Tek adam yönetimi, kimlikler üstünden kışkırtmada sınır tanımıyor
Fotoğraf: MA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son haftalarda emekçilerin ve halkların taleplerini istismar edip kimlikler üstünden kışkırtmalar yaparak seçimi “götürmeyi” amaçladığını açıkça ortaya koydu.
Geçtiğim pazar günü, Kayseri’nin doğusundaki AKP teşkilatlarını, Diyaneti, devlet bürokrasisini, tarikat ve cemaatleri seferber ederek “fiyasko” denmeyecek bir kalabalık toplamayı amaçlayan Erdoğan ve partisi kalabalık toplasa da “coşku” toplayamamıştı.
Çünkü Erdoğan, kendisini protokol icabı dinleyen kalabalığı “Diyarbakır eski cezaevinin müze yapılacağı” müjdesi ile heyecanlandıramadığını görünce (Sadece Abdulkadir Selvi’nin duyduğu alkışlarla karşılaşınca da denebilir) yanındaki partililere “Pek memnun değiller galiba, pek memnun değiller galiba...” diyerek çıkıştı!
Burada kalmadı Erdoğan, mitingin asıl amacına geçti. HDP’nin Önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ve şimdiki Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ı hedefe koydu: “Bunların adı Kürt, kendilerinin Kürtlükle alakası yok. Kürt kardeşlerime en büyük zulmü yapan bunlar. Şu anda Edirne Cezaevinde olan zatın Kürtlükle alakası var mı? Bu adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi sömürüyor. Bunun hesabını Kürt kardeşlerim sormayacak mı? Şu anda bir eş başkanları var. Kürt mü? O da değil. O da Kürt kardeşlerimi sömürüyor!”
Hani, Erdoğan bugüne kadar bu kadar ileriye götürmediği bölücülükten meydandan beklediği desteği alsa “Kürt’ün hası benim” diyecekti!
ERDOĞAN’IN KÜRTLÜK AYRIŞTIRMASI MECLİSTE ALEVİLİK VE HRİSTİYANLIĞA KADAR GÖTÜRÜLDÜ
Lider Diyarbakır’dan işareti verir de “torba yasa”yı görüşen Meclis komisyonunda AKP’li vekiller hazır ola geçip selamı çakmaz mı?
Çakmasalar olmazdı; çaktılar da!
Hem de ne selam çakma!
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, vergiyle ilgili düzenlemeler içeren yasa teklifindeki, cemevlerinin elektrik ve su faturalarının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanmasına ilişkin düzenlemeyi “eşit yurttaşlık hakkı”na aykırı bularak eleştiren HDP Milletvekili Garo Paylan’a AKP Milletvekili Cemal Öztürk, “Ya, Alevilerden sana ne? Aleviler Müslüman, sen Hristiyansın!” diyerek tepki gösterdi. Böylece Öztürk, klasik ayırımcılık olan Kürtlük ve Alevilik üstünden yapılan bölücülük propagandasına, bugüne kadar üstü örtülü olarak kullanılan “Hristiyanlık”ı da eklemiş oldu.
Bölücülüğü en uca götüren tek adam yönetimi, son birkaç güne bir “ayırımcılık” daha sığdırdı. Hem de eşi bir başka ülkede herhalde görülmemiş bir ayırımcılık!
Tarikat ve cemaatleri rahatlatmak için kadınların kazanılmış haklarına dönük saldırılara doymayan, kadınları bölüp ayrıştırmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan Erdoğan ve partisi son günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bir yönetmeliği ile cins ayırımcılığını katmerleştirerek, kadın-erkek ayırımcılığını da geçerek, kadının ana olarak kutsanmasını bir adım daha ileriye götürerek, “Üç çocuk yapma” şartına kadar götürdü!
Bakan Derya Yanık, “Eşi vefat etmiş kadınlara yönelik konut destek programı kapsamında hane başına 300 bin TL destek vereceğiz” açıklamasını yaptı. Ama bir şartı daha vardı; “Eşi vefat etmiş kadının 18 yaş altı en az 3 çocuğa sahip olması” gerekiyordu!
Yönetmelikteki “3 çocuk şartı”, ister istemez Erdoğan’ın 20 yıldır her vesileyle kadınlara “En az üç çocuk yapın” demesini akla getiriyor. Böylece kadının “makbul kadın” olması için evlenmiş olması, hatta 1 ya da 2 çocuk yapmış olması da yetmiyor, “En az 3 çocuk yapması” gerekiyordu!
KİMLİKÇİLİĞİN PANZEHRİ TALEPLER ETRAFINDA BİRLEŞİLMİŞ ORTAK MÜCADELEDİR
Tartışmanın seçim sathı mailinde olunan bir zamanda yeniden gündeme gelmesi, sadece gündeme gelmeyip düne göre bile ayırımcılığın katmerleştirilip derinleştirilmesi, bu girişimlerin seçim süreciyle bağlantısını da akla getiriyor.
AKP daha kuruluşundan itibaren; halkı inanç eksenli (Alevi, Sünni, Hristiyan, Yahudi, Müslüman…) kimlikler üstünden Sünni çoğunluğu; kadın, erkek, LGBTİ’ler biçiminde cinsel olarak ayrıştırarak erkek egemenliğinden yana çoğunluğu arkasına alarak iktidarında ebedi olarak kalacakları bir strateji oluşturmuşlardı. Ancak bu strateji 7 Haziran 2015 seçiminde başarısızlığa uğrayınca AKP, seçim stratejisini MHP ortaklığı ile aşırı milliyetçilikle hibritleyerek “yerlilik ve millilik” dedikleri kimlikler üstünden aşırı bir ayırımcılık çizgisine kadar vardırdı.
Böylece tek adam yönetimi;
Türklük-Kürtlük, Müslümanlık-Hristiyanlık-Yahudilik…, Alevilik-Sünnilik, erkek-kadın (evli-bekar, hatta 3 çocuklu-az çocuklu)-LGBTİ üstünden ayrıştırıp bölerek, her kategori de çoğunluğu kendisine yedeklemeyi amaçlayan bir bölme ve ayrıştırma tutumu geliştirdi. Çöken ekonomik politikalarının, iç ve dış politikasının yol açtığı yıkımı; zamların, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin faturasını halkın sırtına yıkmasının sorumluluğunun üstünün örtülmesinin “dış güçlere”, her türden muhalefete yıkmasının örtüsü olarak kullanmak için elindeki her olanağı seferber etmeye girişti.Kimlikler üstünde yapılan kışkırtmalarla kaldırılan toz-dumanla tek adam yönetimi, kapitalist toplumun asıl ve doğal bölünmesi olan işçi sınıfıyla burjuvazi, ezenlerle ezilenler, egemenlerle halklar arasındaki bölünmenin üstünü örtmeyi amaçladı.
Seçim stratejisini kimlikler üstüne oturtan ve bu alanda uzmanlaşmış olan iktidarın girişimlerini boşa çıkarmak sadece bu amaçları teşhir ederek değil, aynı zamanda geniş yığınları talepleri etrafında birleştirip ortak bir mücadele çizgisine çeken bir mücadele hattının oluşturulmasıyla olanaklı olacaktır.
Çünkü yığınları birleştirecek olan talepleri etrafındaki ortak mücadeledir.
Gerisi kimlik mücadelesinin peşinden sürüklenmektir; “hodri meydancılık”tır!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47