Baro seçimleri

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Pazar günü İstanbul ve İzmir barolarının seçimi oldu. Elbette bu iki baronun seçimleri sadece avukatlar tarafından izlenmedi.
İstanbul’da Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu, İzmir’ de Çağdaş Avukatlar Grubu seçimleri kazandı.
İzmir’de ikinci baro yok. İstanbul’da var. İkinci baroda Cumhur İttifakına yakın avukatlar yer alıyor ve sayıları İstanbul Barosunun yüzde beşi kadar.
İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarının toplam üye sayısı neredeyse diğer bütün baroların üye sayısına yakın. Eskiden bu üç baro Barolar Birliğinin de yönetimini belirlerdi. Bu üç baroda Cumhur İttifakının taraftarlarının sayısı her zaman çok zayıf olmuştu. AKP yasayı değiştirerek, iktidarına muhalif büyük baroların etkisini azaltmaya çalıştı. Ama, Anayasa Mahkemesine istediği birini seçtirmek dışında pek başarılı olduğu da söylenemez.
İstanbul ve İzmir Barolarını kazanan avukat gruplarının ikisinin de adında “Çağdaş” sıfatı var ama savundukları ilkeler çok benzer değil.
Barolarda Çağdaş Avukatlar 1974’den sonra grup olarak ortaya çıktı. İstanbul Barosunda bu tarihten sonra 12 Eylül’ e kadar yönetimde oldular. Kenan Evren, İstanbul Barosunun kapısına bir süreliğine kilit vurdu ve Başkanı Orhan Adli Apaydın’ı yargıladı. Fakat 1988’den sonra Çağdaş Avukatlar tekrar İstanbul Barosunda yönetime geldi. Çağdaş avukatlar grubu sosyal demokratlardan komünistlere kadar siyasi yelpazenin savunucularının bir ittifakı idi. 1988’den itibaren İstanbul Barosunda yarış bu yelpazenin içindeki alt gruplar içinde oldu. Çağdaş Avukatlar Grubu içinde sağ sosyal demokratlar, ulusalcılar bir kümeleşme ve diğerleri ayrı bir kümeleşme oluşturdular. 1996’da Yücel Sayman başkanlığında sosyalist, demokrat, ilerici avukatlar altı sene yönetimde kaldı. Bu dönem İstanbul Barosunun altın yılları olarak anılır. 28 Şubat döneminde ulusalcı ve sağ sosyal demokrat çevreler artık kendilerine Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu ismini taktılar ve 28 Şubat’ın da rüzgarı ile 2002’de yönetime geldiler. Yücel Sayman başkanlığındaki yönetimi Kürt meselesi konusundaki yaklaşımı ve 28 Şubat karşıtı tutumundan dolayı eleştiriyorlardı. Yirmi senedir de İstanbul Barosunu yönetiyorlar. Bu seçimleri kazanan Filiz Saraç da bu gruptandır.
İzmir’de de son yıllara kadar İstanbul Barosundaki Önce İlkecilere benzer gruplar yönetimdeydi. Son yıllarda sosyalist, demokrat, ilerici avukatların içinde yer aldığı Çağdaş Avukatlar seçimleri kazanıyor. Pazar günü de kazandılar.
İstanbul’da ise sosyalist, demokrat, yurtsever, ilerici avukatlar bu dönem “Biraradayız Deklarasyonu” ile bir araya geldiler. Ve Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubundan daha önce ayrılmış, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş ile ittifak yaptılar. Başkan adayları Hasan Kılıç idi. Bu seçimde dokuz aday yarıştı İstanbul Barosunda. Yücel Sayman’ın yönetiminde görev almış Mert Er Karagülle’de seçime katılan dokuz adaydan biriydi. Seçime 56 bin 113 avukattan yüzde 42.49’ u katıldı. 23 bin 899 avukat oy kullandı. Filiz Saraç İstanbul Barosu avukatlarının yüzde 12.64’ ünü 7 bin 96 oy alarak başkan seçildi. Hasan Kılıç 6 bin 425 oy, Mert Er Karagülle 1314 oy aldı. Birinci ile ikinci arasında oy farkı 671.
Tabii, Mert Er Karagülle ile Hasan Kılıç ittifakındakiler birlikte girseydi, İzmir’deki gibi bir yönetim İstanbul’da da olacaktı gibi değerlendirmeler var ama olmadı. Bir sonraki seçimlerde İstanbul’da da sosyalist, demokrat, yurtsever, ilerici avukatlar yönetime gelebilir. Bunun mümkün olduğu bu seçimde açıkça görüldü. Bu neden önemli? İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere barolarda sosyalist, demokrat, yurtsever, ilerici avukatlar yönetimlere geldiğinde savunma hakkının genişletilmesi, insan hak ve özgürlükleri mücadelesinin yükseltilmesi mücadelesi daha da ivme kazanacaktır. Yani demokrasi ve özgürlük güçleri daha da güçlenecektir. Bunun için gerici, baskıcı iktidarlar avukatlardan, özellikle sosyalist, demokrat, yurtsever, ilerici avukatlardan her zaman rahatsız olmuşlardır ve AKP iktidarı da Kenan Evren gibi bu konuda özel çaba göstermiştir.
İstanbul Barosuna ilk defa bir kadın başkan seçildi. Kadın başkan seçilmesi elbette çok önemli ama sadece kadın olmak yetmiyor. Hak, hukuk, adalet, demokrasi mücadelesinde de kadın hareketinin geldiği seviyeye yakışır bir tutum almak gerekiyor.
Dileriz Filiz Saraç yirmi yıllık pratiğinden daha iyi işler yapar.
Yapamazsa bir sonraki seçimde yapabilecekler gelecektir.
Evrensel'i Takip Et