Ulusalcıların sefaleti!
Fotoğraf: AA
Dünün Erdoğan karşıtlığında şampiyonluğu kimseye kaptırmayan ulusalcıları, bir bir Erdoğancı oluyor!
Zamanında CHP liderliği için bile adı geçen TBB (Türkiye Barolar Birliği) Eski Başkanı Metin Feyzioğlu, Erdoğan iktidarının Lefkoşa Büyükelçisi oldu.
Ardından Ergenekon davasının sembol isimlerinden biri olarak CHP’den Milletvekili seçilen Mehmet Ali Çelebi, önce Muharrem İnce’nin Memleket Partisine ve oradan ayrıldıktan sonra da AKP’ye geçti.
İktidarın medyadaki tetikçilerinden Nedim Şener’i bilmeyen yok. O da Ergenekon sanıklığından Erdoğancılığa geçen isimlerden biriydi.
Perinçek ve taifesi derseniz, onlar zaten ta 2014’te Erdoğan’ın kerametlerini keşfedip iktidarın kuyruğuna takılmışlardı.
Peki, nasıl oluyor da bu ulusalcılar en hızlı Erdoğan karşıtı iken böylesine Erdoğancı oluyorlar?
Bu sorunun yanıtını şu ya da bu ulusalcının davasına ihanetinde aramak yanıltıcı olacaktır.
Aksine sorun, ulusalcılığın bugün kazandığı anlamdan; ulusalcılık adına savunulan siyasetten kaynaklanıyor.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Mehmet Ali Çelebi’nin Memleket Partisinden ayrıldıktan sonra kendi partisine katılmayı kabul ettiğini ama sonra AKP’ye katıldığını söylüyor.
Özdağ’ın açıklaması, Çelebi’nin tercihinin neden değiştiğinden daha çok ‘ulusalcılık’ adına yola çıkan İnce’nin Memleket Partisinin hemen bir adım ötesinde ırkçı Zafer Partisinin ve Erdoğan iktidarının olduğunu göstermesi bakımından önem taşıyor.
Cumhuriyetin kuruluşu sürecinde ulusalcılık, güdük bir antiemperyalizmi ve yukarıdan dayatılmış olsa da bazı alanlarda sınırlı demokratik kazanımları kapsıyordu. Ancak cumhuriyet rejimi hızlı bir şekilde emperyalizme yedeklendi ve içeride de işçi sınıfına, Kürtlere ve azınlıklara karşı saldırganlıkta sınır tanımaz bir diktatörlüğe dönüştü. Ulusalcılıktan geriye tekçi bir baskı rejimi kaldı.
İşte bugünkü ulusalcıların sahiplendiği miras da budur!
1968’den sonra ‘Tam Bağımsız Demokratik Türkiye’ talebiyle yükselişe geçen devrimci halk mücadelesini durdurmak için yapılan NATO destekli darbelerin başında bu ‘ulusalcı güçler’ bulunuyordu!
6-7 Eylül Pogromu gibi azınlıklara karşı provokasyon ve saldırganlığın arkasında da bu ‘ulusalcı güçler’ yer alıyordu.
1990’ların başından itibaren Kürtlerin ulusal demokratik taleplerine karşı ‘özel savaş’ yürütenler de bu ‘ulusalcı güçler’ idi.
Sizce Erdoğan ve 11 yıl birlikte yürüdüğü Gülenciler (FETÖ) kendilerini nasıl yıllarca demokrasi savunucusu gibi gösterebildiler?
Çünkü ulusalcılara karşı sürdürdükleri iktidar mücadelesini ve bu mücadelenin araçları olarak kullandıkları 2010 referandumunu, Ergenekon, Balyoz davalarını demokrasi mücadelesi gibi gösterdiler. Elbette bu süreçte Türkiye ve bölgenin (Ortadoğu) neoliberal İslamcı güçler üzerinden yeniden dizayn edilmesini amaçlayan ABD ve batılı emperyalistlerin desteğini de aldılar.
Erdoğan ve Gülencilerin iktidarı ele geçirmeleri sonrasında darbe girişimine de sahne olan kendi aralarındaki iktidar mücadelesi, Erdoğan’ın tek adam iktidarını kurmasıyla sonuçlandı.
Erdoğan, Kürt sorunundaki baskı ve şiddet politikasını tek adam iktidarının harcı olarak kullandı.
ABD’nin Suriye’de kendi bölgesel çıkarları temelinde Kürtlerle iş birliği yapması, Erdoğan’ın yüzünü Rusya’ya dönmesine neden oldu.
Önce milliyetçi Bahçeli, sonra ulusalcı Perinçek Erdoğan’ın savaş arabasına bindi. Onları diğer ulusalcılar takip etti.
Bugün Erdoğan’a biat eden ulusalcılara bakınca ne görüyoruz?
Kürt sorununda şoven politikaları savunuyorlar ve emperyalizm karşıtlığını, ABD’nin Kürtlerle sürdürdüğü iş birliği ile sınırlıyorlar. ABD emperyalizmine karşı Rusya ve Çin’i savunmayı (Avrasyacılık) antiemperyalizm gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu nedenle de politikası emperyalistler arasındaki çelişkileri kader birliği yaptığı tekellerin çıkarları temelinde kullanmaya çalışmaktan öteye geçmeyen ve ülkeyi ciddi tehditlerle yüz yüze bırakan Erdoğan’ı alkışlıyorlar.
Burada demokratik hak ve özgürlükler konusunda dünyanın en kötü rejimleri arasında yer alan ve son sosyal medya sansür yasasıyla liderliğe oynayan Erdoğan iktidarının icraatları üzerinde uzun uzadıya durmaya gerek yok.
Bu sömürü ve yağma düzeninin devamı için her türlü demokratik hak ve özgürlüğün ortadan kaldırılması, Kürt sorununun baskı ve şiddet politikaları üzerinden çözümü ve kendi çıkarları için bugün bu, yarın şu emperyaliste yamanma…
Demek ki, bu ulusalcıların Erdoğan arkasında saf tutmasının nedeni ‘ihanet’ değil; aynı politik hatta buluşmalarıdır. Bu nedenle Perinçek, “Erdoğan bizim çizgimize geldi” derken aynı zamanda ulusalcılığın bugün demokrasi karşıtı, şoven ve çarpıtılmış bir antiemperyalizmden ibaret bir siyasi çizgiyi temsil ettiğini de itiraf etmiş oluyordu.
Zamanında kendilerini ‘laikliğin bekçisi’ ilan edip ülkedeki çarpık laikliği toplumu inançlar üzerinden bölüp yönetmek için kullananlar, bugün Erdoğan iktidarının cihatçı çetelerle sürdürdüğü iş birliğine neden tek bir laf etmiyor/edemiyorlar?
Ulusalcılık, bugün gericiliğin bir aleti haline gelmiştir ve bu nedenle de kolaylıkla Erdoğan rejimiyle buluşabilmektedir. Çünkü emperyalizme ve iş birlikçi kapitalistlere karşı emeğin haklarını savunmadan, gericiliğin kuşatmasına karşı laik, halkların tam hak eşitliğine ve egemenliğine dayalı demokratik bir düzen kurulmadan, gerçek anlamda antiemperyalizm de savunulamaz.
Bugün işçi sınıfı ve halklarımızın insanca yaşam, laik-demokratik bir düzen, barışçı, antiemperyalist bir dış politika mücadelesi karşısında iktidarın safına geçen ulusalcılar, tarihteki lanetli yerlerini şimdiden ayırtıyorlar!
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34