unutmadan dünyadan devlet biçimlerine örnekler de verelim de tek taraflı zannetmesinler. Ne kadar objektif bir yazı okuduğunuzun farkında olun;
Monarşik devlet: Egemenliğin tek kişiye ait olduğu devlettir.
Oligarşik devlet: Egemenliğin belli bir sınıf veya gruba ait olduğu devlet biçimi.
Teokratik Devlet: Egemenliğin kaynağının dine dayandığı devlet biçimi. Din adamlarının sözü geçer. Her şeye din adamları karar verir.
Demokratik devlet: Egemenliğin halka ait olduğu devlet biçimi.
Hadi kendinize ait olduğunu düşündüğünüz devlet modelini seçin.
Ben seçtim. İlk üç modelin karışımı olan devlet modeliyle yönetilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti bir MONOLİGARTEK DEVLET’tir…
*”Bilginin incelenmesi anlamına geliyor. Tüm disiplinlerin temelinde epistemoloji yer alır. Nedeni ise felsefe disiplinlerinin sistematik kavrayışları ile dayandıkları kabul ve ilkeler yalnızca epistemolojik olarak meydana getirilip temellendirilebilir.”
Evrensel'i Takip Et