Uyu

Teyzemin oğlu aradı. Benden 5 yaş küçük. Anlayamadığım bir fısıltıyla sordu.

-Abi müsait misin?

-Evet. Ama biliyorsun ağır işitiyorum. Sesli konuş. Ne oldu? Annem, dayım iyi mi?

-İyi, iyi. Ama havadis daha karmaşık.

-Hayırdır inşallah.

-Hayır mı, şer mi sen karar ver. E-Devlet’e girdim. Annemin dedesinin babası zenciymiş.

-Eeee?

-O zaman senin de annenin dedesinin babası zenciymiş.

-Deme yahu. Nereden anladın. Diyelim siyahmış, peki biz ne zaman beyazlamışız?

-Onu bilmem. Dedemin dedesinin doğum yeri e-devlette Fuliye yazıyor.

-Ne alaka siyahlıkla. Fuliye Beşiktaş değil mi?

-O Fulya. Aç haritayı bak. Fuliye Somali’de. Afrika’nın Arabistan’a uzanan burnunda.  

-Tamam oğlum. Siyah miyah. Beyazladığımıza göre sorun yok. Kim bilecek dedemin dedesinin ne renk olduğunu. Hem öbür dedeler var baba tarafı. Oradan yırtarız.

-Saçmalama, görmüyor musun? Durum karışıyor. Devlet kimin ne olduğunu tek tek biliyor. Kim Zaza, kim Laz, kim Gürcü, kim Roman. Hatırlasana İstanbul’un Rum mahallesinde okula giderken sınıfta kimin Rum, kimin Ermeni, kimin bilmem ne olduğunu bilmezdik bile. Arkadaşlarımızın ne milliyetten olduğunu ne bilir, ne konuşurduk. Onların dedelerinden çok, kaç misketi var, çalışkan mı, şişko mu gibi özellikleriyle ilgilenir ona göre lakaplar takardık. Şimdi iş karıştı. Laz olan Türk olana, Gürcü olan Laz’a, Kürt olan Zaza’ya, Süryani olan Laz’a, Zaza’ya, uzun olan kısaya, kısa olan uzuna oy vermeyecek. Türkiye’de dedesinin dedesi ‘zenci’ olan kaç kişi var ki. Maazallah aday olsam 2 siyah oydan başka oy alamayacağım.

Saçmalama. Bak, hem bütün gazetecileri çağırmışlar toplantıya. Seçime kadar birlik, beraberlik, cici, bici. Hadi git ılık sütünü iç, uyu.

-Uyumanın zamanı mı? Uyan uyan!..

diye bağırdı ve kapadı.

Sonra uyu uyuya bilirsen.