15 Ekim 2022 05:00

İstibdat ve ıslah

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) tarafından 3 Ekim 2022'de İstanbul’da düzenlenen

Fotoğraf: Onur Kavak Evrensel

Paylaş

Yanlış bilgi yayma ve algı yönetiminin asıl uzmanı iktidar ‘dezenformasyon ile mücadele’ gibi şatafatlı bir başlık taşıyan ama gerçekte ağır bir sansür içeren teklifini Meclisten kendi vekillerinin kabulüyle geçirdi. Bu konuda Meclisteki diğer partilerin, gazetecilerin, meslek odalarının ve kamuoyunun yasanın tehlikeli sonuçlara yol açacağı konusundaki itirazlarına itibar etmeksizin özgürlüklerin kırıntılarını da tuzla buz etmek için şimdi elinde minarenin kılıfı da var.  

‘Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse’ler için hapis cezası bir Demokles Kılıcı gibi asıldı.

Sanki 20 yıldır bu ülke korku ve panik ortamı yaratılarak yönetilmemiş gibi, pandemi döneminde yanlış bilgiler bizzat devletin bakanları tarafından yayılmamış, iç ve dış mihraklar öcüsü hep köpürtülmemiş, memleket harpteymiş gibi olmadık seferberlik söylemlerine maruz bırakılmamış gibi bu yasa, korku ve panik yaymaktan bahsediyor. İnsanların, bu yasanın korku ve panik yaydığını söyledikleri için ‘Korku ve panik yaymaktan’ suçlanabilecekleri bir saçmalık hali. 

Yalan değil, bu yasanın kendisi bile korku ve panik yaymaktan başka bir anlama gelmiyor. Gazetedeki bir haberin, yorumun, sosyal medyadaki bir gönderinin hatta re-tivitin, eğer bunlar iktidar kriterlerine uygun değilse 3 yıl yatarı var. Basına ve sosyal basına yansıyan biçimiyle kamuoyu tepkisini ölçmeye artık ihtiyacı kalmayan iktidar, etrafında mutlak bir sessizlik istiyor. Korku ve panik yayma sadece onun hakkı!

Daha yasa görüşülürken Sözcü Gazetesi Muhabiri Sayime Başçı’nın evi, asılsız çıkan bir bomba ihbarı nedeniyle basıldı. Sonuncusu 3 dakika süren Gezi davası ‘gizli tanık’ ifadesinin okunması için iki ay ertelendi. Yani dezenformasyon iktidar merkezinin bir ayrıcalığı değil sadece iktidarın şekillendirdiği bütün kurumların da işleyiş ilkesi. Aya otoban döşedik desek inanacaklar var hikayesi yani.

Bir yasayı çıkarırken, onu öyle bırakmadan, sağına soluna, torbasına başka düzenlemeleri de ekleme adeti yine var. Sansür yasasının mütemmim cüzünü Bekir Bozdağ duyurmuştu: Yeni infaz yasası da geliyor. Bir hafta önce bunun mantığını şöyle açıkladı: Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak ve ıslah etmek. Bunun için “uzun yargılamalar değil seri ve kısa sürede bitecek bir biçimde yeni bir usül”de kararlılar. Anlaşılır bir kaygı tabii: Toplumu cezalandırarak ıslah/rehabilite etmek lazım ve bu da seri olmalı. Üretim bandı gibi dönmeli! Torba yasaya yeni cezaevleri kurma ‘kararlılığı’yla yaklaşılıp yaklaşılmadığı henüz belli değil, olursa sürpriz olmayacağı kesin. Çünkü aman milletimiz cezasız kalmasın!

Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’ın özel haberine göre, ‘Bazı suçlar ceza ertelemesi/hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamından çıkarılıyor. Böylelikle kimi davalarda verilen iki yılın altındaki hapis cezalarında hükmün ertelenmesi durumu ortadan kalkacak ve iki yılın altında verilen cezalar için de hapis yatılmasının önü açılacak.’

‘Kimi davalar’ın hangileri olduğu yasa teklifinin lafzından değil ruhundan anlaşılabilir. Çünkü yanlış bilgiyi, dezenformasyonu yaymayı suç sayan lafız WhatsApp gibi özel grup haberleşmesini sağlayan aygıtları da kapsamasıyla toplumun üzerine kara bir sis indirmek üzere. Mitingleri, kürsü/mikrofon hitabını, dolmuş ve çarşı-pazar yakınmasını, bunların yayılmasını, görüntü çekilmesini ve dağıtılmasını, çevre haberleşmesini ve dahası yurttaş haberciliğini ortadan kaldırmayı amaçlayan böyle bir yasa, sadece gizli tanık ve ihbar hattını açık bırakarak ‘ıslah’ ediyor. Bir de koçbaşıyla ev basmayı; ibret olsun ve millet korkarak yeniden AKP’yi seçsin diye.

Bu 20 yıldır geçerli olan ‘makbul yurttaş’ ile ‘diğerleri’ ayrışmasına dayalı siyaset imalatının giderek genişleyen bir kesimin cezayla, baskıyla sindirildiği yeni bir evreye geçmesi demek. Siyasi iktidar kendi çözülmesini 29. madde setiyle durdurmaya, eleştirel sesleri de susturarak boğmaya çalışıyor.

AKP seçime hapisle korkutarak, panik yayarak yürüyor. İroniktir ki, kendi hazırladığı yasanın kapsamına giren her söz ve eylemini yine bu yasayı kalkan yaparak koruyor. Bu kadar aleni bir gerçeği yayarsan da suç oluyor.

İktidarın elinde vaat olarak şiddetten başka bir şey kalmadı. Ama halk, örneklerini saymaya gerek yok; hiçbir yasa paniğinin köreltemeyeceği yaratıcılığa sahip. İstibdata pabuç bırakmaz, kendi yasasına uyar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa