2 Kasım 2022

Toplumsal muhalefeti ve sivil toplumu öldürmek

Fotoğraf: Burcu Yıldırım

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Evrensel Gazetesi yazarı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı geçtiğimiz hafta gözaltına alındı ve ardından da tutuklandı. Hem gözaltına alınış biçimine hem de tutuklu yargılanmasına tepkiler şu günlerde hâlâ devam ediyor ve umarım bu itirazlar Fincancı özgürlüğüne kavuşana kadar artarak devam eder. Zira hepinizin malumu, gözaltına alınması da tutuklanması da hukukun değil, siyasi iradenin kararı. Hukukçular zihni bulanık olanların bu konudaki düşüncelerini netleştirmelerini mümkün kılacak sarihlikte açıklamaları zaten yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Benim burada dikkat çekmek istediğim, iktidarın Şebnem Korur Fincancı üzerinden asıl yapmak istediği.

Türkiye’de bir süredir sıklıkla toplumsal muhalefetin siyasal muhalefetin önünde olduğuna dair değerlendirmeler yapılıyor. Bu tür analizleri yapmak için öyle bilim insanı ve hatta sosyal bilimci olmaya falan gerek yok. Durum apaçık ortada. Siyasal muhalefet ya da bir diğer anlatımla siyasal parti muhalefeti bir adım ileri iki adım geri yapıp ne yöne seyredeceğini bilmezken -sıkça da sağa çark ederken-, toplumsal muhalefet daha kararlı adımlarla ve ne istediğini bilerek -zaman zaman da olsa- sesini yükseltiyor. Nitekim örneğin kadın hareketi ve örgütleri önemli direnişlere ve başarılara imza attı. Bazı meslek odaları da bazı meselelerin ısrarlı birer takipçisi. Mimar ve mühendis odaları ve onun çatı örgütü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) özellikle iktidar ve yandaşlarının çevre, kıyı ve yaşam alanlarını talanını ifşa etme ve bu talanın hukuki takibini yapma konusunda oldukça başarılı. Tabip odaları ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) hükümetin salgın politikalarının önemli bir takipçisi ve baskı örgütüydü, hala da öyle. Başka birçok konuda olduğu gibi.

Cumhurbaşkanının ve ortağının da uzunca bir süredir bazı meslek odalarına ve her şeye rağmen sesini çıkarmaya ve hak mücadelesine devam eden örgütlere tahammülleri olmadığını bizzat kendi açıklamalarından biliyoruz. Her ikisi de konuşmalarında bu örgütleri sık sık hedef gösteriyorlar. Barolar Birliği ve Metin Feyzioğlu “sorununu” nasıl kendileri için sorun olmaktan çıkardıkları ve Feyzioğlu’nu biat ettirdikleri malum. Her şey gözlerimizin önünde cereyan etti. Feyzioğlu örneği bize, biatın sonunun büyükelçilik olduğunu, Fincancı örneği ise biat etmemenin sonunun hedef haline gelme ve mahpusluk olduğunu gösterdi.

Ülkede geriye biat etmeyen sadece birkaç örgüt kaldı. TTB bunların başında geliyor. Zaten o yüzden de hedefte. Mesela sendikaların çoğu gibi ölü taklidi yapsa ondan kıymetlisi olmayacak ama yapmıyor, boyun eğmiyor işte. Meslek onuruna ve halk sağlığına sahip çıkmaya devam ediyor. TTB’nin biat etmediğini gördükçe de iktidarın kini büyüyor. Şebnem Korur Fincancı’yı bugün hapse atan, diğer merkez konseyi üyelerinin görevden alınması için düğmeye bastıran tam da bu kin zaten. Fincancı ve TTB vakası aslında biat etmeyenin başını ezme ve toplumsal muhalefeti öldürme operasyonu. Bunu görüp amasız ve fakatsız Şebnem Korur Fincancı’nın özgürlüğünü ve TTB’yi savunmak ise, aynı zamanda sivil toplumu ve toplumsal muhalefeti yaşatma mücadelesi vermek demek. Bugün bunu idrak edemezsek yarın çok geç olacak ve nefessiz kalacağız…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Palavra çöktü

Palavra çöktü

Merkez Bankası, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini, daha yılın ilk sunumunda yüzde 21'den yüzde 24'e yükseltti. Enflasyonu düşürme bahanesiyle 20 aydır ücret ve maaşlara saldıran ekonomi yönetiminin hiçbir öngörüsü gerçekleşmedi. Enflasyonun temel sebebinin iç talep ve ‘ücret artışları’ olduğu palavrası tamamen çöktü.

2025’te asgari ücrete yüzde 30 zam

Memur ve emeklilere yüzde 11.54 zam

İşçi emeklilerine yüzde 15.75 zam

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et