28 Ekim 2022 04:54

Türkiye Yüzyılı: Hayal tacirliği ve gerçekler!

Türkiye Yüzyılı görseli

Fotoğraf: AKP

Paylaş

Bugün Ankara’da “Türkiye Yüzyılı” programını açıklayacak olan Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Erdoğan, yarın da “yerli ve milli otomobil” olarak propaganda ettiği TOGG’nin üretim tesisinin açılışını gerçekleştirecek.

Türkiye Yüzyılı programının "büyük yalanlar" üzerine kurulu halka hayal satmayı hedefleyen bir program olduğunu söylemek için Erdoğan’ın açıklamalarını beklemeye gerek yok. Çünkü Erdoğan’ın bugüne kadar söyledikleri ve ülkenin içinde bulunduğu durum, bu programın hayal satmanın ötesine gidemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor.

20 yıllık AKP-Erdoğan yönetiminin sonunda Türkiye, dünyada gelir dağılımının en kötü ve enflasyonun en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor.

İktidarın yayılmacı emelleri, cihatçı çetelerle iş birliği ve Kürt sorunundaki şiddet politikaları nedeniyle ülke, bölgedeki gerilim ve çatışmaların merkezlerinden biri haline gelmiş bulunuyor.

Türkiye’nin "hukukun üstünlüğü endeksi"ne göre dünyada 117. ve "demokrasi endeksi"ne göre ise 103. sırada olması, ülkedeki rejimi de açıklıyor.

Bu listeye AKP-Erdoğan iktidarı boyunca iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçiler, kadın cinayetleri, yasaklanan grevler, kapatılan gazete ve televizyonlar, tutuklu gazeteciler, yerlerine kayyum atanan belediyeler, cezaevlerindeki siyasetçiler vb. ile ilgili uzayıp giden başka listeler de eklenebilir.

İşte böylesi bir tablonun yaratıcısı iktidarın ve onun başının açıklayacağı bir programın büyük yalanlar ve onların üzerine inşa edilecek bir hayal satıcılığından öteye gidemeyeceği açıktır. Erdoğan, 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonları üzerinden cumhuriyetin yüzüncü, İstanbul’un fethinin beş yüzüncü ve Türklerin Anadolu’ya gelişlerinin bininci yılını “İhtişamlı geçmişin mirasçısı olma” iddiası üzerinden bu hayal satıcılığının araçları haline getiriyor. Bu hayali canlı tutmak için de her biri ülkenin çehresini değiştirme iddiasıyla sunulan ama bir süre sonra unutulan “çılgın proje”leri, “büyük müjde”leri ardı sıra açıklıyor.

Bunların sonuncusu TOGG. “60 yıllık rüya” olarak sunulan ve “ilk yerli ve milli otomobil” olarak pazarlanan TOGG’nin üretim tesisinin açılışı, cumhuriyetin 99. kuruluş yıl dönümü olan 29 Ekim’de Erdoğan tarafından gerçekleştirilecek.

Açılış törenine Kılıçdaroğlu ve Akşener gibi muhalefet liderlerini davet eden Erdoğan, TOGG’yi her durumda kendisinin kazanacağı bir siyasi manevranın aracı olarak da kullanmak istiyor. Çünkü muhalefet liderlerinin törene katılması, Erdoğan’ın başarısını kabullenme olarak anlam kazanacak ama katılmamaları durumunda ise, milli başarıyı hazmedememeleri biçiminde propaganda edilecek.

TOGG’nin ne kadar “yerli ve milli” olduğunu üretime geçiş aşamasında yaptığı açıklama ile CEO’su Gürcan Karakaş ortaya koyuyordu: “Aracın elektrikli motoru için Bosch ile görüşüyoruz. Aracın bataryası için Çin ağırlıklı 6 firma ile gizlilik sözleşmesi imzaladık. Bunlardan biri ile anlaşacağız. Araç entegrasyonu konusunda teknoloji partneri olarak Alman mühendislik firması EDAG’ı seçtik. Myra, İngiltere’nin kabul gördüğü, özellikle mekanik akşamlarda şasi sistemleri konusunda partnerlerimizden birisi. Tasarım için İtalyanlarla anlaştık.”

Bu açıklama sadece “yerlilik ve millilik” iddiası karşısında emperyalistlere bağımlılık ve onların tekelleriyle iş birliği gerçeğini ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Yoksa Türkiye’nin büyük kapitalistleri kendi otomobillerini üretse ne olacak! Dünyada büyük emperyalist ülkeler bir tarafa Ukrayna, Tunus, Çekya, Romanya, Meksika, Brezilya, Malezya, İran gibi ülkeler de kendi otomobillerini üreten ülkeler arasında yer alıyor. Ama bu ülkeler otomobil ürettiler diye ne “yüzyılın efendisi” oldular ve ne de o ülkelerin işçi ve emekçilerinin kaderleri değişti.

Mesela TOGG’nin fiyatının 900 bin ile 1 milyon arasında olması bekleniyormuş. Bu durumda bir asgari ücretlinin bir TOGG alabilmesi için yaklaşık 15 yıl boyunca hiçbir şey yemeden içmeden maaşını biriktirmesi gerekiyor!

Yani daha üretime başlamadan TOGG’nin üretiminden kimin payına neyin düştüğü de belli oluyor: TOGG’nin kârı iktidardan her türlü destek ve teşviki alarak işçilerin emeğini sömürecek patronlara, “yerli ve milli otomobilimiz” ile övünmek de biz işçi-emekçilere düşüyor!

Türkiye Yüzyılı programı için yeni bir logo da hazırlayan Erdoğan iktidarının bizi nasıl bir yüzyıla hazırladığını ise, AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal açıklıyor: “Maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir.”

Her fırsatta 2. Abdülhamit’e özendiğini ortaya koyan Erdoğan iktidarı; yeni yüzyılda demokrasinin, düşünce ve basın özgürlüğünün, laikliğin adının bile geçmeyeceği bir rejim hayal ediyor.

Erdoğan hayal tacirliği yaparken Amasra’da 41 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin üstünün örtülmesi, TTB ve Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın hedefe konması, eş zamanlı olarak Kürt gazetecilere operasyon yapılması, bu rejimin gerçek yüzünü açığa vuruyor.

Cumhuriyetin 99. yılında işçi sınıfı ve emekçilere karşı sermayeden, demokrasiye karşı istibdattan, laikliği karşı halifelikten yana bir rejim, ülkenin yeni yüzyılını da çalmak istiyor. Bu nedenle bugün işçi sınıfı ve halkların kendi cumhuriyetlerini savunmak; eşit haklar temelinde laik-demokratik bir gelecek ve insanca yaşam mücadelesinden geçiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa