İstiklal’den Soylu’ya ve Suriye-Irak’a…

Önce 13 Kasım’da İstanbul İstiklal Caddesi’nde bomba patlatıldı. Soylu’nun ilk tepkisi “Eylem talimatı Kobane’den geldi” oldu. Hemen ardından Milli Savunma Bakanlığından “Teröristler hesabını misliyle ödeyecekler” açıklaması geldi. Önceki cuma günü TBMM Bütçe Plan Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken ise Soylu, kısa süre sonra yakalandığı açıklanan Suriyeli Ahlam Albashır’ın “PKK tarafından özel istihbarat elamanı olarak yetiştirildiğini, Afrin-İdlip üzerinden geldiğini” söyledi. Öyle de olsa böyle de olsa, Soylu netti; eylemi PKK yaptırmıştı.

Fail pek garipti, kaldığı evden altınlar çıkmış, ifadelerdeki Özgür Suriye Ordusu bağlantıları dikkat çekmiş ve MHP Şırnak Güçlükonak ilçe başkanının telefonla A. Albashır’la konuşması nedeniyle ifadesine baş vurulmuştu. Soylu net olsa bile, aydınlanan bir şey yoktu ve MHP’yle ÖSO bir yerlerden işe karışmaktaydı.

Kobanê’den, Afrin-İdlib üzerinden Menbic’den geldiydi salvoları henüz bitmiş, Soylu Bütçe Planlama Komisyonunda “Şerefsizsin/şerefliyim” haykırışlarıyla yeni bir tartışmaya girmişti. Önüne gelen herkesle. Muhalif vekillerin sorularını şeref meselesi yaparak yanıtlamaktaydı. Nasıl mı? Kara para aklama ve uyuşturucuyla ilgili soruya yanıtı şöyleydi: “Kara parayı aklayan da uyuşturucuyu yapan da şerefsizdir. İspat etmeyen Kılıçdaroğlu da şerefsizdir”!

Bu İçişleri Bakanı'nın işaretiyle, saatler cumartesiyi pazara bağlayan gece yarısını henüz geçmişti ki, F-16’larla SİHA’lar Irak ve Suriye’nin kuzeyini bombalamaya başladı. MSB önce uçakların kalkışını paylaştı, ardından sabaha karşı 03.00’ü az geçe “Pençe Kılıç Hava Harekatı”nı açıkladı, pazar öğle 89 hedefin vurulduğunu bildirdi.

Pazar, aynı zamanda Soylu’nun İçişleri Bakanlığı'ndan da, Bakanın istifası yerine başka bir açıklama geldi: Öncüpınar Sınır Kapısıyla Karkamış ilçesine roketler düşmüş ve yaralananlar olmuştu.

Kör gözüm parmağına!..

Göstere göstere Suriye ve Irak’a hava harekatı düzenleniyor yeniden.

Her şey o kadar açık seçik ki, Soylu’nun neredeyse İstiklal’de patlayan bombanın faili olarak suçladığı ABD’nin Erbil Başkonsolosluğu, cuma günü Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyine bir harekat düzenleyebileceğini belirtmiş ve vatandaşlarını uyarmıştı.

2015 Haziran'ıyla Kasım’ı arasında olan-bitenler hatırlarda. Ve hemen hiç kimse kurguya inanmıyor. Neredeyse ilkokul öğrencileri bile “Seçim geliyor, iktidarın ihtiyacı var” değerlendirmesi yapıyor. Ama yine de uçakları, kalkış inişlerini ve gece görüş kameralarından çekilen görüntüleri izliyoruz. Bu ne demek?

Bu, iktidarın iyice güçsüzleşmiş olması ve uçan kuşa bile muhtaç hale gelmesi demek. Bunca inandırıcı olmayan ve önceden benzerlerine tanık olunan gelişmeden medet umulması tamamen bir zayıflık belirtisidir. Ancak bilinmelidir ki, sürekli kaybederek elindeki her şeyi yitirmenin eşiğine gelmiş kumarbaz, blöf yaparak rest çekmeye en eğilimli olandır.

Soylu’nun açıklamalarıyla yönlendirmesi üzerinden yürünerek, PKK yeni bir hava harekatıyla hedef alınmasına alındı. Ancak Soylu’nun “başsağlığı dileğini” kabul etmeyip ABD’ye yönelik yaptığı suçlama benimsenmiş görünmüyor. Başkonsolosunun ağzından vatandaşlarını uyaran ABD’nin son hava harekatıyla ilgili açık ya da örtülü onayı alınmış mıdır, bilinmiyor. Ancak, MSB, Rusya’nın uzun süredir kapalı tuttuğu kontrolündeki Suriye hava sahasını Türkiye’ye açtığını açıkladı. ABD harekattan sonra Türkiye’den bölgeyi istikrarsızlaştırmama garantisi istedi. Peki, bir kara harekatı için Rusya “olur” verir mi? Oy devşirme açısından inandırıcılık sorunu olan harekatın geleceği de sorunlu.

Nereden bakılırsa bakılsın hükümetin durumu durum değil, ancak yine de “koz” varsayıp elindekileri “masa”ya sürüyor.

Ya “altılı masa”? Bu “masa” ne birlikte ne de tek tek partileri aracılığıyla bir tam gün boyunca konuyla ilgili ağzını açıp bir açıklama yapmadı. Financial Times harekatla seçimler arasında bağlantı kurarken, gün boyu tutum açıklayanlar, sadece Almanya’dan hükümetin küçük partileriyle yurt içinden EMEP, HDP ve “Emek ve Özgürlük İttifakı” oldu.