Yalanlar ve çocuk düşmanlığı
Son bir yıllık dönemde Donald J. Trump hakkında çok sayıda inceleme yazısı ve birçok belgesel yayımlandı. Bu kadar çok sayıda yayın yapılmasının nedeni, 6 Ocak 2021’de Trump destekçilerinin ayaklanması ve ABD Kongresini basmasıydı.
Kongrenin basılmasında ve ayaklanmanın başlamasında başrolü Trump’ın oynadığı artık çok açık. Trump geçtiğimiz hafta ayaklanmayı araştıran meclis kurulu tarafından ifade vermeye çağrıldı. Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşan ve çalışmalarına Temmuz 2021’de başlayan kurulun üyeleri, Trump’ın 6 Ocak sonrasında defalarca yalan söylediğini gösteren video ve ses kayıtlarını çoktan kamuoyuna sundular.
Trump ve ekibi tarafından başlatılan seçimlerin çalındığı iddiasına artık, “Büyük Yalan” deniliyor. Bu yanlış bir yakıştırma değil. Ama Trump’ın hep büyük yalanlar söylediği gerçeğinin anlaşılmasına yardımcı olmuyor. Trump seçim kampanyasını yalanlar üzerine kurmuştu. Daha önemlisi, 2016’da seçimi kazanmasını sağlayan en güçlü etken, ABD’nin göçmenler tarafından istila edilmekte olduğu yalanıydı. Trump, bu büyük istilayı durdurmak için Meksika sınırına büyük bir duvar yapılması gerektiğini söylüyordu. Trump her gittiği yerde, “Büyük tehlikeye karşı tek çare duvardır!” yalanını yineliyordu.
Bu yalanı tek başına üretmese de, yalanın inandırıcı olmasını sağlayan Trump ve sergilediği kararlılıktı. Sergilediği tutum şöyleydi: Bir yalana inanılmasını istiyorsan, büyük ve abartılı bir yalan söyle ki, duyanlar “Yok artık, bu kadar büyük bir iddia yalan olamaz!” desinler. Yalanın kalıcı olmasını istiyorsan, bu yalanı sürekli yinele. Yalanın içine mutlaka “büyük” vurgusu koy: Büyük istila, milyonlarca göçmen, büyük duvar gibi. Son olarak, bütün bunları yaparken çok kararlı görün. Çünkü büyük adamlar hep kararlıdır.
Biraz tarih bilenler, bu tutuma hiç yabancı değiller. Nazi Almanyası’nın kuruluşunda Hitler ve propaganda şefi Goebbels bu tutumu sergilediler. Bir yalanı inandırıcı kılan büyüklüğü ve söyleyen kişinin kararlılığıydı. Korku yaratmak, sonra korkunun nedeni olarak “öcüler” üretmek ve sonra bu düşmanları ortadan kaldırmak için soykırım dahil her tür suçu çözüm olarak sunmak faşizmin ayrılmaz parçasıydı.
Kararlılık ve yalanları konuşmanın tam zamanı çünkü NATO “kararlılık” adıyla bir nükleer tatbikat yapıyor. Toplam 14 ülkeden katılımla 30 Ekim’e dek sürecek tatbikatın merkezinde Kuzey Dakota’dan havalanan B-52 bombardıman uçakları yer alıyor. NATO sözcüsü Oana Lungescu, sürmekte olan nükleer tatbikatın NATO’nun nükleer caydırılıcığının “etkili” ve “güvenli” olması açısından önemli olduğunu söylüyor.
Nükleer silahların “güven” sağlaması ve “güvenli” olması yalan. Madrid Zirvesi sonrası yapılan açıklamalar da yalan. NATO nükleer silahlar var olduğu için bu silahları barındırmak zorunda kalmıyor. Tam tersine, nükleer silahların hâlâ var olmasının baş nedeni NATO! NATO dünyada barışın güvencesi değil. Tam tersine, dünya barışını tehdit eden baş tehlike! Militarizm ancak büyük yalanlarla sürdürülebiliyor.
Trump ve NATO yalan üretmek ve kararlılık sergilemekte yalnız değiller. Türkiye’deki tek adam rejimi de aynı tutumu sergiliyor. “Yeni Türkiye” pırıl pırıl ve ışıl ışıl! Ama bu güzel yurt, içeride ve dışarıda “öcüler” tarafından tehdit ediliyor. “Güzel ahlak” yerine emekten, haktan hukuktan, sendikadan söz edenler düşman. “Fıtrat” yerine kadın haklarından söz edenler, eşcinsellik propagandası yapanlar da. Yaradılış varken hâlâ bilimden ve evrimden söz edenler de. Yok ana dili, yok orman, yok iklim, yok çocuk hakları diye suyu bulandıranlar da. Ama “büyük adam” tarafından başlatılan “büyük diriliş” engellenemez. Toplumu korumak için her her türlü kötü yayın sansürlenmelidir. Her yere polis dikilmelidir. Ama düşman “büyük” olduğu için ordu da büyümeli, silahlar da büyümelidir. Militarizm olmadan, yıkım ve ölüm olmadan “beka” olmaz.
Bir de düşman hızla üreyebilir. Düşman durmaz; “5 tane, 10 tane, 15 tane” yapar. Bu nedenle, en az üç, daha iyisi beş çocuk yapmak gerekir. Trump, “büyük Amerika için diriliş” için, o hızla üreyenlere karşı “büyük duvar” dikerken bir bildiği vardı. Şimdi Türkiye’deki “büyük adam” bir “nüfus duvarı” oluşturmak peşinde.
Trump, o hızla üreyenlerin çocuklarının ana babalarından alınmalarına, çocuk toplama kamplarına konmalarına dek varan kötülüklere yol açtı. Nazi Almanyası’nda çocukların da düşman bilinmesi gibi. Trump ve Nazi Almanyası gibi Türkiye’deki rejim de, “büyük diriliş” ve “beka” yalanları ile artık çocukları düşman ilan ediyor.
Evrensel'i Takip Et