Karanlık ve aydınlık
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/211478.jpg)
Arşiv | Fotoğraf: Pixabay
Karanlık ve aydınlık zamanlardan geçmekteyiz. Karanlıktan kastımız baskı uygulamaları, sessiz toplum yaratma düşünceleri. Karanlık bağrında aydınlık da taşıyor. Görmek gerekiyor. Beş altı örnek şahsen benim böyle düşünmeme sebep oluyor. Umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini düşünüyorum. Şöyle örneklere tanık oluyoruz:
1) İnsan hakları savunucusu bir bilim insanı, adli tıp uzmanı bir profesör olan Şebnem Korur Fincancı Hoca’ya açıkladığı düşünceleri nedeniyle bir kampanya eşliğinde linç uygulandı. Aynı anda Türk Tabipleri Birliğine uzandı karanlık. Şebnem Hoca’nın tavrı önemliydi ve beklendiği gibi, mücadeleye dair iyimser ve kararlılık ifadeleri taşıyordu. Umutla…
2) Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Selçuk Kozağaçlı ve arkadaşları Avukat Oya Aslan ve Barkın Timtik’in de 7-8-9-10-11 Kasım’da Silivri’de “Konuşamayanlar İçin Vekaleten” dediklerini ve çok uzun süredir devam eden karanlık baskısına karşı mücadelelerini biliyoruz. Evet, mücadele ediyorlar ve çağrıda bulunuyorlar. Cesaretle …
3) Kürt gazetecilerin karşılaştığı muamele de zihinlerdedir. İhlalleri görmeyin, duyurmayın dedikleri insanlar daha önce haziran ayında gözaltında tutulan ve tutuklanan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Başkanı Serdar Altan dahil 16 gazeteci gibi (Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şahin, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Remziye Temel, Safiye Alagaş, Suat Doğuhan ve Zeynel Abidin Bulut ), geçen hafta ekim ayının son haftasında 9 gazeteci daha (MA Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, MA Muhabirleri Berivan Altan, Deniz Nazlım, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli, Emrullah Acar ile JİNNEWS Muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer) gözaltına alındı ve tutuklandı. Onlar Voltaire’nin tavsiyesinin gereğini yerine getirmişler. Voltaire, “İnsan hakları için ne yapabiliriz?” sorusuna “İnsanların bilmesini sağlayın” cevabını vermişti. İnsan hakları için yapılması gerekeni yaptıkları için cezalandırılıyorlar. Özgürlüğünden yoksun bırakmak, bir an bile olsa yoksun bırakmak, cezalandırmaktır. Gazeteciler, hakikat peşinde koşacaklarına dair mesajlar veriyorlar.
4) Gezi davası karanlığın başka bir yüzü. Bu davada tutuksuz yargılanan Osman Kavala aniden Gezi direnişlerinin örgütleyicisi, darbe kalkışanı sayıldı; tutuksuz yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu suçtan ilk kez tutuklandı hükümle birlikte ve kendisi gibi insan hakları, kent, kentli hakları savunucusu Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi de 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı ve hükümle birlikte haklarında tutuklama kararı verildi. Onlar, Gezi’nin özgürlük rüzgarının taşıyıcısıydılar.
5)Kobani’de İŞİD’e karşı direniş günlerinde Türkiye’de meydana gelen olaylar için HDP’li siyasetçilerin Ankara Sincan Cezaevi kampüsünde yargılandığı HDP davasında, tek bir şiddet eylemine katılmadıkları ve şiddeti teşvik etmedikleri halde başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP’li siyasetçilerin yargılanması da HDP hakkında kapatma davası açılması da ilginç. Karanlığın tonları değişik. Araçları değişik. Bombalama, öldürme, itibar suikastları, soruşturma ve davalar açılması, gözaltı ve tutuklamalar ve medya yoluyla paralel yargılama süreçlerini işletme gibi yöntemler uygulanıyor. Kobani davasında HDP’liler, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümüne vurgu yapılıyorlar.
Çok sayıda soruşturma ve davalardan söz edebiliriz. Bir de elbette KHK zulmünden. Devam eden bir süreç. Zifiri karanlık bir süreç. Tek bir örnek daha verebiliriz.
Barış Akademisyenleri Anayasa Mahkemesi kararıyla beraat ettiler ama a) Tek bir barış akademisyeni hakkında OHAL Komisyonu göreve iade kararı vermedi. b) Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tek bir idare mahkemesi, tek bir barış akademisyeni için dahi göreve iade kararı vermedi.
Türkiye bir hukuk devletidir!
Evrensel'i Takip Et