Kurt ile kuzu sessizce akan bir dereden su içiyormuş. Aralarında yüz metre kadar bir mesafe varmış. Kurt kuzuya seslenmiş, “Suyumu bulandırıyorsun seni yiyeceğim”. Kuzu cevap vermiş, “Ama sen suyun yukarısındasın, ben senin suyunu nasıl bulandırabilirim?​”. “Olsun” demiş kurt, “ister yukarıda ol, ister aşağıda ben seni yemeye karar verdim.”

İstiklal Caddesi’nde bir bomba patladı. Bir süre sonra bombacının fotoğrafları sosyal medyada dolaşmaya başladı. Ve birkaç saat sonra bombacı yakalandı. İçişleri Bakanı sıcağı sıcağına “Mesajı aldık” dedi ve cevabını gerektiği gibi vereceğiz dedi. Cevap önceki gün verildi.

Mesajı alma ve cevap verme arasındaki yazılanın, çizilenin hiç önemi yok. Kurt kararını vermiş.

İktidar ve yandaş basın PKK/YPG yaptı dedi. Onlar biz yapmadık dediler. Herkes bombalama eylemini kınadı. Kimse sahip çıkmadı.

Gazetelerde ve televizyonlarda bombacı ve yakınları hakkında çok sayıda haber çıkıyor. Ailesinden ÖSO mensubu olarak Suriye ile savaşta ölenler olmuş deniyor. Suriye sınırına yakın bir ilçenin MHP ilçe başkanının adına kayıtlı olan telefonla bombacı iki kere görüşmüş. MHP ilçe başkanı ifade verdi işten kendini sıyırdı. Benim kimlik fotokopim ile alınmış bir hat dedi. Bu kadar yeterli mi? Bu hatla sadece iki kere mi konuşulmuş? Üç sene boyunca hiç konuşulmamış mı? Bu hattın HTS kayıtlarında ne var? Bilmiyoruz.

Bazı gazeteciler bombacının yayınlanan en net fotoğrafı güvenlik kamerasından çekilmiş olamaz diyor. Çünkü önden ve kendisinden 20-25 santim uzun biri tarafından çekilmiş gibi diye şüphelerini paylaşıyor. Oda TV’de bir gazeteci bu kuşkuyu yanıtlıyor. Bomba patlayınca Tünel tarafında bulunan bir sivil polis içlerinde bombacı da olabilir diye Tünel’e doğru koşarak kaçanları videoya almış diyor. Bu fotoğraf o videodan diye açıklıyor. İyi güzel bir açıklama da, bombacı Tünel’e doğru kaçmamış ki, Taksim Meydanı’na doğru kaçmış!

Bazı gazeteciler bombacının savcılık ifadelerini yayımlıyor. Bomba olduğunu bilmiyordum, uyuşturucu sandım paketi dediğini iddia ediyorlar. Son olarak biri de bombacının patlamadan kısa süre önce 112’yi aradığını ama Türkçe bilmediği için durumu ihbar edemediğini yazıyor. İyi de bunun için Türkçe bilmeye gerek yok ki! Taksim, İstiklal Caddesi bomba veya “bomb” dese yeterli değil mi? Ya da vazgeçme durumu varsa etraftaki insanları uzaklaştırmaya çalışsa, paketi insanların az olduğu bir yere atsa olmaz mı? Olur.

Ama bütün bunların hiç önemi yok. Suyu bulandıran biliniyor. Mesaj alınmış ve cevap verilecek. Ve nitekim verildi.

Hepimiz milli ve şoven duygularla iktidarı destekleyeceğiz. Yoksulluk, açlık, yolsuzluk, mafya, uyuşturucuyu unutacağız. Ülkemizin en merkezinde bomba patlatanlara karşı milli tepkimizi hemen anında koyduk ya gerisi teferruat.

İŞİD Ankara’da 103 vatandaşımızı bomba ile katlettiğinde milli tepkimizi koymamıştık ama olsun.  Bu sefer koyduk ya yeter.

Bu seçimlerde de bir kere daha bunlara oy verelim. Ne de olsa yerli ve milliler. Mesajlara hemen cevap veriyorlar. Ötekilere baksan dut yemiş bülbül gibiler. Tık yok. Sadece iktidarı desteklemek için kafa sallamakla yetiniyorlar.

Evrensel'i Takip Et