20 Kasım 2022 04:20

Çocuk hakları sağdan görülmez

bir yetişkinin elini tutan bebek

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kuzey ve Güney Amerika’dan sağcılar 18-19 Kasım’da Meksika’nın başkentinde bir konferans için toplandılar. “Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı” (Conservative Political Action Conference, CPAC) için çıkarılan çağrılarda bildik sözler bulunuyordu: “Demokrasi” ve “hürriyet”. Konferansa katılacaklar ise, her zaman olduğu gibi demokrasi ve hürriyeti koruyup kollayanlar olarak anılmıştı.

Bu sözlerin ciddiye alınır bir yanı elbette ki yok. Bu ve daha önceki buluşmalarda demokrasi ve hürriyet savunucusu olarak öne çıkarılanlar, Trump, Bolsonaro ve Orban gibi adlardı. Muhafaza edilmek istenen ise sömürü düzeninden başka bir şey değildi.

Konferans hakkında ayrıntılı haberlerde, konferansta bir süredir ağır basan milliyetçi, dinci ve ırkçı sert söyleme dikkat çekiliyor. Öte yandan konferansın Meksika’da yapılmasının nedeni olarak, Güney Amerika’da sağın gerilemekte olması; Meksika, Kolombiya, Şili ve en son Brezilya’da solun ağır basması gösteriliyor.

Bu konferansta söylenenlerin bir değeri yok ama konferansın tam 20 Kasım öncesinde yapılması muhafazakar zihniyetin çocuklara ilişkin ne söylediğini ele almayı gerektiriyor. Hızla düşünelim: Muhafazakarlar çocuklara nasıl bakarlar? Bu gibi konferanslarda gerçekten çocukların yararına tek bir söz edilmekte midir?

Muhafazakarlar her zaman kafalarında var olan ideolojik kalıpları çocuklara dayatmak isterler. Tipik bir sağcı, kafasındaki kavramları zaman içinde sabit ve kutsal değerler olarak görür ve bu kavramları çocukların mutlaka benimsemesi gerektiğine inanır. Yani, çocukların bu kutsal değerleri benimsememe gibi bir seçenekleri olamaz.

Bu sabitlerin neler olduğuna bakalım: Aile. Din. Tanrı. Millet. Vatan. Devlet. Biraz çeşitlendirmek kolay. Erkeklik. Namus. Bayrak. Şeref. Ama uzatmaya gerek yok. Mesele bunların sabit olmaması, kendiliğinden taşıdıkları öz değerler içermemesi, tam tersine içlerinin sürekli egemenlerin çıkarları ve istekleri doğrultusunda doldurulması. Sonra da dayatılması. Muhafazakarların demokrasi ve hürriyetten anladıkları böyle bir dayatmalar dünyasıdır. Bu zihniyet açısından emek, adalet ve barış gibi kavramlar ağırlık taşımaz. İnsanların kardeşliği yerine düşmanlık koymak; doğayı, iklimi ve gezegeni korumak yerine “kutsal değerler” muhafazasını öne sürmek sağcılar için doğaldır.

Bu nedenle, muhafazakarlık penceresinden bakıldığında çocuk hakları pek anlam taşımaz. Çocukların yaşama hakları, çocukların korunma hakları, çocukların gelişme hakları her zaman askıya alınabilir. Kutsalları savunmak adına çocuklara kıymak veya onlara ısrarla zarar vermek sağcılar için hiçbir zaman sorun olmamıştır.

Çocukların kendi yaşamları üzerinde söz sahibi olmaları, çocukların kendilerini ilgilendiren tüm meselelere yaşlarına (yani gelişim düzeylerine) uygun düşecek şekilde müdahale edebilmeleri anlaşılması zor bir şey değil. Katılımcı demokrasinin genişletilerek çocuklara alan açılması, demokrasinin çocuklar açısından anlam kazanmasının ötesinde, çocukların topluma doğrudan katkı verebilmesinin önünü açar.

Sonuç olarak, çocuk haklarını kavramak ve uygulamaya koymak için dünyaya soldan bakmak gerekir. Günümüz Türkiye’sinde çocuk haklarının yok sayılması bundandır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa