05 Kasım 2022 04:33

Kara paraya karşı mücadelede Ankara’da doğru söyleyip Londra’da şaşmamak için…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İngiltere'deki temaslarının ikinci gününde yatırım şirketi Blenheim Chalcot'ı ziyaret ederek Kıdemli Danışman Richard Broyd'un eşliğinde kampüsü gezdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İngiltere'deki temaslarının ikinci gününde yatırım şirketi Blenheim Chalcot'ı ziyaret ederek Kıdemli Danışman Richard Broyd'un (solda) eşliğinde kampüsü gezdi. | Fotoğraf: AA

Paylaş

Cumhuriyetin 99. yıl kutlamaları etrafında yapılan girişimlerle bağlantılı tartışmalarla Erdoğan ve partisi, hatta Cumhur İttifakı ile 6’lı masa partileri için bir “varlık yokluk” sorununa dönüşen seçim sürecinin birleşmesi, günlük polemiklerle “tarihsel” tartışmaları iç içe geçirdi.

  • Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal bir güvence getirilme amaçlı yasa teklifi girişimine Erdoğan’ın “Yasa yetemez anayasa değişikliği” yapalım diyerek el yükseltmesi,
  • Erdoğan’ın cumhuriyetin yüzüncü yılına giderken, “Türkiye Yüzyılı” adında, içinde hiçbir ciddi vaat olmayan manifestosunu bir şova dönüştürmesi, bu şova daha önce iktidarın etkinliklere çağırmadığı tanınmış “muhalif” denilen gazetecilerin “misafir” olarak çağrılması,
  • Polislerin mezuniyet töreninde polis bandosu tarafından AKP’nin “seçim şarkısı” olarak belirlen şarkıyı çalınması,
  • RTÜK’ün, Sağlık Bakanlığının “sağlık turizmi” amaçlı olduğu iddia edilen ama açıkça AKP propagandası olan bir videonun tüm radyo ve televizyonlarda parasız ve zorunlu olarak yayımlanması için karar alması,
  • Muhalefet partilerinin selam vermesini bile terörle iş birliği yapmalarının kanıtı olarak gösterip ortalığı toz dumana boğan AKP’nin anayasa değişikliği için destek istemek için HDP’ye gitmesi… gibi girişimler son birkaç hafta içinde siyasi gündemi belirlemede Erdoğan’a ve partisine bir üstünlük sağlıyor görünse de Kılıçdaroğlu’nun “kara para” ve “uyuşturucu” üstünden açtığı gündemin Erdoğan ve AKP’ye, gündem belirlemenin çok ötesinde yanıt vermesi çok zor sorular ve önemli sorunlarla karşı karşıya bırakması da sürpriz olmayacaktır.

KILIÇDAROĞLU ‘ÇIPLAK KRAL’IN EN MAHREM YERLERİNİ İŞARET ETTİ!

Erdoğan ve partisi devletin imkanlarını seferber edip kendi propagandaları için kullanmakta sınır tanımayan girişimler yaparken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Kasım günü bir video yayımladı.

İktidarın, Türkiye’ye giren kara paraya göz yumduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da “Breaking Bad Süleyman ülkenin çocuklarının zehirlenmesine göz yummuştur” diyerek suçladı.

Kılıçdaroğlu; “İktidarda kalmak için çok kirli bir oyuna girdiler. Her türlü kara paranın ülkeye girmesine göz yumdular. ‘Getir, nereden getirirsen getir. Kaynağını sormayacağım’ dediler. Bu kirli parayı, yani milyar dolarları, yani uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığının finansmanında kullandılar… Sonuç: Dünyanın her köşesinden ne kadar uyuşturucu baronu varsa paralarıyla birlikte İstanbul’a geldiler ve yerleştiler… Bütün vatandaşlara, annelere babalara sözüm var: Türkiye’yi bu kirli oyunların tamamen dışına çıkartacağız. Gençlerimizi onların elinden kurtaracağız.” diyerek başta bu alandaki gelişmeleri yakından izleyen gerçeğin peşinde koşan gazeteciler olmak üzere ülkedeki gelişmeleri az çok izleyen herkesin çeşitli yönleriyle gördüğü gerçekleri yüksek sesle ifade etti. Böylece Kılıçdaroğlu, popüler ifadesiyle “Kral çıplak” demekle kalmadı, kralın en mahrem yerlerinin üstüne özenle örtülmüş örtüyü de çekip aldı!

Erdoğan ve Soylu’dan başlayarak iktidar sözcülerinin Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları karşısında zıp zıp zıplamalarının nedeni de bu.

DEMEK Kİ SANSÜR YASASI BUNUN İÇİN GEREKLİYMİŞ!

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vicdansıza bak! Bu ne akıl yahu. Uyuşturucudan cari açık kapatıyormuşuz olur mu?​” diyerek, klasik tepkisini verirken bakanı Soylu ise, suçlananın kendisi değil de polis ve jandarma olduğunu öne çıkararak; Jandarma Genel Komutanı ve Emniyet Genel Müdürüne “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” iddiasıyla Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusu yaptırdı. Tabii ağzına geleni de söylemeyi ihmal etmeden!

Suç duyurularının gerekçesi olarak öne sürülen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiası elbette herkese, 13 Ekim 2022’de TBMM’de kabul edilip 18 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “sansür yasası”nın 29. maddesini hatırlattı.

Böylece sansür yasasıyla ilgili hakkında suç duyurusunda bulunulan ilk kişi olan Kılıçdaroğlu, eğer savcılar daha önce başka kişiler hakkında bu maddeden soruşturma açmazsa bu yasadan hakkında ilk soruşturma açılacak kişi de olacak görünüyor!

Uyuşturucu sorunu, sadece Türkiye’nin bir kara para cenneti ve iktidarın ekonomik politikalarını teşhiri yanında, bunlardan da önemli olarak uyuşturucu kullanma yaşının 10’a kadar düşmüş olması gibi büyük bir sosyal bir sorun olması nedeniyle seçimde gündemden düşürülmeden konuşulması, mücadele edilmesi gereken bir sorundur.

LONDRA’DAN GELECEK PARA ‘TEMİZ PARA’ MI?

Eğer muhalefet ve bu mücadelenin önünde yer alan, gerçeğin peşinde koşan gazeteciler ve siyasi güçler bu sorunun, seçimin hay huyu içinde gündemden düşürülmesine izin vermezlerse seçim süreci iktidarın “varlık barışı” etrafında şekillenen ekonomik politikasının karanlık yüzünün teşhirini kolaylaştıracağı gibi uyuşturucuya karşı mücadele konusunda kamuoyunun aydınlatılmasında önemli bir vesile olabilecektir.

Yukarıdaki açıklamasının hemen sonrasında Londra’ya giden Kılıçdaroğlu, gitme gerekçelerinden birisinin “Türkiye’ye temiz para getirtmek” olduğunu söylüyor.

Sanki kapitalizm çağında “temiz para” varmış gibi!

Tersine paranın hamuru emekçilerin kanı, teriyle yoğurulmuştur. Şimdi yeri geldiğinde söylense de bir zamanlar sıkça tekrarlanan, “Banka soymaktan daha büyük bir suç varsa o da banka kurmaktır” diye bir deyim vardı!

Bu yüzden de Londra’ bankerlerinin dünyasından gelecek paranın yasal olması, kapitalist kollarda meşru yollardan kazanılmış görülüyor olması onun “temiz para” olacağı anlamına gelmemektedir.

Bu yüzden söylediklerimizin çelişmemesi için sadece kara para değil emperyalist finans kuruluşlarının yasalarla yıkanmış ama gerçekte temiz olmayan parasına da hayır diyebilen halkçı bir ekonomiyi savunmak, seçim çalışmasını da bunun üstünden yürütmek gerekmektedir.

Aksi halde Ankara’da doğru söyleyip Londra’da şaşırılır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa