14 Ekim 2022 04:41

Aileyi tahrip eden ne?

Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Bostaniçi Mahallesi'nde kurulan halk pazarı

Fotoğraf: MA

Paylaş

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Başörtüsü takma özgürlüğünü yasal güvenceye kavuşturalım” çıkışına Erdoğan’ın yanıtı; “Başörtüsü diye bir sorun yok. Ama madem istiyorsunuz yasal güvence yetmez. Anayasal güvenceye alalım. Bunu için anayasa değişikliği öneriyoruz. Hatta bunu yaparken ‘Aile yapımızı güçlendirecek düzenlemeler’ de yapalım” oldu. Sorunun başörtüsüne ilişkin yanı gazetemizde yeterince ele alındı.  Burada aile meselesi üzerinde biraz durmak gerekiyor. Erdoğan’ın aileyi işin içine dahil etmesinin nedeni çok iyi biliniyor. LGBTİ+’ya karşı madde eklemek ve buradan geri duygulara seslenerek güç toplamayı hesap etmek. Ama bugün aile güçsüzleşiyorsa bunun nedeni Erdoğan’ın ve benzerlerinin işaret etiği yerde değil, bütünüyle başka bir yerdedir.

Bugünün gerçekleri aile konusunda ne gösteriyor? Gösterdiği şudur: Anneler çocuklarının beslenme çantasına yiyecek koyamıyor. Akşam evlerde ailenin sağlıklı bir biçimde beslenmesini sağlayacak yemek pişirilemiyor. Et, süt, yumurta vb. temel gıda maddelerine ulaşmak lüks oldu. Çalışan anne ve babalar mesailerinin, fazla mesailerin arasında ne çocuklarının, ne de birbirlerinin yüzünü görmekte, aile olarak ortak zaman geçirmekte aşırı zorlanıyorlar. Okul masrafları, ulaşım giderleri, kışın gelmesiyle kendilerini zorlayan ısınma, giyim, enerji vb. konusunda giderleri karşılayamama sorunları aileyi eziyor ve çaresizleştiriyor.

Evet kapitalist gelişme ve dayattığı koşullar aileyi tahrip etme ve zayıflatma yönündedir. Ama iktidarın uyguladığı ekonomi politikaları bu süreci olağanüstü hızlandırmış, aileyi güçsüzleştirme, zayıflatma konusunda başta gelen bir rol oynamaya başlamıştır. Şu gerçekler ortadadır: Türk-İş’in Eylül 2022 araştırmasının sonucuna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 7 bin 245.18 TL’ye yükselmiş durumda. Yani açlık sınırı 7 bin 245 TL ile asgari ücretin 1745 TL üzerinde gerçekleşti.

Dört kişilik bir ailenin gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 23 bin 599.93 TL’ye, Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 9 bin 469.35 TL’ye yükseldi. Araştırmaya göre, mutfak enflasyonu aylık yüzde 5.15 ve son on iki aylık yüzde 130.01 oranında artış gösterdi. Bu oranlar enflasyon ve yapılan zamlarla her geçen gün biraz daha yükseliyor. Ama bu kadar da değil. Tahribat alanı daha da geniş.

Devletin kurumu TÜİK’in verilerine göre Türkiye’de son 20 yılda evlenme oranı düşerken boşanma oranı hızla yükseldi. 2021’de 562 bin evlilik yapıldı, 174 bin de boşanma kayda geçti. 2001-2021 arasını kapsayan son 20 yılda 1000 kişilik nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden ‘kaba evlenme hızı’ yüzde 20 düşerken ‘kaba boşanma hızı’ ise yüzde 47 arttı. Erdoğan her aileden “üç çocuk” istese de bu ortalama bire doğru düşüyor. Bu ve benzeri gelişmelerin temel nedeni nedir? Nedenler çok değişik olsa da bunun temel nedeni ekonomik koşulların zorlayıcılığı, aile kurmanın, aileyi ayakta tutmanın her geçen gün daha fazla zorlaşmasıdır. Bugün pek çok genç evlenmenin, ev kurmanın hayalini bile kuramamaktadır. İktidarın yarattığı politik ve sosyal atmosferden güç alan kadın cinayetlerindeki artış ise her ay yeni bir rekora gidiyor.

Gerçek durum bu iken Erdoğan iktidarının aile, “Ailenin güçlendirilmesi”, korunması vb. konusunda tek bir kelime etmeye hakkı var mı? Gerçekler olmadığını söylüyor. Ama iktidar gerçekleri üzerinden değil, demagoji ve yalan üzerinden halka sesleniyor, halk arasında her kesimin bir diğerine karşı öfke ve kin beslemesini, bölünüp parçalanmasını yönetmesinin ana unsuru olarak kullanıyor. Buna verilecek yanıt birlik, dayanışma, örgütlenme ve mücadeledir. Bugün bu mücadele güçlenmekte ve gelişmektedir. İktidarın demagoji ve yalana dayanan sindirme ve ezme politikalarına, işçi ve emekçi halkın ekonomik, sosyal ve politik gerçekler üzerinden vereceği yanıt yarının nasıl şekilleneceğini belirleyecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa