30 Ekim 2022

Türk sinemasında ölüm ve intihar

Fotoğraf: Kişisel arşiv

’70’li 80’li yıllarda sinema kitapları çok basılmaz ve basılan satılmazken ’90’lardan sonra birçok yayınevi tarafından basılmaya, okunmaya başlandığı söyleyebiliriz. Bunda sinema okullarının, öğrencilerinin, akademisyenlerin ve sinemaya ilginin çoğalmasının payı büyük.

Yine eskiden lisans ve doktora tezleri hazırlayanda ve okulda kalırdı. İnternetin, paylaşım alanlarının olmadığı yıllarda ulaşmak, okumaz zordu. ’90’lardan itibaren akademisyenlerin de sinema kitapları yayımlamaya başlaması, tezlerin kitaplaşması sinema yazınına önemli katkı sağladı. Atıl Ant Afa Yayınları’nda, Erdal Sivas Evrensel Sinema Kitaplığı’nda (Es Yayınları) Osman Akınhay Agora Kitaplığı’ında çok önemli sinema kitapları yayımladılar. Ayrıca Doruk Yayınları, Urzeni, Artemis, Phoenix, Kalkedon, Klaros ve daha birçok yayınevi değerli sinema kitapları yayımlamayı sürdürüyor.

Geçtiğimiz günlerde Urzeni Yayınevi Türk sineması üzerine Cangül Akdaş’ın iki önemli ve değerli tez çalışmasını kitap olarak yayımladı. İlki “Türk Sinemasında Ölüm” (haziran 2022), diğeri “Türk Sinemasında İntihar" (eylül 2022). İki çalışma da zengin içeriklere sahip, çok emek ve zaman verilmiş çalışmalar. Cangül Akdaş 1989 doğumlu genç bir akademisyen. Lisansını Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Sinema ve Televizyon Bölümünde bölüm birincisi olarak tamamlamış. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Televizyon Sinema Ana Bilim Dalında Prof. Dr. F. Neşe Kaplan İlhan’ın danışmanlığında “Ölüm Kavramı ve 90 Sonrası Türk Filmlerinde Ölüm Temasına Eleştirel Bakış” teziyle tamamlamış. Doktora eğitimini de İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Televizyon Sinema Ana Bilim Dalında Prof. Dr.  Seçkin Özmen danışmanlığında “İntiharın Yeniden İnşasında Türk Sineması (1980-2015) başlıklı teziyle tamamlamış. 2015-2017 yılları arasında İstanbul Gelişim Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümünde, 2017-2019 yılları arasında da İstanbul Kültür Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışmış. Birçok ulusal ve uluslararası dergilerde makaleler yayımlayan Cangül Akdaş dergilerde “Türk sinemasında ölüm ve intihar konulu çalışmalarda bulunmuş.

TÜRK SİNEMASINDA ÖLÜM

“Yazar, Türkiye'nin ’90 sonrası toplumsal koşullarını da dikkate alarak, ölüm olgusunun filmlerde biçim ve içerik olarak nasıl temsil edildiğini örneklem filmlerle tartışmış ve Türk sinemasının ölüm fenomenini ele alışına ilişkin genel bir çerçeve sunmuştur. Son olarak, “Akrebin Yolculuğu”, “Orada” ve “Daire” filmlerini göstergebilimsel yöntemle derinlemesine analiz eden yazar; Türk toplumunun ölüm karşısında geliştirdiği tutum ve davranışları; toplumun aynası olan sinemadaki iz düşümünde somutlaştırmıştır. Sinema ve iletişim bilimleri alanına özgün bir katkı sunan bu kitap; başta sosyoloji ve psikoloji olmak üzere, sosyal bilimler alanındaki çalışmalara referans teşkil edecek niteliktedir. Okurunu disiplinler arası düşünmeye zorlayan kitap, ölüme dair çağrışımlar uyandırır.” (Prof. Dr. F. Neşe Kaplan)

“Türk Sinemasında Ölüm” kitabı 1990 sonrası Türk sinemasında ölüm olgusunun nasıl ele alındığına ilişkin kapsamlı bir araştırmayı içeriyor. Çok sayıda alt başlığı olan kitap üç başlıktan oluşuyor. Birinci bölümde ölüm kavramı işleniyor; “Tarihsel süreçte ölüm ve ölüm ötesi hayat anlayışları.” İkinci bölüm başlığı “90 sonrası Türk sinemasına ölüm kavramının yansımaları.” Üçüncü bölümde de “Akrebin Yolculuğu”, “Orada” ve “Daire” filmlerinde ölüm kavramının eleştirel metodoloji çerçevesinde göstergebilimsel yöntemle incelemesi yapılıyor.

İNTİHAR

Kitabın arka kapağında “1980-2015 dönemi Türk sinemasında intihar olgusunun egemen ideoloji perspektifinde nasıl yeniden inşa edildiğini, sosyopsikolojik yaklaşım ve yorumsamacı yöntemle inceleme amacı taşımaktadır. İntihar olgusu çok perspektifli bir okuma gerektirdiğinden kitapta öncelikle intiharın tarihsel süreç içerisinde sosyoloji psikoloji felsefe ve din alanında nasıl bir değişim sergilediği aktarılmıştır. Daha sonra ise sosyolojik zeminde intihar olgusunu tartışabilmek amacıyla Türkiye’de yaşanan toplumsal travmalara ve sosyoloji alanında yapılan intihar konulu çalışmalara yer verilmiştir.

Kitapta intiharın gerçek ve kurmaca dünyasındaki izleri sürülerek egemen ideolojinin medya ve edebi metinler aracılığıyla intihar söylemlerini yinelediği görülmüştür. Bu doğrultuda egemen ideolojinin bireyin yalnız psikolojik durumunu mercek altına alarak toplum içerisindeki sosyolojik konumunu görmezden geldiği tespit edilmiştir. Egemen ideolojinin aksine intiharın ancak sosyopsikolojik eksende ele alınmasıyla bütüncül değerlendirmenin mümkün olabildiği belirtilmiştir. Elde edilen bilgi ve bulgulardan hareketle gerçek yaşam öykülerinden gazete haberinden ya da edebi metinlerden yola çıkılarak Türk sinemasında yeniden inşa edilen intihar konulu filmlerde karakterlerin filmsel ve zaman ve mekanda içinde bulunduğu sosyolojik koşullardan psikolojik olarak nasıl etkilendiği Türk sinemasında intiharın egemen ideoloji perspektifinde nasıl yinelendiği ve intihar eyleminin film metninin ardında saklanan sosyopsikolojik gerçeklerin niteliği tartışılmıştır” cümleleri yer alıyor.

Oldukça kapsamlı bir çalışma olan kitap (664 sayfa) yine çok sayıda alt başlığı olan üç ana bölümden, sonuç ve tartışma bölümüyle, eklerden oluşuyor. Birinci bölümde “İntiharın toplumsal tarihi” ele alınıyor. İkinci bölüm başlığı “1980 sonrası Türkiye’de intihar olgusunu yeniden inşa eden metinler.” Üçüncü bölümde ise İntiharın yeniden inşasında sinema metinlerine yer veriliyor.

Böyle başarılı çalışmalar yapan bir akademisyen, araştırmacı yazarın yeni çalışmalarla bize önemli katkılar sunmayı sürdüreceğini düşünüyor ve bekliyorum.

Böyle kapsamlı ve değerli kitapları yayımladığı için Urzeni Yayınevi’ni de kutluyor ve alkışlıyorum.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et