24 Ekim 2022 04:41

‘Kalkanın ardındakiler’: Amerikan futbolunun politik hikayesi-2

Fotoğraf: Keith Allison/Wikimedia Commons(CC BY-SA 2.0)

Paylaş

20. yüzyılın ilk çeyreğinde Amerikan futbolu, ABD’de siyahlarla beyazların aynı sahada buluşabildiği nadir spor dallarından biriydi. -Sayısı fazla değildi çünkü oyun, prestijli üniversitelerde büyümüştü ve siyahların o üniversitelere girebilme şansı düşüktü yine de diğer sporlarda alenen uygulanan resmi ya da fiili yasaklara rastlanmıyordu. Örneğin Nâzım Hikmet’in, 1949’da uğradığı linç girişimi sonrası “Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson” diye şiir yazdığı, destek mesajı gönderdiği Paul Robeson, Rutgers’ta oynuyordu. Ya da sonradan NFL adını alan American Professional Football Association’ın Kurucusu, Efsane Atlet Jim Thorpe bir Yerli Amerikalıydı. Ancak faşizm ve dünya genelinde ırkçılığın yükseldiği 1920’lerle birlikte bir şeyler değişmeye başladı. Kuzey üniversiteleri Georgia gibi Güney takımlarına karşı siyahları oynatmadığı bir sözlü mutabakat içindeydi. Bunun NFL’e etkisi 1933’te Boston Braves’in sahibi (Takım daha sonra Washington Redskins oldu) George Preston Marshall’ın önerisiyle siyahların ligden dışlanmasıyla hayata geçti. Bu mutabakat, 2. Dünya Savaşı’nın ardından dağıldı ve 1946’da Kenny Washington, Los Angeles Rams’ta oynamaya başladı. Takımını Washington’a taşıyan, ırkçı Redskins adını alan ve açıkça, tüm simge, sembol ve marşlarıyla Güney’in gerici “hassasiyetlerine” oynayan Marshall ise 1962’ye kadar siyah oyuncuları takımına almamayı sürdürdü. Marshall’ı ancak Başkan John F. Kennedy’nin “Siyahları dışlamaya devam ederseniz size stadyumu kullanmayı yasaklarız” uyarısı yola getirebildi.

Karanlık sayfalardan biri böylece geride kaldı ama “1 numaralı halk sporu” statüsüne yükselen Amerikan futbolunu, 1960’ların hareketli politik atmosferinde emperyalizmin kürsüsü olarak kullanma çabası güçlenerek devam etti. Sırada Vietnam işgali vardı ve 1969’da Richard Nixon, bokstan, basketboldan, atletizmden yükselen “muhalif” sporcu aktivizmine karşı Amerikan futbolu kartını masaya sürdü. 15 Kasım 1969’da Washington’da 1 milyon kişinin katıldığı savaş karşıtı mitingin hemen ardından Nixon, NFL’in başarılı olduğu kadar milliyetçi-muhafazakar çizgisiyle de tanınan Koçu Vince Lombardi’nin çalıştırdığı Washington Redskins’le Dallas Cowboys’un maçına gitti. Stadyumda tam bir “savaş aşkı” yaşanıyordu. Mesaj açıktı: “NFL bu süreçte hainlere karşı devletin, ordunun yanında olacak”tı. İlki 1968’deki Super Bowl’da yapılan savaş uçaklarının stadyumun üzerinden alçak uçuş şovu (Flyover) gelenekselleşti. 1969’daki Super Bowl’un devre arası eğlencesi bir savaş panayırıydı, 1970’te ise maç öncesi milli marş okunurken oyuncuların ayağa kalkması zorunluluğunu getiren düzenleme ilan edildi. Bu dönemde savaş karşıtı çıkışlar yapan, milli marşa iştirak etmeyen, “Askerler Vietnam’dan çekilsin” diyerek imza kampanyası düzenleyen Dave Meggyesy ligden uzaklaştırıldı.

ABD ne zaman bir yerleri işgal etse NFL, muazzam ekonomik-sosyal gücü ve medya nüfuzuyla Beyaz Saray’ın arkasında oldu. 1980’lerin sert Soğuk Savaş atmosferi, Irak, Afganistan… 11 Eylül sonrası yaşananlar… Tüm bunlar ülke içinde de demokratik haklara karşı sert saldırıları barındıran süreçlerdi ve 2010 sonrası politik öfkenin kaynağını oluşturan yoksulluk, evsizlik ve polis şiddetinin harlanmasında rol oynadılar. 2016’da Colin Kaepernick, “Siyahları ve diğer azınlıkları baskı altına alan bir bayrağa saygı göstermek için ayağa kalkmayacağım” diyerek milli marş protestolarını başlattığında, sokaklardan Meggyesy’lere hatta 2002’de gönüllü olarak orduya katılıp cephede savaş karşıtı olan ve 2004’te “dost kurşunu”yla öldüğü açıklanan Pat Tillman’lara uzanan ciddi bir mücadele mirasını sahipleniyordu. NFL hâlâ bu mücadelenin açık bir sahası ve hem George Carlin’in ilk yazıda andığımız meşhur skecinde hem de Dave Zirin’in belgeselinde vurgulandığı üzere ABD emperyalizminin sistematik olarak yüceltildiği en güçlü sosyal araçlardan biri.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa