Ruhu özgür olana hekim denir: Şebnem Hoca
Fotoğraf: Burcu Yıldırım
Duyduk ki Şebnem Hoca’nın evi aranmış. Aramışlar, aramışlar ama Uluslarası Savaş Suçları Mahkemesi belgelerine ulaşamamışlar. Şaşırdık mı?
Bosna’ya zamanında birileri Türkiye’den silah göndermiş mi, sonra sevkiyatı kesmiş mi, envanterde var mıymış yok muymuş bilen bilir. Yerli, milli ve bir o kadar da resmi söz: “Tarihi tarihçilere bırakmak lazım” demek zorunda mıyız!
Ama Bosna’ya dair bizden doğru geleceğe de ışık tutacak yegane onur duyulası veri Şebnem Hoca ve arkadaşlarına dairdir. 1996 yılında Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, “Bosna’nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin” otopsi çalışmalarına katılmıştı Hocamız. Hasılı toplu katliamı kanıtlayan adli tıpçılar arasındaydı.
Şebnem Hoca’nın evinde örgüt kitabı bulunur mu? Elbette bulunur. Hangi örgüt mü? Misal, Birleşmiş Milletler Örgütü. 1999’da, Birleşmiş Milletler tarafından işkencenin saptanmasında uluslararası standart kılavuz olarak kabul edilen İstanbul Protokolü belgesinin yazarları arasında yer aldı; daha sonra, Protokol’ün uygulanmasına dair çeşitli ülkelerde eğitimler verdi Hoca’mız.
1998 yılında ülke tarihinde ilk kez karakolda ölüm sonrası işkence ile ölüme sebebiyetten polisler ceza aldı. Aydın’da görülen mahkemede duruşma salonu sivil ama silahlı polisler tarafından işgal edilmişti. Karar açıklandığında polisler içerideki basın mensupları ile az sayıdaki izleyiciye saldırdılar. Radikal Gazetesi Muhabiri Ahmet Şık ile Milliyet gazetesinden Mert yaralandılar, bir İHD gözlemcisinin ise saldırı sonrası barsakları delindi. Yetmedi cumhuriyet tarihinde ilk kez polisler topluca kentte yürüyüp rastgele tabelalara ve işyerlerine zarar verdiler. Mahkeme salonunda mahsur kalan avukatlar, işkencede öldürülen Baki Erdoğan’ın babası ve ben, savcı marifeti ile Aydın valisinin evinin bahçesine bırakıldık. Gerekçe o dönem günlerce farklı basın organlarında gündemde tutuldu: “Kentte tek güvenli yer olan valinin evinin bahçesine bırakıyoruz sizi.” İşte o kararda resmi adli rapora karşı yazılmış alternatif TTB adli raporunun altında Şebnem Hoca’nın imzası vardı. İzmir Tabip Odasını temsilen oradaydım, tarihin tanığıyım.
O dönemde de Hoca’ya saldırmakta gecikmediler.
Baki Erdoğan’ın işkencede öldüğünü tespit eden raporu düzenlendiği için yine devletin tepesinden gelen üçlü kararnameyle görevinden el çektirilmeye çalışıldı. 1999 yılında ise işkencede öldürülen Sendikacı Süleyman Yeter’in katillerinin yargılanmasını düzenlediği adli rapor ile sağladığında süreç benzerdi: Hoca’mızı “devlet düşmanı” ilan etmekte gecikmediler. Aynen bugün olduğu gibi.
Filistin’den İsrail’e, Bahreyn’den Diyarbakır’a, Sur’dan Bosna’ya nerede bir insan hakları ihlali ihtimali varsa Şebnem Hoca ikirciksiz, amasız oradaydı.
Muhafazakarından solcusuna, liberalinden sosyalistine nice tıp öğrencisi onu rol model alarak adli tıpçı oldular. Tanığıyım.
‘Manisalı çocuklar’ olarak zihnimize kazınan utanılası işkence günlerinde, işkenceye yer vermeyen resmi adli raporlara alternatif TTB adli raporunda yine onun imzası vardı. Ülke tarihinde ikinci kez polisler işkence bağlamında ceza almışlardı. O güne dair Radikal gazetesinin ilk sayfa sekiz sütun manşeti şöyleydi: “Bu cop hepimize”.
İşkence sistematik bir suç bu coğrafyada. Ve doğası gereği işkence ile mücadele eden bilim insanları ile demokratik kitle örgütleri sistematik olarak hedefte.
Çözüm demokraside, dayanışmada, insan kalabilmekte...
Şebnem Hoca hastane dört duvarı arasına hapsolmuş doktorluğu değil, yaşamın içinde hekimliği tercih ettiği için hedefte. Özeti bu dünyada ruhu özgür kalabilene hekim denir, gerisi doktorluğa mahpustur.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ( TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi, Adli Tıp Profesörü, Barış Akademisyeni, Yazar Şebnem Korur Fincancı bu coğrafyaya insanlığın bir emaneti. Hoca’mız yalnız değildir, onurumuzdur.
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29
- Tombul kentler tombul insanlar yaratır 16 Eylül 2024 04:55
- Barış belediyeciliği: Didim 09 Eylül 2024 04:02