Yüz karası değil kömür karası

Fotoğraf: Kahraman Bekçili/AA

Ülkem toprakları doğal afetler için biçilmiş kaftan. Maden göçükleri bizde, deprem felaketleri bizde, sel baskınları, orman yangınları yine bizde. Bir savaşta yitirilecek insanlardan daha çoğunu doğal afetlerle, iş kazaları ve trafik kazalarıyla kaybediyoruz. Karadeniz’in en güzel köşelerinden biridir Amasra. Eğer cennet diye bir şey varsa bu tanım Amasra’ya yakışır. Ancak termik santraller ve maden çalışmaları için yok edilen ormanlar, kaynakları kuruyan sulama alanları Amasra’nın görünüşünü bir anda değiştirdi. Güzelim turistik bölge giderek sıradan bir kasabaya dönüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan 41 kişinin öldüğü (umarız bu sayı artmaz) grizu faciası için kader diyor. Ölümün maden kazalarının fıtratında olduğunu söylüyor. Yani biz madenlerde çalışan işçileri kadere bırakıp, sırtını sıvazlayıp ocaklara yolluyoruz. Öyle ya! Mademki kader, tedbir almaya ne gerek var. Kader hükmünü yazmış bir kere. Dünyada başka konularda değil ama doğal afetlerde önde gidiyor ülkemiz; ne yazık.

Halka hizmet sloganıyla Meclise giren milletvekillerinin büyük bir bölümünün daha sonra kendilerine oy veren halkı unutup iç ve dış sermayeden rant sağlamak peşinde koştukları gözleniyor. Parti liderlerinin kapı kulları oluyorlar. Yasaların oluşmasında kendi inisiyatiflerini kullanmak yerine emir kumanda içinde usluca oy kullanıyorlar. Çoğu kez kanun taslaklarını okumuyor, okusalar bile kafalarında tartmıyor, sorgulamıyorlar. Ne yapalım ki, bizdeki demokrasicilik oyunu da böyle bir şey. Sansür yasasına olumlu oy verirken eminim ki birçok milletvekili ne yaptığının ayırdında bile değildi. Dezenformasyon kavramı gibi sınırları belirsiz bir kavram gerekçesiyle önlerine gelen bu kanunun nasıl sonuçlara yol açacağını hiç düşünmemişlerdir. Hayatın her bir köşesine uzanan sansürün, bireylerin düşüncelerini tutsak alan otosansürün yaratacağı suskun toplumda ortaya çıkacak sıkıntılar yarın öbür gün siyasetçilerin de canını çok ama çok sıkacaktır.

İktidara karşı mücadele ettiğini söyleyen ana muhalefet partisinden birçok milletvekili de bu yasa Türkiye Büyük Millet Meclisinden zaten geçecek diye oylamaya katılmamışlardır. Zaten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve arkadaşları dezenformasyon tasarısı Meclise indiği gün Meclis Başkanlığına başörtüsü kanunu teklifi sunmuştur. Geçenlerde bir arkadaşımla söyleşiyorduk. Günümüzde söyleşiler de politikasız geçmiyor. Çok endişeli bir ifadeyle yüzüme bakarak şöyle dedi arkadaşım. “Hadi diyelim ki bunlar iktidardan gitti. Söyler misin bana gelecek olanların kafa yapısı açısından gidenlerden ne farkı olacak? Gelenler de varsılların iktidarı olacak. Hiçbir zaman emeğin, işçinin, köylünün, memurun iktidarı olmayacaklar. Onlar hep yine yoksul kalacak. Varsıllar da her gün biraz daha semirecek.” Arkadaşıma hak vermekten kendimi alamadım. Belki de bu yüzden biz yazıp çizenlerin bir kısmına karamsar diyorlar.

Orhan Veli iyi bir şair olduğu kadar insanlığa yapılan kötülüklere duyarlı, toplumu sarıp sarmalayan bir şairdir. Okuyacağınız şiiri de 1946’da yayımlamış usta şair. Bitmez tükenmez maden kazalarını yıllar önce de dile getirmiş. Yazıyı da onun dizeleriyle sonlayalım. “Yüz Karası Değil, Kömür Karası”

Güneşli bir günde
Masmavi göreceğiz Karadeniz’i
Balkaya’dan Kapuz’a kadar,
Karış karış biliriz bu şehri;
EKİ’nin çiçekli bahçeleri,
Rıhtıma kömür taşıyan vagonlarıyla;
Paydos saatlerinde yollara dökülen,
Soluk benizli insanlarıyla.
Siyah akar Zonguldak’ın deresi
Yüz karası değil, kömür karası
Böyle kazanılır ekmek parası?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Diplomaya da kayyım!

Diplomaya da kayyım!

Bir süredir operasyonlar, tutuklamalar, kayyım atamalarıyla siyaset alanını zorla daraltan iktidarın, bir ‘hayali’ daha gerçekleşti. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması beklenen Ekrem İmamoğlu’nun diploması, iktidara yakın gazetecilerin günlerdir anons ettiği gibi, üniversite yönetimi marifetiyle iptal edildi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
19 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et