Açıklayın artık şu failleri!

Yöneticiler; hakem hatalarını, sürekli olarak birtakım güçlerin kendilerine karşı hazırladığı tezgahın bir parçası olarak görmekten ve sunmaktan vazgeçmiyorlar.

Galatasaray’ın Alanyaspor ile berabere kaldığı karşılaşma sonrasında da yine manipülasyon, kurgu ve operasyon iddialarıyla dolu açıklamalara tanık olduk.

Futbolda adalet istedikleri için, federasyon ve MHK içinde yuvalanmış kliklerin Galatasaray düşmanı bir hakemi maçlarına atayarak kendilerinden intikam aldığına inanıyorlar ciddi ciddi. Ama tabii asıl istedikleri, taraftarların buna inanması. Çünkü o zaman, olası başarısızlığın ve hedeflerden uzak kalmanın sorumlusunu daha şimdiden saptamış ve ortaya koymuş oluyorlar!..

Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur, ilk 30 dakikada rakiplerini adeta boğduklarını ve maçın o şekilde devam etmesi halinde 5 ya da 6 gollü galibiyetle sahadan ayrılacaklarını söylüyor. Timur, bu ifadesiyle iki takım arasında Galatasaray lehine muazzam bir güç farkı olduğunu vurgulamış oluyor.

O zaman sormazlar mı, 11’e 11 oynarken, sahadan silip süpürdüğün, 2-0 öne geçtiğin ve farkı 5’e, 6’ya çıkarma sinyalleri verdiğin bir rakip karşısında bir kişi eksilince nasıl oluyor da 1 puanı zor kurtarıyorsun diye. Galatasaray madem bol gollü bir galibiyet alacak kadar bariz üstündü, o zaman bir kişi eksilince hiç değilse 2-0’ı korumayı başarabilseydi ya. Bir oyuncunun eksikliği bütün güç dengelerini bu denli mi altüst ediyor yani?

Erden Timur, futbolda adalet mücadelesine giriştikleri için farklı tehditler aldıklarını, korkmadıklarını ve gerekirse bunu açıklayacaklarını söylüyor. Bütün her şeyi dile getirip de en önemli kısmı, yani tehdidin kim(ler)den geldiğini söylememesi tuhaf. Böyle bir durumda “Gerekirse açıklarız” demenin manası ne? Şimdi, federasyona ve MHK’ye ateş püskürürken açıklamayacaksın da ne zaman açıklayacaksın? Kaldı ki, elinizde somut bilgiler varken bunları açıklamak ve ilgili kurumlara iletmek, ağzınızdan düşürmediğiniz adalet mücadelesinin gereği değil mi?

Kendilerinin önünü kesmeye yönelik kurguyu hazırlayanları bildikleri gibi; bu kurguyu, hazırlayanların başına yıkmayı da bileceklerini söylüyor ama yine isim vermiyor.

Son derece ciddi suçlamalara karşılık ortaya isim ya da isimler koymayınca, söylediklerinin taraftarları avutmak ve konsolide etmek dışında bir anlamı kalmıyor…

Sadece Erden Timur değil, neredeyse bütün kulüplerin yöneticileri, benzer iddiaları yıllardır gündeme taşıyor ama nedense ortaya hiç isim koymuyorlar.

Bu operasyonları, kurguları, manipülasyonları kim ya da kimler organize ediyor? Ayrıca bu güçler kimin için çalışıyor. Öyle ya, hemen her kulüp hakem hatalarından şikayetçi olduğuna göre insan bütün bu kirli işlerin kimin çıkarı için tezgahlandığını merak ediyor. Herkes birilerinin korunup kollandığını iddia edince, gerçekte kimin korunup kollandığını anlamak imkansız hale geliyor… 

Timur, kendilerini tehdit edenleri açıklamıyor ama “Bu şekilde giderse ligi bitirtmeyiz” diye bizzat tehdit savurmaktan geri durmuyor. “Kurguyu başlarına yıkarız”, “Ligi bitirtmeyiz” gibi tehditlerin, fanatik taraftarların gönlünü almak dışında hiçbir karşılığı olmadığını ise elbette herkes biliyor...

Hadi yöneticiler, kendi sığ futbol anlayışları çerçevesinde, kulüplerinin çıkarını koruma gerekçesiyle böyle açıklamalar yapıyorlar, peki Okan Buruk’a ne demeli.

O da maçtan sonraki basın toplantısında maçın teknik çözümlemesini ve değerlendirmesini yapacağı yerde Erden Timur’un açıklamalarına benzer minvalde hakemlere atıp tutuyor. Takım 10 kişi kalınca yapılması gerekenden yani neden temponun düşürülüp daha farklı bir oyun anlayışına geçilmediğinden söz etmiyor mesela. Ayrıca, saha kenarında hakem kararlarına karşı yaptığı tuhaf jestlerin oyuncuları gerginliğe, takımı da telaşa ve paniğe sürüklediğinin farkında değil belli ki…

Bu ülkede puan kayıplarının ardından hakem kararlarının arkasına sığınmak en kolayı, en kullanışlısı. Böyle yapınca hem yetersizliğini kamufle etmiş, hem sorumluluktan sıyrılmış, hem de fanatik taraftarların gönlünü fethedip onları konsolide etmiş oluyorsun…

Ne ala memleket!..