"Polonya provokasyonu"nun manidar zamanlaması
Fotoğraf: AA
Dünya basını üç gündür Ukrayna’dan atılan, Polonya’nın sınır köyü Przewodów’a düşen ve iki kişinin hayatına mal olan roketleri tartışıyor. İlk saatlerde roketlerin Rus yapımı olduğu, dolayısıyla Rusya’dan atıldığı yönünde yayılan haber Polonya’yı alarma geçirdi. Ulusal Güvenlik Komitesi acil toplanıp durum değerlendirmesi yaparken, Rusya’ya haddini bildirme çağrısı yapanlar da oldu. Bu nedenle önce NATO’nun 4. maddesi’nin devreye konulması talep edildi.
Avrupa başkentlerinde roketler konusunda tavır belirleme, NATO’yu göreve çağırma trafiğinin yapıldığı sırada, ABD Başkanı Joe Biden, katıldığı G20 zirvesinde, roketlerin Rusya’ya ait olmadığını söyleyerek tartışmalara noktayı koydu. Biden’ın açıklamasında Ukrayna’nın elinde eski Sovyet yapımı S-300’lerin olduğu, atılanların bunlar olabileceği de belirtiliyordu.
Anlaşılan o ki; Rusya’nın Ukrayna’ya yaklaşık 90 roket gönderdiği saatlerde, karambolü fırsat bilen Ukrayna ordusu elindeki iki raketi Polonya’ya doğru gönderdi. Roketler atılırken kılıf hazırlama gereği dahi görmediler. Ne de olsa savaşta önce gerçekler ölüyor.
Önceki gün konuyu ayrıntılı analiz eden Süddeutsche Zeitung, S-300’ün menzilinin en fazla 200 km olduğunu, atanların önce bunu hesaplaması gerektiğine dikkat çekiyor. Rusya’nın S-300’leri konumlandırdığı Kırım ile Przewodow köyü arasındaki mesafe tam 900 km.
En önemlisi de bölgede uçuş yapan bir NATO uçağı, roketlerin nereden atıldığını kaydetmiş, bilgileri NATO ve Polonya’ya iletmiş. Biden’ın açıklaması asıl olarak bu bilgiye dayanıyor. Başından beri NATO’nun savaşa dahil olmasını istemeyen Biden, böylece provokasyonun büyük savaşa dönüşmesinin önüne geçti. Bunu yapmasının nedenleri var elbette. Yoksa yalana sarılıp Rusya’nın ne dediğine bakmadan savaş hazırlıklarına da başlayabilirdi.
Roketlerin Ukrayna’dan atıldığı kesinleştiğinde, NATO’nun normal koşullarda üyesi Polonya’yı vuran Ukrayna’ya karşı 5. madde’yi devreye koyması gerekiyordu. Ancak NATO’nun Ukrayna’ya karşı harekete geçmesini beklemek hayal.
Tabloya bakıldığında roketlerin NATO’yu sıcak savaşa dahil etmek isteyen Ukrayna içindeki savaş yanlıları tarafından atıldığı tezi doğal olarak öne çıkıyor. Ancak, içeride savaş yanlılarının elini zayıflatmak için de böyle bir amatör “Polonya provokasyonu” yapılmış olabilir.
Zamanlaması ise gerçekten manidar.
Rusya’nın kısa bir süre önce referandumla topraklarına dahil ettiği Herson’dan çekildiği, Zelenskiy’nin zafer kazanan komutan edasıyla kenti ziyaret ettiği, ABD ile Moskova arasında gizli diplomatik görüşmelerin basına yansıdığı bir dönemde bu provokasyon yapıldı.
Kasım başında ABD basınında, Biden yönetiminin Ukrayna’ya Rusya ile müzakereyi tavsiye ettiği haberleri çıkmıştı. Aynı günlerde Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’nın gizli bir şekilde Putin’in Danışmanı Yuri Uşakov ve Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolai Patruşev ile bir görüşme yaptığı ortaya çıkmıştı. Bu hafta başında ise CIA Başkanı William Burns’ın Ankara’da Rus İstihbarat Örgütü Başkanı Sergey Narişkin’in Ankara’da MİT’in ev sahipliğinde görüştüğü ortaya çıktı.
İlk olarak Rus Kommersant gazetesince haberleştirilen bu gizli görüşme daha sonra doğrulandı. ABD bütün görüşmelerin Ukrayna’nın bilgisi dahilinde ve nükleer savaş tehlikesini azaltmak üzere yapıldığını ileri sürüyor.
Alt katmanlarda kapalı kapılar arasında yapılan görüşmelerde sağlanan ilerlemenin sonucu olarak iki ülkenin en üst düzey istihbarat yöneticilerinin bir araya geldiği anlaşılıyor.
Üstelik, Burns 2005-2008 arasında ABD’nin Rusya büyükelçiliği ve 2011-2014 yılları arasında Rusya uzmanı olarak dışişleri bakan yardımcılığı yapan bir isim. Süddeutsche Zeitung, The Atlantic dergisinin bir süre önce Burns’tan “Beyaz Saray’ın diplomasideki gizli silahı” olarak söz ettiğini hatırlatıyor.
ABD Generali Mark A. Milley de geçen hafta Ukrayna’ya kazandığı yeni bölgeleri “Masada sağlamlaştırma” çağrısında bulunmuştu.
Gelişmeler, ABD’nin Rusya’ya yalandan da olsa zeytin dalı uzattığını gösteriyor. Ukrayna üzerinden Doğu Avrupa’da Rusya’ya karşı birçok hedefine ulaşan ABD, savaşla ulaşamadığı hedeflere müzakerelerle ulaşmak istiyor. Bu müzakerelerin bir ayağı. Diğer ayağında ise Rusya’yı Çin’den uzaklaştırma hamlesi görünüyor. Son yıllarda ABD tarafından hazırlanan birçok raporda “baş rakip/düşman” ilan edilen Çin’in yalnızlaştırılması stratejisi çerçevesinde Rusya’ya zeytin dalı uzatma olasılığı zayıf değil. Avrupa’da Moskova ile yakın iş birliğini savunanların en önemli argümanlarından birisi Rusya’yı transatlantik eksenine dahil etmekti. Bu çizginin temsilcilerinden Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in şu günlerde ziyaret ettiği ABD’de Çin karşıtı mesajlar vermesi de tesadüf değil.
Olup bitenlere bakılırsa, ABD emperyalizmi de Rusya’yı geri dönüşü mümkün olmayan şekilde Çin’e yanaştırmak istemiyor. Bu nedenle bağların kopmamasına özen gösteriyor. Enerji ve ticarette Avrupa ile ilişkiden kazanan Rusya, gelişmelere bağlı olarak, denge siyaseti yolunu tercih edebilir.
Büyük emperyalist oyunda, Ukrayna’yı ikna etmek ise sadece bir teferruat. Zira, “Polonya provokasyonu” savaş yanlılarının elini zayıflattı.
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12
- Trump Pandora’nın kutusunu açtı, Avrupa panikte 08 Kasım 2024 12:17
- 5 maddede ABD seçimlerinin Avrupa’ya etkileri 03 Kasım 2024 04:30
- 'Ekonomi mucizesi' Almanya'ya ne oldu? 01 Kasım 2024 04:48
- Almanya Rusya’ya karşı karargah oluyor 25 Ekim 2024 04:17
- Almanya-Türkiye ilişkileri: Yeni bir başlangıç mı? 18 Ekim 2024 04:50
- Biden'ın ertelenen Almanya ziyareti ve Ukrayna senaryoları 11 Ekim 2024 04:19
- Savaş döngüsü, barış umudu 04 Ekim 2024 04:32
- BM’nin mecalsiz hali, çelişkiler ve savaş planları 27 Eylül 2024 06:08
- İsrail Batı’nın desteğiyle savaşı bölgeye yayıyor 21 Eylül 2024 05:51
- Almanya'nın Orta Asya hamlesi tutar mı? 20 Eylül 2024 04:09