31 Ekim 2022 04:15

Katar 2022’ye doğru: Satın alınan kupa -1

Katar'ın dünyaca ünlü spor tesisi Aspire Academy

Katar'ın dünyaca ünlü spor tesisi Aspire Academy|Fotoğraf: km2bp/Wikimedia Commons(CC BY-SA 4.0)

Paylaş

2 Aralık 2010… FIFA Başkanı Sepp Blatter, Katar’ın 2022 Dünya Kupası’nın ev sahibi seçildiğini ilan eden zarfı açtığında salon suçlu doluydu. FIFA’nın 24 kişilik icra komitesinden Nijeryalı Amos Adamu ve Tahitili Reynald Temarii Sunday Times tarafından rüşvet isterken suçüstü yakalanmış, oylama öncesinde görevden uzaklaştırılmıştı. Bunlar dışında Blatter ve UEFA Başkanı Michel Platini dahil sürecin içinde olup adı rüşvetle anılmayan yönetici sayısı çok azdı. Issa Hayatou, Chuck Blazer, Jack Warner, Ricardo Teixeira, Nicolas Leoz, Jacques Anouma… Hepsi FIFA’nın sözde “arınma” yıllarında ceza aldı. Dönemin FIFA Başkanı Adayı ve Asya Futbol Federasyonu Başkanı Katarlı Muhammed bin Hammam’ı da unutmayalım tabii. Adaylık sürecini yöneten kişi olarak o salonun en mutlusu ve muhtemelen en suçlusuydu! Ancak ayyuka çıkan iddialara, verilen cezalara ve sonsuza kadar lekelenen kariyerlere rağmen geri dönüş yoktu. Katar, Dünya Kupası’nı satın almıştı ve işin aslı futbolu yönetenler arasında kimse, doğru dürüst bir futbol geleneği olmayan, 1.7 milyon nüfuslu bu küçük emirliğin bunu yapabilmesine şaşırmamıştı. Peki neden?

***

1995’te Hamed bin Halife es-Sani, hovarda babası Şeyh Halife bin Hamed es-Sani İsviçre Alplerinde fink atarken kansız bir saray darbesiyle yönetimi ele geçirdi. Katar, 1970’lerden itibaren yeni keşfedilmiş gaz rezervleriyle müthiş bir gelir elde etmeye başlamıştı. ’90’ların başında Körfez Savaşı’nda ABD’nin yanında yer almış, ABD’nin bölgede devam eden hırslarına yancı olabileceğini kanıtlamıştı. Ancak bu jeopolitik avantajları politik güce dönüştürecek, Katar’ı güçlü komşuları BAE ve Suudi Arabistan’dan ayrıştırabilecek bir vizyon yoktu. Lider değişikliğini meşru kılan bu vizyonun ilanı oldu.

Yeni Emir, koltuğa oturur oturmaz 2 güçlü adım attı. İlk olarak Enformasyon Bakanlığı kapatıldı, doğrudan denetime ve sansüre dayanan geleneksel medya sistemi, Batılı standartlara yakın Al Jazeera projesiyle lağvedildi. İkinci olarak el Udeyd Hava Üssü inşa edildi ve burası ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığının (CENTCOM) bölgedeki en büyük üssü oldu. Katar’ın bolca “yumuşak güç” kullanımı içeren bölgesel güç haline gelme projesinin 3. ayağı spordu. BAE’nin başarılı at yarışı, golf ve tenis turnuvalarıyla elde ettiği prestijin benzeri hedefleniyordu ama projenin merkezinde dünyanın en popüler sporu, futbol vardı. Merdivenlerden planlı ama hızlı bir şekilde çıkılacaktı: Katar, dünya yıldızlarının forma giydiği, şöhretli isimlerin hocalık yaptığı, maaşların şişkin olduğu bir lig olarak adını duyuracak... Ortadoğu, Afrika ve Asya’nın yeteneklerini bünyesinde toplayan bölgesel bir cazibe merkezi olarak öne çıkacak… Yeri geldiğinde bu isimleri ülke vatandaşlığına alarak milli takımına katacak nihayetinde dünya kupasına katılma hakkını elde edecekti. Nasıl ki Al Jazeera, Katar’ın medyadaki “yumuşak güç” üssü ise 2004’te Doha’da inşa edilen muazzam ASPIRE Academy de sporda bu işlevi görecekti. Marcel Desailly, Pep Guardiola, Ronald de Boer, Gabriel Batistuta gibi isimler bu amaçla Katar’a getirilen eski yıldızlar arasındaydı. 2004’te bu sistem milli takıma taşınmak istendi ve o dönem Almanya’da leblebi gibi gol atan ama Katar’la bağı bulunmayan Brezilyalı Ailton, yaklaşık 1.5 milyon avro karşılığında milli takıma transfer edilmek istendi. FIFA devreye girdi ve milli takıma uygunluk kriterlerini belirleyen yasayı değiştirerek Ailton’un dünya kupası hayalini suya düşürdü. Bu, ASPIRE’ın önemini artırdı. Katar, başta Afrika olmak üzere dünyanın yoksul coğrafyalarından yetenekli sporcuları ASPIRE’da ağırlıyor, onlara Katarlı olma zorunluluğu dayatmadan kendilerini geliştirme imkanı sunuyordu. Bu, Avrupa’da kariyer kovalayabilmek için insan kaçakçılarıyla dahi muhatap olan pek çok Afrikalı genç için çok daha güvenli bir ortamdı. Neticede içlerinde Katar vatandaşı olmayı tercih edenler de oluyordu. ASPIRE, Katar için tam bir kazan/kazan stratejisiydi. Ama yeterli olmadı. Katar, bölgesel rakibi İran’a yenilerek 2006 Dünya Kupası hayallerine veda etti. Doha’da düzenlenen ve Katar’ın yıllardır yaptığı yatırımın simgesi olması beklenen 2006 Asya Oyunları’nın adı ise organizasyon skandalları, korkunç hava koşulları, yağmur ve Güney Koreli binici Kim Hyung-chil’in vefatıyla “Ölüm Oyunları”na çıktı. Bu başarısızlıklardan sonra Katar, spordaki hedeflerine ulaşabilmek için daha sert oynamaya karar verdi.

NOT: James Montague, Katar 2022 vesilesiyle “When Friday Comes” kitabını güncelleyerek yeniden yayımladı. Bu seri boyunca Montague’nin yazdıklarından da faydalanmaya çalışacağız.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa